Kırk iki

7K 536 100
                                    

Deniz'den;

-Eray bu akşam hatta bundan böyle her akşam bu masada oturmaya devam edecek çünkü biz çok yakın bir zamanda evleniyoruz.

Çağrı'nın söylediklerine karşı gözlerimiz şaşkınlık ile açılırken Eray'ın da şaşırdığı her halinden belliydi.

Bir süre öylece Çağrı'nın yüzüne bakıp duruma anlam vermeye çalıştıktan sonra elini tutmaya devam eden adamın söylediklerine ayak uydurup sanki sevgililermiş gibi masaya oturdular.

Çağrı,
Eray ile görünen kişinin kendisi olduğunu fakat bir yanlış anlaşılma yaşandığını söylediğinde konu tekrar açılmamak üzere kapandı.

Bir daha da açılacak gibi durmuyordu.

-Ben anlamadım biraz önce neler oldu öyle?

Yemek sonrası odamıza geçtiğimizde Aziz anlamaz bakışları ile yöneltti sorusunu.

Canım kocam benim, olanlara o kadar yabancıydı ki.

-Sanırım Çağrı Eray'ı içinde bulunduğu bu iğrenç iftiradan sonsuza kadar kurtardı.

-İyi de ne zaman sevgili oldular ki bunlar? E ama ben diyorum bu Eray denen çocuk normal değil diye..

Söylediklerinden sonra bir adım atarak iyice yakınlaştım Aziz'e ve yüzünü avuçlarımın arasına alarak açıklama yaptım.

-Kocacığım onlar hiç sevgili olmadılar ki. Hani amcan, Sedat ve Tuğrul dede istemediler ya Eray'ı masada..
Çağrı da kendince böyle bir çözüm bularak içinde bulunduğu durumdan kurtardı onu.

Dedim ve kaşlarını havalandırarak anladığına dair kafasını salladı.

-Aman ne bileyim benin kafam böyle alengirli işleri kaldırmıyor pek biliyorsun.

-Biliyorum sevgilim sen bu ortam için çok fazla iyisin. Bu arada masada kocanı savunuşun da kaçmadı gözlerimden.

Diyerek dudaklarına sıkı bir öpücük kondurup ayrıldığımda beni kendine doğru çekip belimi sararak dudaklarıma kapandı..

Sert öpücükleri ne kadar özlediğini ve benim de onu ne kadar özlediğimi bana hatırlatırken aklıma gelen şeyle ayrıldım ve dilimle dudaklarımı yalayıp devam ettim.

-Yalnız bir sorunumuz var.

-Nedir, ne oldu?

-Sorunumuz Umut. Yani daha doğrusu Umut ile ilgili.

-Kötü birşey mi oldu?

-Aslında endişelenecek birşey değil ama bununla ilgili gerekeni biran önce yaparsak iyi olacak.

-Güzelim çatlatmasana beni ne oldu?

-Umut'un yeni okulunda ki iki arkadaşı onunla dalga geçiyorlarmış, senin iki baban var diyerek.

Dediğimde gözlerinin sonuna kadar sinirle büyümesine karşı olabildiğince sakin konuşmaya çalıştım.

Bizde biliyorduk çatlatmadan anlatmayı ama kocamız asabi ne yapalım?

-Kim oluyorda onlar benim oğlum ile dalga geçiyorlar ha, kim?!!

-Sevgilim çocuk ya hani onlar. Söylediklerinin ne anlama geldiğini kendileri de bilmiyordur.

-Ee ne olmuş çocuklarsa? Bu benim oğlumu üzüyor olmalarını haklı mı çıkarıyor..

-Doğru çıkarmıyor ama bizim muhatap olmamız gerekenler çocuklar değil, onların ebeveynleri.

Düşmanın Oğlu - GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin