Yirmi dokuz

13.8K 987 126
                                    

Son bölüm bayaa uzun olduğundan beni biraz zorladığı için birkaç bölüm kısa tutacağım.

Belki akşama bir bölüm daha atabilirim.
Keyifle okuyun❣️

_

Sabah gözlerimi açtığımda akşam ki pozisyonumuzu hiç değiştirmediğimizi farkedip gülümsedim.

Tüm yaşananlar gerçekti, ancak gerçekliğine inanmam biraz zaman alacaktı sanırım.

Beni sarmalayan güçlü kolların sahibinden birazcık uzaklaşmak istediğimde kıpırdayışımı hissedip daha sıkı sardı belim ve omuzumu.

-Sadece saate bakacağım, bir yere kaçmıyorum merak etme.

Gözleri kapalıyken söylediklerime gülümsemesi onun da uyumadığını gösteriyordu.

-Biraz önce baktım daha çok erken. Ayrıca bugün pazar.

İkimiz de heyecandan uyuyamamıştık resmen.

Gerçi tüm hafta, haftasonunu bekleyip haftasonu geldiğinde erkenden ayaklananlardan da olabilirdik.

Başımı Aziz'in göğsünden kaldırıp yastığa koyduğumda kafalarımız eşitlenmişti ve gözlerine daha rahat bakabiliyordum artık.

-Bugün bir yerlere kaçalım mı? Sadece ikimizin oldğu bir yer..

Pazar günü ve bir yere kaçma fikri?

-Emin misin, malum en son böyle bir karar verdiğimizde...

-

-Tamam tamam hızlıca değiştiriyorum konuyu. Bence biz bugünü evimizde geçirelim sonra bir süreliğine uzaklaşabiliriz.

Dediğimde daha da yakınlaşıp nefesini yüzümde hissettiricesine konuştu.

-Sen ne dersen o.

-Sonra alışırım ama..

-Alış. Ağamın sözünden çıkmam ben..

Bu dediğine ikimiz de gülerken biraz daha yakınlaşıp burun ucuma ve oradan da yanağıma bir öpücük kondurdu.

Bakışları dudaklarıma kaydığında refleks olarak dilimle dudaklarımı yalamam sonucu onun da dudakları kıvrılırken biraz daha yakınlaştı ve tam öpüşücekken aniden aklına birşey gelmiş gibi geri çekildi.

-Şey..
Ben bir duşa gireyim.

Evet romantik dakikalar buraya kadardı, gerçekliğe hoşgeldiniz.

Dişlerimizi fırçalamadan gözlerimizi açar açmaz ki ağız kokusu ile öpüşmek pek iyi bir fikir değildi.

Ne yapıyorduk, kendinimizi dizi ve filmlerde ki o sahnelere fazla kaptırmıyorduk. Çünkü gerçek hiçte öyle olmuyordu.

Aradan geçen kırk dakika gibi bir zamanın ardından Aziz duştan çıkıp belinde havlu ile dolabın karşısında bugün giyeceği kıyafetlerini seçerken konuştum.

-Senin bu temizlik takıntına da bir el atmamız lazım.

-Hani birbirimizi olduğumuz gibi kabulleniyorduk? Ayrıca sabah duş almak insanın güne dinç başlamasına neden oluyor. Akşam aldığımız ise daha rahat uyumamıza..
Ben sabahları uyanınca ve işten yorgun gelince biraz huysuz olabiliyorumda.

-Ha bugün bana özel sakin davrandın yani.

-Ne demek istediğimi tanıyınca anlarsın.

Söylediği şeye canım sıkkın bir şekilde gülerken eline aldığı kıyafetlerini bir köşeye bırakp yanıma geldi.

-Neden düştü yüzün?

-Evliyiz, birbirimizi seviyoruz ama tanıyoru muyuz..pek emin değilim.

-Evet her şey biraz hızlı gelişti. Normal şartlarda evlenmedik, sonrasında da bir takım sıkıntılarımız olunca birbirimizi tanıma fırsatımız olmadı. Ama önümüzde koca bir ömür var..
Tanıyacağız, tanıdıkça daha çok seveceğiz birbirimizi.

Diyerek yüzümü avuçlarının arasına aldığında bir süre yüzüme baktıktan sonra bana karşı bir adım daha attığında tam yatağa düşeceğim sırada aniden belimi yakalayınca onun kollarında , güvenli bir şekilde düşüş yaşadım yatağa.

Tabii ben yatağa uzanırken Aziz de üstümde bulunuyordu şuan. Belinde havlusu, saçları ıslak bir şekilde gözlerime bakmaya devam ederken bu an bir yerden tanıdık gelmişti bana.

O gün yine bu sahnenin aynısını yaşarken bu noktaya geleceğimizi hangimiz tahmin edebilirdik ki?

Dudaklarıma doğru uzandığında dudakları tüy kadar hafif bir şekilde benimkilere dokunurken elimi göğsüne bastırıp durdurdum Aziz'i.

-Şey..
Gülme lütfen ama ben birşey söyleyeceğim.

-Söyle, neden güleyim ki.

-Ben hiç öpüşmedim. O yüzden nasıl öpüşülmesi gerektiğini bilmiyorum..

Söylediklerim kaşlarının havalanmasına neden olurken geniş bir şekilde gülümsemesi beni biraz üzmüştü..

-Aşk olsun hani gülmeyecektin?

-Ya ben sana kurban olurum. O kadar tatlı tatlı anlatıyorsun ki ona güldüm yanlış anlama. Ayrıca benim de ilk sayılır. Biliyorsun gözümü o hastane odasında açtığımdan , yolumu kaybettiğimden beri hayatımda kimse olmadı. Dolayısıyla kimseyle de öpüşmedim. Hem zamanla öğreneceğiz..bir birimizi sevmeyi öğrendiğimiz gibi cinselliği de öğreniriz bence.

Dediğinde bu kadar açık konuşması birazcık utandırmıştı beni.

-Ayrıca bunlar son dert edeceğimiz şeyler. İnsan sevdiğine dokunmak, tenini teninde hissetmek ister ama benim sana olan sevgim bunun üzerine kurulu değil, olmayacak bunu bil olur mu? Benim önceliğim her zaman senin mutluluğun olacak. O yüzden istemezsen daha sonraya erteleyebiliriz bu durumu.

-Yok ertelemeyelim. Yani dediğin gibi başlayınca alışırız bence.

Deyince tekrar dudaklarıma doğru yakınlaştı ve ufak ufak birkaç öpücük birakıp geri çekildi.

Nasıl tepki verdiğimi öğrenmek için birazcık çekilip yüzüme bakarken kesinlikle dünya ile bir bağlantım kalmamıştı.

Beklenti dolu bakışlarına gülümseyerek  yanıt verdiğimde dirseklerimin üzerinde yükselip bu kez ben uzandım dudaklarına.

Büyük bir öpücük alıp geri çekildiğimde üzerimde ki ağırlığını iyice artırıp yavaş bir ritimde dudaklarımı dudakları arasına aldığında ben de aynı ritme ayak uydurarak karşılık verdim.

Iskak dudaklarımızın bir birinin üzerinde kayışı daha fazla heyecanlanmama neden olduğunda alt dudağımı dudakları arasına alıp kısacık emerken zevkle inledim.

Nefes nefese bir şekilde ayrıldığımızda ikimiz de hem utanmış hem sırıtyorduk öylece.

Düşmanın Oğlu - GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin