Altmış altı

4.6K 396 49
                                        

Yazar'dan;

Sedat korku ile kapattığı gözlerini açtığında Aziz'in kurşunu tavana sıktığını görerek derin bir nefes vermişti.

Aziz ise Sedat'ın suratını bir kez daha yumurukladıktan sonra Sedat bayıldığında kendisi de bitkin düşmüş bedenini duvarın dibene bırakmıştı öylece.

Bir saate yakın bir zaman sonra acı ile inleyerek gözlerini açtı Sedat.

-Öldüreceksen öldür artık, öldürmeyeceksen bırak gideyim.

-Niye yaptın lan? Değer miydi hayatımızı mahvetmeye?

Dedi Aziz, gözlerinde biriken yaşlar yanaklarına doğru akarken.

-Senin gibi şanslı bebe olmadım ben hiçbir zaman. Babam yap dedi yaptım, git dedi gittim. Çıkamadım işte sözünden, yenemedim korkumu, karşı gelemedim ona. Çıkıpta diyemedim ben de böyle hissediyorum diye.

-Bu yaptıklarını haklı çıkarmıyor. Biz sana hiçbir şey yapmadık. Babandan gördüğün sevgisizliğin, ilgisizliğin nedeni biz değildik. İçindekileri, hissettiklerini bana açmış olsaydın eğer ben seni asla yargılamaz, hatta yanında olurdum. İlla bilmesine gerek yoktu amcamın.

-Öyle kolay sanıyorsun işte ama değildi anlıyor musun değildi. Sen babamı tanımıyorsun. Ne kadar taş kalpli olduğunu, ne kadar dar düşünceli olduğunu, öğrenirse beni evlatlıktan reddedeceğini bilmiyorsun.

-

-Söyleyecek misin babama? Anlatacak mısın herkese yaşananları?

Dediğinde Aziz ayağa kalkıp önce ellerini, ardından ayaklarını çözdü Sedat'ın.

Ve sonra silahı bir kenara atarak çıktı fabrikadan.

***

Akşam olduğunda yemek masasının etrafında toplanmıştı herkes.

-Yine kim bu hale getirdi suratını müsibet şey? Yine kimin canını yaktında hıncını senden çıkardı?

Tuğrul dedenin bıkkın bir yüz ifadesiyle torununa bakarak söylediklerine Aziz cevap verdi.

-Ben..
Onu bu hale ben getirdim.

Dedi ve masada ki herkesin bakışı şaşkınca Aziz'i buldu.

-Neden diye sormayacak mısınız?

Masada derin bir sessizlik oluştuğunda alaycı bir gülümseme ile devam etti söylediklerine.

-Tabii siz de haklısınız. Her Allah'ın günü bir olay olunca bu evde, artık ne oldu diye sormamanız normal. Ama merak etmeyin, az sonra anlatacaklarım ile hepinizi kurtaracağım artık sıkıntılarınızdan. Pardon hepimizin tek ve ortak sıkıntısından, Sedat Soykan'dan yani.

-

-Eskiden en büyük isteğim kendime dair birşeyler hatırlamak, geçmişimle yüzleşmek ve içinde olduğum dipsiz kuyudan çıkmaktı. Ama ben uğraştıkça sanki inat etmiş gibi kaçıyordu benden geçmişim. Sonra tam o an biri girdi hayatıma...
Bana geçmişe takılıp kalmanın önemsizliğini, bugünümü yaşamam gerektiğinin güzelliğini öğreten biri. Bu sefer de ben kaçtım geçmişimden..
Hani kaçan kovalanır demişler ya, o misal işte. Ben kaçtım geçmişim kovaladı, ben kaçtım o kovaladı derken nihayet o kazandı. Buldu beni geçmişim...

-Oğlum?

-Evet ana, hatırlıyorum..
Bana dair, size dair her şeyi hatırlıyorum. Keşke hatırlamasaydım da ömrümün sonuna kadar böyle kalsaydım dediğim ne varsa hatırlıyorum.

Düşmanın Oğlu - GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin