*******İnsan neden sürekli kaçtığı , uzaklaşmak istediği ortamda kendini bulurdu ki.
Nedeni çok basit aslında şanssızlık ya da kısmetsizlik mi demeliyim hangisi siz karar verin.
"Şimdi yandın kızım ne halt edeceksin bakalım merak ediyorum"
İçsesime ilk kez hak veriyordum.
Başımı kaldırıp Fırat beye baktığımda gözleri her şeyi anlatıyor gibiydi. Hem Fırat bey neden bana öyle bakıyordu ki kara gözlerinden resmen alev çıkıyordu.
Karanlık,
Ölüm,
Katil...
Ve daha niceleri geliyordu aklıma...
Sanki böyle çok karanlık gibi sonu olmayan dipsiz bir kuyu ve ben o kuyunun içine hapsolmuş gibi ya da benim üzerimden türlü katliam planlarını da düşünüyor olabilir.
Kessem mi, doğrasam mı ya da direk vursam mı ya da işkence mi yapayım dermiş gibi bir kararsız sanki...
Ben aklımdan binbir senaryo geçirirken Fırat bey ayağa kalkıp karşıma geçmişti.
Sanki hayatımda aksiyon yokmuş gibi Allah'ım sen yardım et
Kurdunu bekleyen kuzu,
Celladını bekleyen mahkum,
Öldürmeyi bekleyen Azrail gibi ve daha niceleri...
Artık siz karar verin orasını ayakta onun yanıma gelmesini bekliyordum.
Yanıma gelip tam karşımda durmuştu aramızda bir adımlık mesafa bıraktığında attığı tokatla yeri boylamam bir olmuştu.
Bir kez daha dayak yemiştim hayattan...
Hayat bir kez daha göstermişti acımasız yüzünü...
Canım o kadar çok yanıyordu ki neye uğradığımı şaşırmıştım.
Sanki babamdan dayak yiyormuşum gibi hissettiğimde aklım ister istemez eskilere gitmişti unutmak için çabaladığım eskilere...Canım daha ne kadar yanabilirdi. Gözyaşlarımı geri itmek adına gözlerimi kapadığımda artık çok geç olduğunu gözyaşlarım daha da şiddetlendiğinde anlamıştım. Bu acı çok başkaydı suçsuz yere yediğim dayağın haddi hesabı yoktu ama bu çok kötüydü, çalıştığım yerde böyle bir şeyi yaşamak çok onur kırıcıydı.
Ben ne yaptım da bu hayatı yaşıyordum neden bu kadar canım yanıyordu?
Yok!
Verecek bir cevabım yok.
Yok!
Yok!
Allah kahretmesin ki yok!
Onun sesiyle daldığım saçma sapan ama benim içinde bulunduğum, yaşadığım hayatım olan düşüncelerden çıkmıştım.
"SEN NE YAPMAYA ÇALIŞIYORSUN KİMSİN LAN SEN!"
Yanağımın acısıyla ağlamaya başlamıştım.
Nasıl bir savunma yapacaktım onu da bilmiyordum.
Ne ile suçlanıyordum onu da bilmiyordum.
Fırat bey saçımdan tuttuğunda yüzüne yüzüme yaklaştırıp gözlerime bakmaya başlamıştı.
"KİME ÇALIŞIYORSUN BİLMİYORUM AMA SÖYLEMEZSEN BURADAN ÖLÜN ÇIKAR BEŞ DAKİKAN VAR VER KARARINI" dedi.
Saçlarımdan itip beni tekrardan yere düşürdüğün bu defada saç diplerim için gözyaşı döküyordum. Saçlarım benden bağımsız yüzümü kapattığı için ağladığımı görmemesi bir nevi benim için iyi olmuştu. Onun karşısında daha fazla küçük düşmek istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ GECE
Misteri / ThrillerO geceyken ben gündüzüm... O karanlıkken ben aydınlığım... O siyahken ben beyazım... İşte o kadar zıttız birbirimize... ******* "ARTIK BENİMSİN GÜNDÜZÜN GECEME, AYDINLIĞIN KARANLIĞIMA, BEYAZIN SİYAHIMA BULANDI...