25.Bölümm

414 18 2
                                    


Çok güzel bir bölümle geldim umarım beğenirsiniz
Takip etmeyi ve beğenmeyi  unutmayın.
Seviliyorsunuz 💚

*******

Ne acı değil mi insanın kendini bile bile ölüme sürüklemesi...

Eskiden şey derdim insanlar neden kendilerine acı veren şeylerden vazgeçmiyorlar.

Şimdi daha iyi anlamıştım.

Kendimi bile bile ölüme yürüyordum veyahut bana zarar geleceğini bildiğim halde vazgeçmiyordum.

Azraillerimle karşı karşıya gelmek aynı masaya oturmak ölümle burun buruna gelmek gibi bir şeydi.

Ben  onlardan koşarak  uzaklaştıkça onların bana adım adım  gelmeleri, bu döngü hep böyle mi olacaktı.

Ama bu defa kaçmıyordum tamda onların karşılarına çıkacaktım. Tüm cesaretimi toplamış sadece Esmam için yapacaktım onun intikamını  almak bana düşmüştü.
Evet çok acı vericiydi ama bir kere elim kana bulanmış, gerekirse geri durmazdım.

Daha önce oturduğum o masaya şimdi kendi gönül rızamla oturacaktım.

Hem Esmam için hemde kendi canım için bunu yapmak zorundaydım.
Ama gel gör ki bunu Fırat'a anlatmak zulümden başka bir şey değildi.

"Ben o masanın lideri değil miyim oturamazsın oturtmam"

"Pardon da ben sizi anlamıyorum siz kendiniz dememiş miydiniz masaya oturursa her şey hallolur diye alın oturuyorum daha ne istiyorsunuz benden"

Ömer "Sera yanlız o masaya oturan bir daha kalkamıyor"

"Ömer Aylada o masada değil mi?" diye sorduğumda konuşmak yerine başını aşağı yukarı sallamıştı.

"Ee o zaman"

"Sera sen daha önce Fıratla birlikte oturdun o masaya şimdi tekrar oturman bütün gözlerin üzerinde olması demek hem senden bir tık  daha fazla şüphelenecekler"

"Abi sen de mi?"

"Sera ben senin iyiliğini istiyorum ama o masa öyle bildiğin gibi bir masa değil"

"Ben kararımı verdim gerisinin bir önemi yok"

Fırat bir hışımla ayağa kalkıp evi terk etmişti. Hiçte onun kaprisini çekemezdim. Bu zamanıma kadar o yoktu şimdi verdiğim kararların çeremesini de ben çekecektim her zaman olduğu gibi...

Ömere dönüp "Masa ne zaman toplanacak?"

"Bu akşam"

"Saat?"

"Sera"

"Saat kaçta?"

"Tamam o zaman ben gelir seni alırım saat 22.00'da"

"Süper o zaman şurada akşama ne kaldı"

"Sera yapma"

"Abi sen benim canımı korumak için beni gizlemiyor muydun? Artık gerek yok"

"Sera ben her zaman yanındayım bunu sakın unutma ama açık hedef olacaksın"

"Abim canım benim biliyorum inan bana en doğrusu bu hem siz söylememiş miydiniz masaya oturursam canımı garantiye alırım diye"

"Evette"

"İşte benimde önceliğim de o" önceliğim tabi ki  o değildi.

Bastonlu amca hiç fikrini sunmamıştı aslına bakılırsa onun ne düşündüğünü az çok biliyordum o da benim masada olmamı istiyordu.
Uzun uzun konuşup sohbet etmiştik. Herkes izin isteyip kalktıklarında kapıya kadar uğurlayıp  odama çıkmış masa için hazırlanmaya başlamıştım.  Akşama çok vardı ama en iyisi odamdan hiç çıkmamaktı.

MAVİ GECE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin