*******
Acımın bir katı yoktu artık bin bir kat olmuştu ve nedense hissedemez duruma gelmiştim.Bana neyi öğrendiniz diye soracak olursanız ;
Kanayan yerden tekrar kanamayı öğrendim mesela
Acıyı, sevdiklerini toprağa vermeyi öğrendim.Hani derler ya mezarlıktan korkanın hiç yakını ölmemiştir diye mesela mezarlıktan korkmamayı öğrendim.
Bu dünyada varsan gözyaşı dökmeyi, insanların senin yaranı hiçe sayıp daha çok kanatmalarını öğrendim.
Çığlığım bütün evi inletmeye yetmişti.
Not elimden düşerken Fırat çoktan çığlığıma yanıma gelmiş olanları görmüştü. Beni evden nasıl çıkardığını ben bile hatırlamıyorum bile.
Çok geçmeden kendimi Fırat’ın kollarında bulmuştum kendimi şuan olduğu gibi...
Fırat’ın odasında Fırat’ın yatağında ve Fırat’ın kollarındaydım. Onun düzenli nefesinden uyuduğunu anladığımda usulca yatağından kollarından çıktım. Üzerimde hoşlandığım adamın kıyafetleri gözüme çarptığında yüzümde buruk bir tebessüm oluşmuştu bile.
Evet ondan hoşlanıyordum. Ve çok canım yanıyordu. Ondan ötürü değil tabii ki bu yaşadıklarım bu yaşayacaklarımdan dolayı...
Başka bir yerde başka bir zamanda olsaydık onunla çok başka şeyler yaşayabilirdik.
Şimdi yaşayamayacağımız anlamına gelmiyor ama bu kadar canım yanmazdı. Bu kadar gözyaşım bu kadar acım olmayarak mesela. Ona karşı birşeyler hissediyordum ama o kahrolasıca zaman bize hiç yetmiyordu.
Camın önüne gidip tekli koltuğa oturduğumda dışarıyı seyretmeye başlamıştım.
Fırat’a belki de hoşlanmadan daha da ileride olan bir duygu hissediyor bile olabilirdim.
Derin bir nefes alıp dün olan şeyler aklıma geldiğinde kim bu G bilmiyordum. Notun altında G harfi yazıyordu. Dün akşamdan beri düşünüyorum kim bu G?
Benim değil G harfiyle başlayan düşmanım, düşmanımın olduğundan bile haberim yoktu. Kendi halinde yaşayan sabah okul öğleden sonra iş sonrasında eve gelen her gün rutinimdi benim.
Birde bunun yanında düşmanım vardı.
Dışarda birden başlayan yağmurun ardından kalkıp camı açtım. Mis gibi toprak kokusu burnuma doluştuğunda kendimi bir an o yağmurun altında hissettim.
Neden olmasın ki!
Parmak ucunda kapıya ulaştığımda yavaşça kapıyı açıp usulca kapıyı kapadım. Merdivenlere yönelip aşağı indiğimde bahçe kapısına adımlayıp kendimi dışarı attım. Bahçede kimse yoktu yağmurun serinliğini vücudumda hissetmeye başladığımda hızlanıp bahçenin ortasında durdum.
Kollarımı açıp başımı yukarı kaldırdığımda yağmur taneleri yüzüme gelmeye başladığında birazda olsun içimdeki kor ateşi dindirir diye etrafımda dönmeye başladım. Yağmur gitgide hızlanıyordu. Resmen sırılsıklam olmuştum.
“Yeter ne istiyorsunuz artık benden ne bir canım kaldı gelin artık onu, da alın bende kurtulayım sizde” dediğimde artık daha fazla dayanamadığımdan dizlerimin üzerine çökmüş yere vurmaya başladım.
“Yeter artık yeter yeter yeter dayanamıyorum görmüyor musunuz daha ne yapacaksınız ne ne ne “diye yere vururken bir anda elim tutulmuştu.
Başımı kaldırıp elimi tutan kişiye baktığımda yağmurun altında bir çift kara göze denk gelmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ GECE
Mystery / ThrillerO geceyken ben gündüzüm... O karanlıkken ben aydınlığım... O siyahken ben beyazım... İşte o kadar zıttız birbirimize... ******* "ARTIK BENİMSİN GÜNDÜZÜN GECEME, AYDINLIĞIN KARANLIĞIMA, BEYAZIN SİYAHIMA BULANDI...