*******
Gözlerimi açtığımda tekrar kapatmamak için mücadele ederken nerde olduğumu kimin kolları arasında olduğumu unutmuştum şimdi en ince ayrıntısına kadar hatırlamış ve yine yeniden alttan bir sıcak bastığında utanma duygusu sarmıştı beni.
Fırat'ın kolları beni koalanın ağaça sarılması gibi sarılmıştı. Usulca kalkmaya çalıştığımda Fırat biraz rahat olan kollarını daha da sıkılaştırmış kaçmamam için sanki elinden geleni yapıyordu.
Biraz olduğum yerde durup uyanmaması için sakinliğimi korurken yüzünü inceleme fırsatı bulmuştum
Çok yakındık birbirimize ve yüzünü ilk kez bu kadar yakından inceleme fırsatım olmuştu. Ellerim istemsizce Fırat'ın çatık kaşlarına gitmişti.Uyurken bile adamın kaşları çatıktı ya elimle kaşını tutup çatıklığını düzeltttiğimde tekrar eskisi haline geri dönmüştü.
Bu duruma kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum.
Gözlerim yüzüne, kaşına yanaklarına en çok durduğum dudaklarına takılmıştı.Şuan burda olmam bu durumda olmam yanlıştı. O bir katildi sadece benim görebildiğim kaç kişiyi öldürmüştü ve ben şimdi bir katilin koynundaydım.
Tam koynunda olmasamda kollarındaydım.Bu düşüncelerde Fırat'ın kollarında mutluluğum çok saçmaydı. Bu hataydı. Yanlışlıktı. Göz göre göre ölüme yürümekti.
Düşünceler aklıma uçuşurken :O gülünce gülüyor onu sinirlendirmek hoşuma gidiyordu, onu gördüğümde, bir adım yaklaştığında kalbimin sesini duyar diye korkum, gözlerine baktığımda onun karanlığında kayboluşum, onun kollarında yok oluşum ben bunlara çok acemiydim ve yanlış bir şeydi.
Buna emindim ama bir o kadar zıt olsakta birbirimize siyahında boğulmak hoşuma gidiyordu.Kokusunda yok olmak istemem çok saçmaydı.
Hayır ben bunu yapamam vazgeçmiştim usulca kollarında kalkıp masanın üzerinde telefonunu bulduğumda şifresi olmaması benim için avantajdı.
Öldürmek zorundaydım içimde doğan umut kırıntılarını, bu olanları yaşadıklarımı hepsini...Rehberden abimin numarasını bulup aramıştım kısık sesimle abim gelip beni burdan almasını istemiştim. Düşmanının telefonu olması beni ayrıca şaşırtmıştı. Bir insan düşmanının telefonunu neden kaydeder ki. Telefonu kapattıktan sonra konumu atmış beklemeye başlamıştım. Gözüm saate çarptığında saatin sabahın 5'i olduğunu görmüştüm çok erkendi.
Fırat nedense bu seslere uyanmamıştı. Uyanmasında zaten. Abimi beklerken sönmüş şömineyi yakmıştım. İlk olmasına rağmen bir kerede yakmıştım.
Bayağı süre geçtikten sonra dışarda korna sesini duyduğum gibi ayaklanmış,kapının anahtarını bulmak için uğraşamayacaktım.
Mutfak camından sessizce çıkıp camı dışa, doğru çekmiştim.Arkamı dönüp veda edememiştim ona.
İstemediğim, insanların gözünü dahi kırpmadan öldürüldüğü bir yaşam istemiyordum.
Abime doğru adımlarımı hızlandırıp çarçabuk ona sarılmıştım.
Özlediğim kokusunu içime çekerken artık bazı şeylerin telafisi yoktu ve gözümden bir damla yaş düşmüştü.
Neyeydi kimeydi bu göz yaşı Fırat'a mı yoksa kurtulmama mı?
Daha fazla hem oyalanmamak hemde üşümemem için beni arabaya yönlendirmiş hızla oradan uzaklaşmıştık.
Abimin evine geldiğimizde üzerimi değiştirip beraber sarılıp uyumuştuk. Özlemiştim bu kokuyu bu sarılmayı bu şefkati.
Sabah erkenden uyanmıştım, abim daha uyanmadığı için ona kahvaltı hazırlıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ GECE
Mystery / ThrillerO geceyken ben gündüzüm... O karanlıkken ben aydınlığım... O siyahken ben beyazım... İşte o kadar zıttız birbirimize... ******* "ARTIK BENİMSİN GÜNDÜZÜN GECEME, AYDINLIĞIN KARANLIĞIMA, BEYAZIN SİYAHIMA BULANDI...