Merhaba arkadaşlar umarım beğenirsiniz
Yorumlarınızı benden, Fırat ve Seradan esirgemeyin lütfen ldflglvlckdkdk
*******
Eskiden yalnız olmaktan çok korkardım böyle bir durumun başıma gelmemesi için Allah’a çok dualar etmişliğim oldu hani her şerde bir hayır her hayırda bir şer vardır derlerdi inanın o kadar doğru ki bunu yaşayarak görüyorum önceleri tek olduğumu düşünürken ya hasta olursam ya kalkamayacak duruma gelirsem kim elini uzatır bana.
Kim o an gözyaşlarımı siler diye düşünüyordum şuan yalnızım tabiri caizse dört duvar arasında kendimle konuşuyor geçmişimle hesaplaşıyorum sevdiğim insanlar için ne bedeller ödemişim bir an olsun kendi sağlığımı düşünmeden her şeyimi feda etmişim önüm karanlık yaşadıklarım çöp misali atıldı kenara...
Adımı sorsalar belki de kimse beni hatırlamayacak yapılanlar çok çabuk unutuluyor ve inanın bir süre sonra yalnız yaşamaya alışıyor insan kendinizle arkadaşlık kuruyor buğulu aynanın karşısında bazen ağlıyor bazen de anlamsızca gülümsüyorsunuz artık birileri gelipte kapımı çalıp halimi soracak ümidini tamamen yitiriyorsunuz yalnızlık kötü değilmiş yalnızlık kendini bulmakmış kendini sevmekmiş yalnızlık gerçekleri apaçık görmekmiş yalnızlık hayata tutunmanın ta kendisiymiş.
Dedim ya azizim keşke yalnız olsaydım da bu kadar acıyı bu kadar göz yaşlı bir hayata yaşamadım.
Bu hayatı yaşamayı ben seçmedim.
Adımlarımı birazcık daha hızlandırıp dış kapıya yaklaştığımda karşıma bir anda Fırat çıkmıştı. Duvara ağaca demire gelen kurşunları iliklerime kadar hissediyordum.
Yanımdaki saksı tuzla buz olurken hemen kendimi yete attım.
Fıratta yanıma gelmişti.Elimden tutup beni başka bir odaya soktuğunda elimi bırakıp camdan dışarıyı bakmaya başladı. Dışarda kimsenin olmadığına emin olduğunda perdeyi sıyırıp ardından da camı açmış, ilk kendi atlamış ardından da bana gel işareti yapıyordu. Hızlı hızlı yanına gidip elimi uzattığımda tutmuş adımımı attığımda dengemi sağlayıp beni diğer tarafa geçirmişti. Kolum biraz acımıştı ama bir önemi yoktu şuan canım daha kıymetliydi.
Evin duvarını bitirdiğimizde önümüze Çağatay amca çıkmıştı.
Elinde tüfeği ile... Hiç düşünmeden sanki önceden hazırlamış gibi konuşmaya başladı.
“Ormana girin bir dağ yolu var onu takip edin orada bir kulübe çıkacak korkmayın sonrasında ben sizi aldıracağım tamam mı? “
“Kimseye güvenemeyiz “
“Tamam siz kulübede bekleyin kahyam Osman gelip sizi alacak at çiftliğine götürecek burasını ben hallederim “
Bu defa ben söze girdim.
“Olmaz size zarar verebilirler”
“Lütfen kızım burayı ben hallederim zaten sizin olmadığınızı görünce burada da çok durmazlar al oğlum bunları da sen giyin hadi koşun bu taraftan” Fırat’ın eline birkaç kıyafet tutuşturmuştu.
Fırat tişörtü alıp hemen üzerine geçirdiğinde benim aklımdan geçen ise Çağatay amcanın sanki bu an için doğmuş olduğunu düşünüyordum. Hareketleri duruşu tavrı belki de emekli polis memuru olduğu için olabilir ama benim için çok değişik gelmişti.
Fırat elimden tutup koşturarak çok yakınımızda olan ormana girdiğimizde silah sesleri hâlâ geliyordu.
Dallar kollarımı bacaklarımı mahvetmişti. Çok canım yanıyordu. Fırat’ın hızına ayak uyduramadığım için bir anda kendimi yerde bulmuştum. Yaralı kolumun üzerine düştüğüm için ağzımdan tiz bir çığlık çıkarken Fırat yanıma gelip beni kaldırmış yarama bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ GECE
Gizem / GerilimO geceyken ben gündüzüm... O karanlıkken ben aydınlığım... O siyahken ben beyazım... İşte o kadar zıttız birbirimize... ******* "ARTIK BENİMSİN GÜNDÜZÜN GECEME, AYDINLIĞIN KARANLIĞIMA, BEYAZIN SİYAHIMA BULANDI...