Medyadaki şarkı benden bu bölüm için gelsin. Bu sefer iyi okumalar diyemeyeceğim sizi bölüm ile baş başa bırakıyorum. Bölüm sonunda zaten içinizdekileri ben yazdım sizin yazmanıza da gerek kalmadı 😃
1 Sene Sonra
Bu sabah gökyüzünde ağır bir hava vardı. Hava kapkaranlıktı. Yaz ayında olduğumuz için bu hava tuhaf geliyordu. Ağustos ayının 19'unda böyle bir havayı kimse normal karşılayamazdı.
Nasya ile ikimiz bu yıl korktuğumuz Yks sınavına girmiş ve istediğimiz yerleri kazanmıştık. Ben, İzmir de Edebiyat öğretmenliğini kazanmış olsam da bu sene Atakan'ın Son senesiydi. Nasya ise Bora'nın yanında olmak için gece gündüz çalışarak Paris'te %50 burs hakkı ile gastronomi kazanmıştı.
Bu sabah tıpkı gökyüzündeki hava gibi benim de üzerimde bir ağırlık vardı. Yorgun ve bitkin şekilde yatağımdan kalkmıştım. Sıcak bir duş alırsam bu üzerimdeki yorgunluk gider diye düşünerek sıcak bir duşa girmeye karar vermiştim.
Duştayken telefonum sürekli çalıyordu ya da durmadan mesajlar geliyordu. Bu da çalan müziğin sesinin kısılmasına sebep oluyordu. Yine bizim gruptur diyerek ise bildirimleri umursamıyordum.
Telefonum 20-30 defa çalmıştı belki de En sonunda zilinde ısrarla çalması ile sinirle duştan çıkıp bornozu üstüme giyinmiş ve duştan çıkmıştım. Önemsiz bir konu için arandığıma ve yetmezmiş gibi eve baskın yaptıklarına adım kadar emindim.
Arayanlara bakınca Atakan,Bora ve Nasya aramıştı. Hepsinden 20-40 arası mesaj vardı. Bora'nın
"Aşkım ile ilgili Aysima Nolur aç artık"
Mesajını okuyunca aklıma gelmişti. Yarın Aşkım'ın doğum günüydü. Büyük ihtimalle onun doğum günü için hazırlık yapılacaktı. Aşkım 3.kez yakalandığı kanserin son evrelerindeydi. Ama az da olsa bir iyileşme imkanı olduğu için hepimizin morali yüksekti. Bu süreçte en çok Utku yanındaydı Aşkım'ın. Biz ümitli olsakta doktorlar pek iyi konuşmuyor hatta her şeye hazırlıklı olun demeye getiriyorlardı.
Zil tekrar çaldığında ise hızlıca aşağıya inerek kapıyı açtığımda ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olmuş Nasya'yı görmüştüm. Ne oldu? Bora ile mi tartıştınız. Geç içeriye" dememle "Aşkım ölüyor" Demişti.
Olduğum yerde kalakalmıştım. Başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü. Kulaklarımda yankılanan tek şey "Aşkım Ölüyor" Cümlesiydi.
Hemen hazırlanarak evden çıkmıştık. Tek dileğim Aşkım'a bir şey olmamasıydı çünkü ona bir şey olursa ben Atakan'ı ya da Utku'yu toplayamazdım. Nasya ise Bora'yı toparlayamazdı. Üçüde darmaduman olurdu.
Nefes nefese Yoğun bakım ünitesine gelmiştik. Atakan yere oturmuş elleri ile suratını kapatmış hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Bora ise camdan Aşkım'a kalp masajı yapan doktorlara bakıyor, Aysel abla ve Tansel abi ise oturmuş Dua ediyordu. Dua etmekten başka çareleri yoktu.
Üstümde ki şoku atlatamadan "Ne oluyor burada Atakan, Aşkım iyi mi? "demem ile Atakan:
"Kız kardeşim ölüyor. Ben onu kurtaracak bir şey yapamıyorum. Elimden hiç bir şey gelmiyor. Ben çok kötü bir Abiyim" Diyerek bana sarılmıştı. Gözyaşları üstümü ıslatıyordu. Canı çok fazla yanıyordu.
O sırada içeriden doktorlar çıkmıştı. Doktor, Aysel teyze ve Tansel Amcanın yanına giderek onlara ve bizlere sadece acı içinde bakıyordu. Dördümüz birden onlara doğru yaklaştığımız da Bora gözyaşları içinde konuşmaya başlamıştı.
"Durumu ne hocam hayatı tehlikesi var diyin ama lütfen öldü demeyin" Der demez gözlerinden damlayan yaşlar artık onu hıçkıra hıçkıra ağlatmaya başlatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Kahve (TAMAMLANDI)
RomanceRuh eşini üstüne soğuk kahve püskürtmesi ile tanımak ister miydin? (Yarı texting)