Bölüm 4 | Gecede Kuzguni

84.2K 3.3K 1.1K
                                    

EMO, Promises
7 Gün Önce,
17.43

Kalabalık insanların arasında orta boylu bavulumu çekerek dışarı çıkma isteğiyle dolup taşıyordum. Herkesin elinde büyük küçük bavul varken pek hızlı hareket etmem mümkün olmuyordu.

Her adımda çıkış kapısına biraz daha yaklaşırken çantamdaki telefon on dakika sonra tekrar çaldığında artık abartılı bir şekilde gözlerimi devirdim. Bavulu doğrultup durmasını sağladığımda çantamdan telefonumu çıkardım. Tahminimde yanılmamıştım. Aramayı cevaplayarak kulağıma götürüp o konuşmadan ben konuştum. "Daha arayalı yeni on dakika oldu, Cesur."

"Öyle mi? Bana hiç öyle gelmedi."

"Belli." diye söylendiğimde, "İndin mi?" diye sordu. "Kalabalık sesi çoğalmış gibi sanki."

Göz ucuyla insanlara bakış atıp, "İndim." dedim. Diğer elimle bavulu tekrar çekip yürümeye devam ettim. "Yaklaştım kapıya." Çok fazla yaklaşmıştım. Hatta yanılmıyorsam kulağında telefon, kapının hemen arkasındaki kişi de Cesur'du. Hemen emin olamamıştım, çünkü üzerine lacivert bir tişört, altına da siyah bir eşofman giymişti.

Aynı benim gibi.

Şaşkınca kapıdan dışarıya çıkarken telefonumu kulağımdan çektiğimde beni gördü ve o da çekti. Çatık kaşları, beni gördüğü zaman anında düzelirken gözlerimde oyalanan gözleri, onun kombinine oldukça benzeyen kombinime kaydı.

Spor ayakkabımın rengi beyazdı ve Cesur'un ayakkabısı da aynen öyleydi.

Bilmeden çift gibi giyinmemiz komikti. Trajikomik.

"Hoş geldin." Kombinimden oldukça memnun duyduğunu bakışlarıyla belli ederken, "Hoş buldum." dedim.

Cesur, arkasındaki arabanın kaputuna yakın duran adama bavulu işaret edip, "Ali." dedi. Elimi bavulun siyah sapından çektim. Ali ismindeki şoför, bavulumu bagaja doğru götürürken elimdeki telefonu Cesur'dan gözlerimi alarak birkaç saniye içinde çantama yerleştirdim. Fermuarını kapatırken Cesur'un ayakkabı uçlarını dibimde gördüm.

Derin bir nefes alıp verdim. Şu andan itibaren bir haftalık değişimime uğrayacağım o tatili yaşayacaktım. Ne ağlayacaktım, ne sızlanacaktım, ne de başımı ağrıtacak düşüncelerim olacaktı.

Hepsini erteliyordum.

Hep olmak istediğim, ama bir türlü gösteremediğim o eğlenceli yanımı elimden geldiği kadar göstermek istiyordum. Eğlencenin yanında ise en çok o tutkulu kadını.

Başımı kaldırıp onun hoş gözleriyle denk geldiğimde Cesur'un gözleri çoktan dudaklarıma kaymıştı. "Birlikte geçireceğimiz tatile hazır mısın?" Burada olmamdan memnuniyet duyuyordu ve bakışlarıyla olsun, ses tonuyla olsun bunu bana çok net hissettiriyordu.

Dudaklarıma yerleştirdiğim küçük; ama bir o kadar da ağır tebessümle, "Hazır olmasam, burada olmazdım." dedim. Cevabımın onu daha çok memnun ettiği aşikârdı.

"O zaman," Daha alçak bir ses tonuyla konuşurken ellerini cebinden çıkardı. Bana biraz daha yaklaşarak her zamanki gibi kokusunu solumamı sağladı. Bir eli belime yerleşip beni sertçe kendine çektiğinde omuzlarına tutunarak gözlerine yarı şaşkın, yarı cüretkar baktım. "Tatilimiz başlasın."

ŞEYTAN TÜYÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin