Merhaba, yeniden buluştuk.✨
Bölüm bittikten sonra twitter kullanan okurlarım #şeytantüyü hashtag kullanarak her bölüm için kritik geçip paylaşım yaparsanız çoooook mutlu olurum.😅💙Cem Çınar, Bu Nasıl Sevgi?
Çıkmaz bir sokağa giren ruhumla dalgın dalgın karşımdaki boş duvara bakmaya devam ettim. Sağ elimle yere bakmadan dibimde yatan Rex'in başını okşuyordum. Sol elim ise sürekli kendi isteğim dışında karnımın üzerine yerleşiyordu. Elimin yine orada olduğunu fark ettiğimde yutkunarak uzaklaştırdım; fakat yoğun bakışlarımı oradan çekmedim.
Cesur'un dün söylediği her şey zihnimdeydi ve asla çıkmıyordu. Bebeğe iyi bir baba olacağına yemin etmişti.
Sizi yarı yolda bırakmayacak, Âlâ.
Ya bırakırsa?
Annem ve babama kalsa onlar da daima benim yanımdaydı; ancak ilk onlar benden vazgeçmişlerdi.
Tam yirmi yıl öncesi düşüncelerime karıştığında beni arabadan nasıl ittiklerini, yere nasıl yuvarlandığımı ve sonrasında çektiğim acıyı hatırladım. Yedi yaşında katlanılmaz bir sahne görmüştüm ve asla gözlerimin önünden silinmiyordu.
Gözlerimin önünden silinmeyen bu sahne için ise hiçbir haltı beceremediğim gibi önüme sürekli engeller çıkarıyordum. Haftalardır belgelerden, yüzlerce kez izlediğim kamera kayıtlarından uzaktım. İyice boşlamış, ailemin katilini bulmayı ant içen ben, adeta bu olayın peşini bırakmıştım.
Düzenli olarak mezarlarını ziyaret eden bir insanken şimdi uğramıyordum bile. Çünkü utanıyordum. Başarısız olduğum her an için utanıyordum. Oysa sadece bir kez düşünmeden hayatımı yaşamak istemiştim. Sadece bir kez. Cesur, gerçekten geçen bir haftalık tatilde bana hayatımı yaşatmıştı ve şimdi ondan gelen bir tohum karnımdaydı.
Boğazıma koca bir yumru oturduğunda dünyama döndüm, elimi Rex'in başından çektim. Memnuniyetsiz hırıltısını duymazdan gelerek bu sefer kendi istediğimle ellerimi karnıma yerleştirdim, onun varlığını hissetmeye çalıştım. Gözlerim göremediğim ama artık hissettiğimi düşündüğüm karnıma doğru indiğinde kendimi daha zayıf hissettim.
"Umarım benden daha güçlüsündür." diye fısıldadım ona doğru. Kararım sallantıdaydı. Düşünecek onca şey varken daha bedeni oluşmamış şey de zihnimi karıştırıyordu.
Parmak uçlarım, sanki onun tenine dokunuyormuş gibi karnımda gezinirken kafamı yan yatırıp dudaklarımdan sıcacık nefesimin dökülmesine izin verdim. "Bana rağmen güçlü olacak mısın?" diye sordum sessizce. Cevap almayacağımı bile bile elalarımı karnıma dikmeye devam ettim. Onun tarafından gelen bir ses yoktu, lakin kalbimde hissettiğim sızı ondan gelen bir cevap olabilirdi.
"Allah'ım ya!"
Teo'nun bağırışı odaya kadar ulaştığında kafamı doğrultup kapı girişine baktım. İçeriye giren bedenini gördüğümde ellerimi karnımdan uzaklaştırarak iki yanıma bıraktım. "Âlâ ben bu meyveleri nereye koyacağım? İncirler şimdiden rengini değiştirmeye başlamış."
Teo'nun isyanına karşılık sabırla iç çektim. Cesur'un dün dolu kasalarla getirdiği meyveleri hatırladım. Hastanede doktor meyve tüketmemi söyledikten sonra böyle bir şey yapması elbette farklı hissettiriyordu. Dün, bütün gece yanımdaydı. Bugün iki saat önce üzerini değiştirmeye gitmiş, üstüne basa basa hemen geleceğini söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTAN TÜYÜ
Teen Fiction"Öyle güzelsin ki..." diye fısıldadı dolgun dudaklara doğru. Kadın, adamdan işittiği sözleri yutkunarak dinledi. Çünkü adamın sesindeki o boğuk tını, onu tekrar baştan çıkarmak için en basit sebepti. "Güzelliğini," Eliyle kadının terden yanağına ya...