Bölüm 12 | Fırtınanın İçinde

49.2K 3.9K 1.5K
                                    

Lütfen, okuyun.

Bölümler genel olarak iki haftada bir geliyor.
Bazen istisnalar olur, haftada bir gelir. İki haftada bir geldiği için sert bir şekilde şikayet eden okuyucularım olduğunu gördüm.

Fakat sizler benim haftanın altını günü çalıştığımı unutuyor olmalısınız. Geriye kalan sadece bir iki saatimde de bölüm yazıyorum ve yine de aksatmadan iki haftada bir bölüm atıyorum. Üstelik bölümler kısa bile değil. Ama karşılaştığım üslup çok kırıcı.

Sanki aylarca bölüm atmamışım gibi davranılıyor.
Üstelik diger kurgularımda da haftada bir atıyordum, orada da aynı üslupla karşılaşıyordum.

Umarım biz yazarların da yoğun bir hayatı olduğunu, buna rağmen ayda bir ya da yılda bir bölüm atan yazarlardan daha erken, aksatmadan bölüm atabildiğimizi görürsünüz.

Tekrar yineliyorum, bölümler çoğunlukla iki haftada bir gelecek. Beklemek istemeyen okuyucularım, varsa daha erken yeni bölüm gelen başka kurgularla devam edebilirler.

Keyifli okumalar.

Seksendört, Dokunma

"Virüs bulaşmamış ama..." Ama? "Âlâ Hanım, siz hamilesiniz."

Bir saniye ile yüz ifadem tamamen değişirken söylediği şeyi idrak etmeye çalıştım. İdrak ettikçe göğüs kafesimde güçlü bir sancı hissettim ve bedenim uyuşmuş bir hal aldı.

Ben neydim?

"Bilmiyordunuz değil mi?"

Şaşkınlık, bir yılan misali bedenimde dolaşmaya başladığında donup kaldım. Yüzüm yanıyordu, ama aynı zamanda bedenimi titretecek kadar da üşüyordum. Gözlerim, bir an şişkin olmayan karnıma indi. Ardından başımı hemen tekrar kaldırdım ve titremesini asla engelleyemediğim sesimle, "Böyle bir şey mümkün değil." dedim, buz gibi bir sesle. Mümkün değildi. Mümkün olmamalıydı!

"Virüsün pozitif çıkması durumunda ilaç tedavisi uygulayacağımız için tedbir amaçlı emin olmak adına bütün değerlerinize bakmıştım. Hepsi de hamile olduğunuz yönünde bilgiler." Sonuçlarımı çıkarttığı kağıdı bana uzattığı an elinden kaptım. Ellerim zangır zangır titrerken anlamadığım sonuçlara baktım.

"Nerede yazıyor!?"

"Kanınızdaki HCG ölçümü yüksek çıkmış ve," Gözlerim bahsettiği değere kadar indi. "Hamile bir kişide bu değer beş kat, hatta ilerleyen haftalarda daha çok artar." Sayılar, gözümde büyüdükçe büyüdü. Ellerimdeki titreme daha çok arttı. "Âlâ Hanım, isterseniz şuraya oturun."

"Ben—" Onun kalktığını hissettiğimde endişeli gözlerimi kağıt parçasından çekip onun yüzüne baktım. "Ben düzenli olarak doğum kontrol hapı kullanıyordum." Kağıdı ona doğru uzattım. "Bu yüzden mümkün değil. Yanlış bu."

Kağıdı elimden almadı. Yüzünde mahcup bir ifade yer aldığında çok daha kötü şeyler duyacağımı biliyordum.

"Doğum kontrol hapları yüzde yüz koruma sağlamaz, Âlâ Hanım."

Dudaklarım şiddetle aralandığında, "Ne demek yüzde yüz koruma sağlamıyor?" dedim. "Hamile kalmayı engellemek için kullanılmıyor mu bu?"

ŞEYTAN TÜYÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin