Bölüm 17 | Kalbe Giden Yol

59K 3.6K 1.5K
                                    

Kahraman Deniz, Acının Olmadığı Yer

Önce derin bir nefes al, sonra ver.

"Dikkatli ilerle, Âlâ." Arkamdan kulağıma doğru ulaşan tok sesi duymazdan geldim. Ben işimi iyi yapardım. Nadiren hatalar yapmış olsam da bir işte en iyisi olabilmek için hep çabalamıştım.

Şu an Uskumru taraflarındaydık. Göçmen kadınları kaçıran ve kimini adamlara pazarlayan, kiminin organlarını çalan bir çetenin peşindeydik. İhbar tam olarak bu yöndeydi. Lakin sessizlik hepimiz için birer kuşkuydu.

Bugün özellikle çelik yeleğimi giymeyi ihmal etmedim. Mümkün olsa üzerime bir tane daha geçirir, onu korurdum.

O.

Bebeğim.

İki elimle yüz hizamda tuttuğum silahımı yavaşça indirdiğimde namlu, artık çene hizamdaydı. Elalarım henüz şişkin olmayan karnıma indiğinde dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım.

İşim kolay değildi. Hiçbir zaman olmamıştı; fakat onu kabul ettiğimden beri geçen iki haftalık süreçte daha koruyucu biri olmaya başlamıştım. Artık ne olursa olsun kafasında değil de, ona bir şey olmasın kafasındaydım.

Ona hiçbir şey olmasın.

Beni bu hislere iten asıl kişiyse şüphesiz Cesur Kandemir'di. Haziran ayının sonlarına doğru onunla ilk karşı karşıya geldiğimizde çocuğunu taşıyacağım aklımın ucundan geçmezdi. Üstelik çok iyi bir baba olabileceğini görme fırsatı da yaşıyordum.

Tam iki haftadır bendeydi ve her ne kadar Teo ve Rex'le kavga etse de evin içinde olması iyi, güvende hissettiriyordu. Sadece beni asıl ürküten, aklımda onun hakkında soru işaretlerinin olmasıydı. Bebeğimizi bırakmayacağına yüzde yüz güveniyordum; ama gizli kapaklı dönen işlerin olduğu bariz belliydi ve ben buna nereye kadar göz yumacağımı bilmiyordum.

Sağ cebim titredi. Son bir haftadır işimin başına dönmüştüm ve bu telefon titreşimlerine artık alışmıştım. Omuzumun üzerinden arkama bakış atıp Tolga'yı kontrol ettim. Gözleri kısık, hedefteki eve dikmişti. Bunu fırsat bilerek elimi cebime atıp telefonu meydana çıkardım. Çaktırmadan gelen mesaja baktığımda kimden geldiği gördüm. Sanki burada ve görecekmiş gibi gülümsememi bastırmaya çalıştım.

Cesur:

'Bebeğim ve bebeğim bugün ne yapıyor?'

Defalarca kez bana böyle hitap etmemesi için uyarsam da faydasızdı. Hatta ben ne zaman uyarsam üstüne başka iltifatlar daha ekliyor, beni çileden çıkarıyordu.

Deli adamın teki! diye geçirdim içimden. Düzgün yazmaya dikkat ettim.

'Bebeğin iyi.'

Mesajı gönderdim ve telefonu tekrar cebime sıkıştırdım. Gözlerim hedefteki evi bulduğunda sırtımda ufak bir temas hissettim. Başımı sola çevirip kontrol ettiğimde Tolga biraz daha bana yaklaşarak göğüs kafesinin sırtıma değmesini sağlamıştı. Benimle muhtemelen bilerek göz göze gelip dikkat kesildi.

"Bugünlerde aklın bir karış havada."

Kaşlarım çatılır gibi oldu. "Anlamadım?" Gözlerini benden çekip sessizce ileriye baktı. Susmasını istemiyordum. "Bir şey dediniz, devam edin lütfen."

Yine bana bakmamıştı; fakat bu kez konuşmayı kabul etti.

"Sevgilin yüzünden aklın bir karış havada diyorum. Aklın hiç burada değilmiş gibi duruyor."

ŞEYTAN TÜYÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin