Bölüm 11 | Plansız Yıkım

53.5K 3.8K 2.1K
                                    

Melek Mosso, Kirpiklerin

"Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele'den Komiser Âlâ Korel."

İrisleri, harelerimde donup kaldı. Yüzümü sanki beynime kazımak istiyormuş gibi arşınlayıp durduğunda ona çok fazla yakın olduğum için ferah kokusu yine ciğerlerimin etrafını sardı.

Geri çekilerek sırtımı dikleştirdim. Artık şaşkınlık haricinde de bir tepki vermesini istiyordum; ancak o bu duyguda takılı kalmakta kararlı gibiydi.

Bileğimi göz hizama sokarak saati kontrol ettiğimde beş dakikayı geçtiğini gördüm. Yeniden Cesur'la göz göze gelerek bileğimi aşağıya indirip, "Bir şey demeyecek misin?" dedim. "Neden tarihi eser kaçakçılığı yüzünden burada olduğunu, gerçekten böyle bir şey yapıp yapmadığını—"

"Sen gerçekten polis misin?" Lafımı kesip ilk defa bir cümle kurduğunda başımı salladım.

"Az önce gösterdiklerim yeterli gelmemiş miydi?"

"Bunca zaman," Hayretle bakan gözlerini önüne çevirdi. Dudaklarında alay dolu bir kıvrılmanın yerini aldığına anbean şahit oluyordum. Lafını tamamlamayıp sanki önünde bir tiyatro sahnesi canlanıyormuş gibi alayla bakmaya devam etti. Artık kalmayan süremden gittiği için onun konuşmasını bekleyemedim.

"Bugün Arif Tefen'in yanında senin adamını gördüm." dedim ciddiyetle. "Tarihi eser kaçakçılığın yanı sıra uyuşturucu da mı kaçırıyorsun yoksa?"

Sert sesim, aramızdaki kıvılcımı öldürüyordu. Gerçekler, gerçekler, gerçekler. Saklı bir şey kalmasın istiyordum. Lakin odanın kapısı tıklatıldığında ondan gözlerimi çektim. Kapı kulpu indikten hemen sonra açıldığında bu kez komiserlerden birini gördüm.

"Âlâ komiserim?"

Sırtımı dikleştirerek birkaç adımla Cesur'un yanından uzaklaştım.

"Ben de tam şimdi çıkıyordum." dediğimde tek kaşını havaya kaldırdı. Bana soru sormaması adına, "Amirimle toplantımız var. Size kolay gelsin." deyip göz ucuyla Cesur'a baktım ve sonra odadan dışarıya çıktım.

Peşimden kapıyı kapatıp soluklandığımda o iki polis memuru yine yerlerine geçmişlerdi. Başımla ufak bir selam verip yanlarından ayrılırken içim merakla kaynıyordu. Ona doğru düzgün hesap soramamıştım. Şaşıracağını tahmin ediyordum; ancak bu kadar uzun süreli değil.

"Âlâ!" Kerem'in sesi kulaklarımı doldurduğunda, sesin geldiği yöne baktım. "Hadi. Toplantı başlıyormuş." Yanına doğru yürüdüm, birlikte toplantı odasına kadar ilerdik. Odaya geçtiğimizde Arif Tefen olayı ile ilgilenen herkes vardı. Nermin bile.

Kendi kendine gülen Emel'in yanına oturduğumda dirseğimle kolunu dürttüm. Gözleri bana dönünce yüzündeki gülümseme büyüdü.

"Nasıl geçti sorgu? Benim mükemmel geçti de." dedi keyfli bir fısıltıyla.

Oğuz'a ilk defa üzülmüştüm.

"Uzun süre şaşkın kaldığından dolayı konuşamadık." Kaşları havaya kalktı.

"Yoksa polis olduğunu bilmiyor muydu?" Hayır anlamında mimiklerimi gösterdiğimde amirimizin içeriye girmesiyle birlikte sohbet şimdilik son buldu.

ŞEYTAN TÜYÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin