Selam! Yine biz geldik.
Yavaş yavaş sona yaklaşıyoruz. Bu bölümden sonra Şeytan Tüyü'nün finaline son 3 bölümümüz kaldı.
Bu yüzden lütfen yıldızcıklara basmayı ihmal etmeyelim, yorumlarımızı eksiltmeyelim. Wattpad engelinden dolayı okunmalarım, oylarım, yorumlarım dibi gördü. Biraz moral motivasyon için gerçekten bu destekleriniz bizler için önemli.🩶Pera & Işıl Ayman, Uyanmayalım
"Cesur Bey, dedeniz Çetin Kandemir," Yıllar sonra o adamın adını işitmek bana geçmişi hatırlattığında ellerimi birer yumruk haline getirip kendimi şaşkınlıkla dizginlemeye çalıştım.
Oysaki Cesur bana göre telefonu kulağında tutarken oldukça umursamaz görünüyordu. Lacivertleri dibinde duran beni bulduğunda dilini yavaşça dudaklarının üzerinde gezdirdi.
"Evet?"
Önce karşı tarafın sesli verdiği nefesi işittim, sonra ikimizi de şaşkınlığa uğratan diğer cümleyi.
"İki saat önce kendini asarak intihar etti."
Adamın sesinden sonra sanki her şeyin sesi boğuklaşmıştı. Kulağıma çalınan tüm sesler uğultuyla bana geri dönüyor, boğazımın kurumasına sebep oluyordu.
Telefonda olan harelerimi yavaşça Cesur'a çevirdiğimde onun gözleri yine bendeydi. Gözlerine yerleşmiş olan duyguyu seçemiyordum. Ya gizliyordu ya da benim kafam allak bullak olduğundan anlayamıyordum.
"Bu yüzden cenaze işlemleri için sizi aradım. Torunusunuz. En yakınından biri siz olduğu için defin işlemlerini sanırım siz yapacaksınız."
Cesur, adamın söyledikleriyle şaşkınlığından sıyrılıp kaşlarını çattı.
"Defin işlemleri mi?" Sesi, buz gibiydi. Elimi saran parmakları sıklaştı. Omuzları kasıldı.
"Evet. Eğer şu an uygunsanız bek—"
"Bir dakika," diyerek adamın lafını kesti, Cesur. "Ben o adamın cenazesini falan kabul etmiyorum." Keskin bir tınıyla dudaklarından firar eden tek bir cümle, yutkunmama sebep oldu ve gözlerindeki asıl duyguyu aslında tam olarak şimdi anlayabildim.
Nefret.
Hem de koca bir nefret.
"Ama siz torunusunuz."
"Resmi kayıtlarda öyle olabilir; ama o adam artık benim hiçbir şeyim. İster çöpe atın, ister kimsesizler mezarlığına gömün, umurumda değil. Bir daha da o adam için beni meşgul etmeyin." deyip telefonu kulağından çekti ve aramayı sonlandırdı. Gözlerinde taşımaya devam ettiği nefret ile bana bakıp sinirle güldü. "Bir de beni arıyorlar. Gebersin gitsin it!"
Kuruyan dudaklarımı dilimle ıslattım. Kendi kendime, "İntihar etmiş." diye mırıldandım. "Dayanamamış."
"Ne güzel işte." dedi, alayla. "O geberip gidince yeri boş kaldı, başka biri gelir artık."
Ona iyice yaklaştığımda dizlerim, dizlerine değiyordu.
"Sevgi anneme söyleyecek misin?"
İsteksizce omuz silkti. "Gerek yok."
"Ama sonra duyduğunda söylemediğin için sana kızar."
Ağzının içinde homurdanıp, "Bir ara söylerim o zaman." diyerek beni geçiştirdi. Ardından karşıya doğru bakıp Kerem'in ailesini işaret etti. "Daha fazla şunları bekletmeyelim. Zaten geldiklerinden beri annesiyle teyzesi beni rahatsız ediyor; ama bakalım altından ne çıkacak?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTAN TÜYÜ
Teen Fiction"Öyle güzelsin ki..." diye fısıldadı dolgun dudaklara doğru. Kadın, adamdan işittiği sözleri yutkunarak dinledi. Çünkü adamın sesindeki o boğuk tını, onu tekrar baştan çıkarmak için en basit sebepti. "Güzelliğini," Eliyle kadının terden yanağına ya...