Bölüm 35 | Mutlulukla Bir Olmak

17.9K 1.6K 551
                                    

Alifiru, Taçlı Kızım

1 YIL SONRA

Bir mırıltılı dolduruyordu kulaklarımı... Her zamanki gibi huzur dolu, güzel hissettiriyordu. İçimde bir yıldan fazla oluşmuş bahçemi suluyor, kelebekler uçuşturuyordu.

Daha sonra tenimde öpücüklerini hissetmiştim. Gözlerimi henüz açmadan kurumuş dudaklarımda bir tebessüm belirdi. Bu yüzden hem yeni bir günün aymasına hem de kocama direnmeyip gözlerimi araladım.

Elalarım açılır açılmaz onun lacivertleriyle buluştuğunda şapşal bir ifadeyle gülümsediğime emindim. Çünkü her gün yakışıklı bir yüze bakarak uyanmak pahabiçilemezdi. Parmaklarım kısa sakallarını avuçlarken muzipçe beni izliyordu. Bakışlarının ardında gizlediği arsız ifade ise cabasıydı.

"Sonunda güzel karım uyanabildi." Sesini yeni uyandığı için boğuk sanarken, parmaklarını battaniyenin altından bacaklarımda gezdirdiğinde fikrim hemen değişti. Yüzüne baka baka genişçe gülümserken bana daha çok yaklaştı. "Gülmen de mutlu ediyor; ama bir günaydın öpücüğü yok mu?"

"Olmaz mı?" dedim, cilveli bir sesle. Diğer elimi de ona yaklaştırıp ellerimi ensesinde birleştirdim ve dudaklarıma doğru çektim. Sertçe dudaklarıma çarpan dudakları, tenimi çoktan esir almıştı.

Alt dudağımı iştahla emiyor, iri elleri asla rahat durmuyordu. Bedeninin yarısını üzerime çıkarmayı başardığında eli hareket ederek geceliğimin altından bacak arama sızdı ve baştan çıkarıcı şekilde okşamaya başladı. Parmakları öyle sihirliydi ki vücuduma anında yayılan zevk dalgaları, ayak uçlarıma kadar iniyordu.

"Cesur..." Adını inlediğimde dudaklarımız birbirinden ayrıldı; fakat hala burun burunaydık. Bacaklarımda gezinen ellerinden biri yanağıma ulaşarak, "Şöyle bakıyorsun ya," dedi kendini zor tutuyormuş gibi. Sanki ancak harelerine yansıyınca güzel görünüyordu yüzüm.

Elim çıplak omuzunda daireler çizerken, "Nasıl bakıyorum?" diye karşılık verdim ve gözlerindeki koyuluğa anbean şahit oldum.

"Bana aşık gibi."

Alayla gülümsedim, yattığım yerde kafamı iki yana salladım. "Gibi mi?" Dudağımın kenarını dişlediğimde bakışları usulca oraya kaydı. "Gibiyi at kocacığım..."

"Ya..." dedi, yavaşça. Sertçe yutkunduktan hemen sonra bedeninin tamamını üzerime çıkardı ve bacaklarımı araladı.

"Senin o kocacığım diyen dilini var ya..." Kaşlarım havalandığı gibi dudakları, dudaklarımla tekrar buluştu. Beni her seferinde sanki bir ilkmiş gibi öpüyordu, dokunuşları bana bunu hissettiriyordu.

Dudaklarımdan sıyrılan dudakları, boynuma doğru yolculuk yaptığında aptal gibi gülümseyerek gözlerimi yumdum. "Evet..." Öpücükleri sarhoş ediciydi. Şu an ayakta olsam çoktan yere diz çökmüş olabilirdim.

Tıpkı onun kadar benim de ellerim rahat durmuyordu. Altındaki eşofmanın içine doğru elimi kaydırıp yetişebildiğim kadar sık kalçasını avuçladım. Dokunuşlarım bedenini uyardığında boynumdan uzaklaşıp tekrar göz göze gelmemizi sağladı.

"Yaramazız?"

Dilimin ucunu dudaklarımda yavaşça gezdirerek biraz daha boynuna asıldım. Burnunun ucunu burnuma değdirdi, nazikçe okşadı. "Kocamla takıla takıla—"

"Sevişe sevişe..." diye düzeltti beni. Aynı anda kahkaha attık.

"Pekâlâ... Sevişe sevişe..." Dudaklarına belli belirsiz dokunuşlar bıraktım. "İyice yaramazlaştım..."

ŞEYTAN TÜYÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin