Bölüm 23 | İse Bulanmış Geçmiş

51.7K 3.3K 1.3K
                                    

Mabel Matiz, Vals

Yıl, 2003

Evin, kollarını göğüs kafesinin üzerinde dolayarak odasının penceresinden dışarının manzarasını seyretti. Yaklaşık iki saat önce operasyondan dönmüşlerdi; fakat hem yorgun, hem uykusuzdu.

Dün gece ateşlenen kızı ile epey ilgilenmiş, ateşini düşürmeyi başarmıştı. Tabii bu sırada sabah da oluvermişti.

Bir elini dudaklarını bastırıp derince esnediğinde ağzından mırıltılar dökülüyor, gözleri doluyordu.

"Ah!" dedi, keyifsizce. "Uyku resmen gözlerimden akıyor."

Bugün bir bitse, diye düşündü. Eve gidince ilk işi uyumak değil, yine güzel kızıyla ilgilenmek olacaktı; fakat bütün zamanı kızına değerdi.

Odasının kapısı çaldığında omzunun üzerinden dönüp baktı. Aralanan kapıdan sevgili eşi kafasını uzatınca gülümsedi. "Gel." Cüneyt tamamen içeriye girdiğinde elindeki kahveleri gördü. Kalbinden vuruldu. "Bir de kahve getirmişsin!" diyerek Cüneyt'in yanına kadar yürüdü. "Mükemmel misin be adam!?" Kahveyi elinden alıp bir yudum içtiğinde gerçekten iyi gelmişti. Omuzlarını gererek tekrar Cüneyt'e baktığında, kocasının gözlerinden muziplik akıyordu.

"Memnuniyetini başka türlü mü belli etsen acaba karıcığım?"

Evin'in dudakları kıvrıldı. Kocasına doğru bir adım atmadan önce kapının kapalı olduğundan emin oldu. Tekrar gözlerini kocasına çevirdiğinde dudaklarını yaklaştırarak öptü onu.

Cüneyt de uykusuzdu, ancak karısının öpücüğü, kahveden daha iyi gelmişti ona. Boşta kalan koluyla belini hemen sarmaladığında dudaklarını zor kurtardı, Evin.

"Hayatım, emniyetteyiz."

"Ve senin odandayız." diye devam etti Cüneyt. Karısı mızmızlanmadan bir öpücük daha kaptı ondan. "Oh! Kahvede neymiş, senin öpücüğünün yanında?"

"Deli adam." deyip gülerek omzuna vurdu, Evin.

Hem iş, hem çocuktan dolayı birbirlerine pek zaman ayıramıyorlardı. Şimdi bir de kızları okula gidiyordu ve Ali top attı, cümlesinden başka aralarında bir şey geçmiyordu.

"Âlâ iyileştiği zaman izinlerimizi mi kullansak?"

"Okulu?"

"Hafta sonu kaçarız. Üçümüze de iyi gelmez mi?"

Evin, iç çekerek kollarını kocasının boynuna dolayıp, "Hı hı," diye mırıldandı. "Zaten buna çok ihtiyacımız var, öyle değil mi?"

"Çok..." Burunları birbirine değmek üzereyken Cüneyt'in telefonu çaldı, ayrılmak zorunda kaldılar. Evin kahvesinden iki yudum daha almayı başardığında kocası da konuşmasını bitirmişti.

"Toplantı mı var?"

"Evet, amir çağırıyor."

ŞEYTAN TÜYÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin