Bölüm 40 | Final

17.2K 1.6K 863
                                    

Selam sevgili okurlarım.
O büyük gün geldi. Biraz hüzünlüyüm; ama aksatmadan, yarım bırakmadan size ulaştırdığım için çokça mutluyum.
Her kurgumda yazma isteğimin bir anda kaybolduğu dönemler olabiliyor ve bu yüzden yarım kalacak korkusu yaşadığım oldu; ama işte şimdi buradayız ve final yazısının altında birlikteyiz.

Şeytan Tüyü'nü çok sevdiniz, onlar da sizi sevdi. Benim için farklı bir evren oldu, onları yazmayı çok sevdim. İllaki daha çok okumak istediğiniz sahneler vardı; fakat bazen güzel şeyleri yerinde bitirmek gerekir ki daima güzel kalsın.

Sizleri tanıdığıma gerçekten mutluyum ve umarım yazmayı amaçladığım yeni kurgum Katran Karası ile tekrar buluşabiliz. Bu kez inşallah engeller altında değil, özgürce okuruz.

11 Ekim'de tam 10 yıldır bu uygulamayı aktif olarak kullanmış olacağım. Yeri geldi pes ettim, yeri geldi yazmaya hevesle koştum. Bu yüzden bunları yazıyorken gözlerim biraz dolu dolu. Burada çok güzel insan tanıdım. Kimiyle mesajlaştım, kimisinin sesini duydum, kimisini de kanlı canlı gördüm.

Bu his muazzam ve umarım hep yaşarım.

Sizden ricam Şeytan Tüyü için son kez oy kullanmanız ve bol bol yorum yapmanız. Çünkü ben de bu kurgum için sizlere son kez yanıt vermiş olacağım. Çok uzun bir bölüm sizi bekliyor.

İyi okumalar.💙


Kenan Doğulu, Şeytan Tüyü
Haziran, 2023
Red Club

CESUR

Bir elimle başımı ovalayıp içimde taşıdığım gerginliği atmaya çalışsam da nafileydi. Kendimi bok gibi hissediyordum. İstanbul'a saatler önce ayak basmış, arkadaşımın lafıyla kendimi bu kulübe atmıştım. Şimdi onu bekliyorken ağzımda zehir gibi bir tat bırakan yudumları içiyordum.

Karşımdaysa eskiden gelen bir tanışıklığımız olan adam vardı ve burada beni görünce masama oturmuş, biraz sohbet etmiştik. Lakin kendimi o kadar berbat hissediyordum ki sohbetimiz iki üç cümleden öteye gidememişti, şimdi o da etrafı izliyordu.

Yarıladığım bardağı tekrar dudaklarıma götürüp bir yudum aldığımda içimi yakıp mideme ulaştı, yüzümü belli belirsiz buruşturdum. Gözlerim alkol dolu bardağımdayken hemen yanında duran telefonuma kaydı, çünkü ekranı aydınlanmış; fakat bu gürültülü ortamda bildirim sesini duyamamıştım.

Kafamı biraz daha eğip ekrana baktığımda kız kardeşimden geldiğini gördüm.

'Abi İstanbul'a geldiğini söyledi dedem. Doğru mu?'

Ve hemen ardından bir mesaj daha düştü.

'Geldin ve bize söylemedin mi gerçekten? Annemle seni bekliyoruz, lütfen bizi görmeye geleceğini söyle.'

İç çekerek bardağa sardığım parmaklarımı gevşetip bu kez cep telefonumu kavradım. Parmaklarım ona mesaj göndermek için harflere dokundu.

'Yarın geleceğim, güzelim. Şimdi dinlenmem gerek.'

"Nasıl dinlenmek ama..." Kendi kendime söylenirken yanıma bir anda oturan bedenle harelerimi kaldırıp ona çevirdim. Gözleri arkada bir yere kaymış, sonunda bana dönmüştü. "Ne oldu?"

ŞEYTAN TÜYÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin