Bölüm 14 | Âlâ Bir Yâr Peşinde

52.6K 4.4K 1.5K
                                    

Sezen Aksu, Kaçak

CESUR

Sinirleniyordum.

Çok sakin bir adam değildim; ama karşımdaki şu uzun saçlı adamın Âlâ ile aynı evde kaldığını öğrendikten sonra daha da agresifleşmiştim. Âlâ'nın yanındaydı. Âlâ'ylaydı. Hem de her gün.
Ben onu arıyorken dahi.

Kendini benim yanımda bir halt sanmasın diye göğsümü iyice gerdim.

"Ben hastaneye götürmeyi bilmiyor muyum? Gitmek istemiyor." dedim, geri adım atsın diye.

"Ama gitmesi lazım!" deyip yüzüme doğru bağırdığında suratına bir tane çakmamak için kendimi tuttum. Kollarımın arasında Âlâ olmasaydı çoktan yeri boylamıştı. "O," Yüzündeki endişe büyüdüğünde kendimi ona bakmaktan alıkoyamadım. "O hamile ve" Kulaklarıma çarpan ve bir daha hiç çıkamayan o kelime, tüm algılarımı şimdiden kapatırken durmadı, devam etti. "...şu an bebeğe bir şey olmuş olmalı!"

Zaman hayatımda tam iki kere durmuştu. İkincisi Âlâ ile ilk göz göze geldiğim andı ve orası bar değildi.

Şimdi aynı şeyleri üçüncü defa yaşıyordum.

Zaman durdu. Akmadı.

Karşımda, hiç tanımadığım adamın dudaklarından dökülenler beni sarsacak biçimdeydi.

O hamile! demişti.

Çatılan kaşlarım gevşediğinde güçlükle yutkundum. Şaşkınlık bedenimi sarmalamıştı. Bir anda kuruyan ağzımla, "O n-ne?" diye sordum. Dilim tutulmuştu.

Hamile.
Âlâ hamile, Cesur.

Zihnim, adama gerek kalmadan biraz önce duyduklarımı bana hatırlattı. Gözlerim sıkıca tuttuğum kadına döndüğünde göğüs kafesim hızla inip kalktı. Baş döndürücü elalarının içini derin bir korku kaplamıştı, görüyordum; ama kendimi ilk defa ona karşı ne yapacağımı bilmez halde buluyordum. Son bir gayret, "Âlâ?" diyebildim. İnce kaşları acıyla çatıldı. Adı, dudaklarımdan firar ettiğinde onun da kurumuş dudakları hareket etti.

"Cesur..." Son heceye doğru sesi kaydı. Elaları kaybolmaya başladı. Bedeni sendeledikten hemen sonra acı içinde bağırdığında neredeyse kalpten gidecektim.

"Âlâ, kan geliyor!"

Adamın neyden bahsettiğini anlayana kadar değer verdiğim o kadın, kollarımın arasına yığıldığında ince belini sıkıca tutup ben de onunla birlikte yere çöktüm.

"Âlâ!"

Tepemde bağıran adamın dışında her şeyin asıl şimdi başladığını ise o an idrak ettim. Gözlerim korkuyla bacaklarının arasına bulaşan koyu kan lekesine kaydı. "Âlâ..." Önce fısıltıyla adını söyledim, ancak beni duymayacak kadar bilinci kapalıydı. "Âlâ." Gözlerimi panikle kırpıştırarak elimi Âlâ'nın yanağına yerleştirdim. "Âlâ!" Sesim küçük odanın içini doldurduğunda sağ elimi bacaklarının altından, sol elimi belinden ayırmayacak şekilde onunla ayağa kalktım. Kolları cansızca iki yana düşerken hayran olduğum kuzguni tutamları da aşağıya doğru sallanmaya başladı.

"Hastaneye götürmeliyiz!" O daha cümleyi kurarken ben çoktan kapıya doğru adımlamıştım. Arkadaşı çelik kapıyı açtığında söylene söylene çıktığım merdivenleri hızla inmeye başladım. Gözlerim onun yüzünde gezinirken sayamadığım kadar adını sayıklıyordum.

ŞEYTAN TÜYÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin