Sinan Akçıl, Güzel Kız
"Ben seni—"
Durduramayacağımı anladığımda yüksek sesle konuştum. "Tolga!" Lakin, başarılı olamadım.
"Ben seni çok seviyorum, Âlâ."
Adem elması güçlükle hareket ettiğinde aramızda anında bir sessizlik oluşuverdi. Bundan faydalanarak ondan bir adım uzaklaştığımda bina kapısının gürültüyle açıldığını işiterek soluma baktım. Gözlerim irileşti. Cesur, gözü dönmüş bir vaziyette doğrudan karşımda duran Tolga'ya bakıyordu.
"Lan sen ne diyorsun!?"
Sesi sokağı inlettiğinde bir hışımla Tolga'nın karşısına geçti ve yumruğunu onun yüzüyle buluşturdu.
"Cesur!"
Tolga, beklemediği yumrukla beraber geriye doğru yalpalansa da düşmedi. Elini sağ yanağına götürüp nefretle Cesur'a baktı.
"Sen," Gözleri irice açıldı. "Sen bana vurdun mu?"
Cesur cevap vermedi. Attığı ikinci yumrukla Tolga'nın acı dolu iniltisini bir kez daha sokakta yankılanmasına sebep olurken harekete geçip arkasından kollarına doğru sarıldım.
"Cesur! Ne olur bir dur ya!"
"Ne durması?" dedi, öfkeyle kollarımın arasından çıkıp. Gözlerinin içi resmen öfkeden dolayı kanlanmıştı. "Bu piç," diye bağırırken aynı zamanda yanağını ovalayan Tolga'yı parmağıyla gösteriyordu. "Beni bilmesine rağmen sana biraz evvel ilan-ı aşk etti! Ne durması?"
"Düzgün konuş lan!"
Cesur, ona karşı gelen Tolga'ya yeniden dönüp elini indirdi ve hiddetle Tolga'ya yumruk atmaya kalkıştı; fakat bu defa Tolga da geri kalmadı ve önce iki adım geriledi. Sonra o sert yumruğunu Cesur'un yanağına geçirdiğinde bana vurmuş gibi hissederek acıyla ellerimi dudaklarıma bastırdım.
"Ne yapıyorsunuz? Delirdiniz mi? Başkomiserim!"
"Irz düşmanı mısın oğlum sen?!" dedi, Cesur onunla boğuşmaya başladığında. Onu geriye çekmeye çalışsam da başarılı olamıyordum. "Sen benim sevgilime sulanacak kadar yavşak mısın?"
"Cesur!"
"Geri çekil Âlâ!" diye gür sesle bağırdığında onları nasıl ayıracağımı bilmiyordum. İkisi de birbirlerine düşmandan daha sert bakıyor, öldürecekmiş gibi davranıyorlardı.
"Senden önce ben vardım lan!" Tolga, Cesur'u yere ittiğinde çığlığımı bastıramadım. Artık kavga etmelerinden daha çok Cesur'un canının yanmasından endişe duydum. "Sen yoktun! Ben vardım! Sen hiç yoktun!"
Tolga'nın perişan sesini hazmedene kadar Cesur onu üzerinden itti ve bu kez o yere doğru yatırdı. Bir eliyle yakasından tutup yumruğunu tam çenesine geçirdi.
"Lütfen durun artık! Bir şey olacak şimdi! Ne olur!?"
Boğazım yırtılırcasına bağırıyordum, ancak ikisi de beni duymuyordu.
"Artık ben varım!" Cesur, dişlerini sıka sıka konuşuyordu. "Artık onunlayım ve gitmeye de niyetim yok! Anladın mı?"
Kulağına doğru gür sesle bağırdığında tekrar yanına doğru adımladım.
"Cesur! Çekil artık!"
"Âlâ sana geri dur dedim!" Omzunun üzerinden bana delirmiş gibi baktı ve yeniden odağını tamamen Tolga'ya verdi. "Korkak olmasaydın ulan. Ha? Korkak olmasaydın da söyleseydin! Sevgilisi olunca sevdiğini söyledin, en aşık sen mi oldun şimdi pezevenk seni!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTAN TÜYÜ
Teen Fiction"Öyle güzelsin ki..." diye fısıldadı dolgun dudaklara doğru. Kadın, adamdan işittiği sözleri yutkunarak dinledi. Çünkü adamın sesindeki o boğuk tını, onu tekrar baştan çıkarmak için en basit sebepti. "Güzelliğini," Eliyle kadının terden yanağına ya...