Bölüm 22 | Yan Yana, Daima

58.1K 3.5K 1.4K
                                    

Sertap Erener, Bir Damla Gözlerinde

'Anne ve babanın ölümünü ona sor.'

Kalbim ağzımda atıyordu. Ellerimin titremesini ise asla durduramıyordum. Defalarca kez adresi okudum, asıl notu tekrar ettim. Ani zihin açıklığıyla kağıt eliminden kayarak masamın üzerine düştü.

"B-Biri b-biliyor." dedim, kekeleyerek. Uzun zaman sonra ailemle ilgili bir mesaj alıyordum ve adresteki kişinin bildiği söyleniyordu.

Ellerimi yüzüme götürerek birkaç kez sıvazladım. Beynim durdu, düşünme yetimi kaybetmiş gibiydim. "Biri biliyor..." Nefes alışverişlerimin ritmi değişti. Uzun bir yolu koşmuş gibi düzensizleşmiş, kalbim küt küt atıyordu. Olduğum yerde dönüp dolaştım. "Allah'ım biri biliyor!"

Dolu gözlerimin hedefi yine masanın üzerindeki kâğıt oldu. Bu kez volta atmak yerine masaya yaklaşıp onu tekrar ellerimin arasına aldım. Sanki ezberlememişim gibi harelerim bir bir gezindi kelimelerde.

Ben hiç bu kadar yaklaştığımı hatırlamıyordum. Bu zarfı kimin gönderdiğini ise hiç bilmiyordum. Bu adresteki kişinin bildiğini söylemişti. O halde bunu gönderen kişi de biliyordu.

Öyle sıkışmış, öyle bunalmıştım ki zihnimdeki düşünceler karman çorman olmuştu. "Kimin gönderdiğini bulmalıyım." diye fısıldadım kendi kendime. Gözlerim birkaç saniye odamın kamerasıyla buluştuktan sonra telefonumu cebime yerleştirip zarfı bırakmadan odamdan çıktım. Koridordan dışarıya çıktığımda diğer memur arkadaşlara yöneldim. "Ayda," Ekrandaki gözleri beni bulunca ayağa kalktı.

"Buyurun Âlâ Komiserim?"

Zarfı göz hizamda tutup, "Şimdi odama girince masamda bunu gördüm." dedim. "Bunu kim koydu, biliyor musun?"

Gözleri zarfta birkaç saniye oyalandıktan sonra, "Hiç bilmiyorum." dedi. Bu defa diğerlerine baktım. Birilerinden yanıt bekledim.

Kaan, yerinden kalkarak, "Komiserim." dediğinde zarfı indirdim. "Masanıza iki gün önce ben bırakmıştım."

"Kim verdi?"

"Postacı." dediğinde hayal kırıklığı yaşadım. "Aşağıdan gönderdiler. Ben de masanıza bıraktım."

Biri odama girip bırakmamıştı. Bu yüzden kimin gönderdiğini öğrenmem kolay olmayacaktı; fakat bu adresteki kişi benim umudumu ayakta tutuyordu. Bir süredir bastırdığım intikam duygusu şimdi daha şiddetli içimde varolduğunda başımı sallayarak, "Tamam." diye mırıldandım. "Tamam, sağ olun."

Zarfı avucumda sıkarak sırtımı onlara döndüm. Ne yapmam gerektiğini aklımda sıraya sokmaya çabalarken karşıdan gelen Ünal amcayı gördüm. Gözleri telefonundaydı. Anlık telefondan başını kaldırıp karşısına baktığında beni gördü ve tekrar telefona bakmadı. Adımları artık tamamen bana doğruydu.

"Günaydın." dedi, gözleri yüzümü dikkatle izlerken.

Hayatımda ona karşı ilk defa soğuk bir sesle, "Günaydın." dedim. Göz bebeklerinden anladım ne kadar çok şaşırdığını. Ancak bunu mimiklerine taşımamıştı.

"Cesur nasıl?"

Yine kısaca bir şeyler söylemek için sadece, "İyi." dedim. Artık tavrımdan hoşlanmadığını mimiklerine yansıtmaya başlamıştı.

ŞEYTAN TÜYÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin