Yağmur

196 6 9
                                    

''Biliyor musun ? '' dedi Aras dudaklarını ısırarak. Başımı ona doğru çevirdim ve ''Neyi ? '' diye  sordum. Şaşkındım. Hatta gördüğüm manzara beni

şaşırtmaktan çok, korkutmuştu. ''Çok uğraşmıştım. Çok istemiştim burayı gördüğünde boynuma sarılmanı, mutlu olmanı... '' diyerek iç çekti ve yüzünü bana çevirdi o da. ''Benim mutlu olmama yetecek tek şey sensin. '' dedim boynumu bükerek. Gözlerini kırpıp gülümsedi Aras. Göğsüne çekti beni ve onu mutsuz eden manzaraya bakmaya devam etti.


Aras'ın günlerce uğraşıp hazırladığı sürprizi bir şekilde protestoya uğramıştı. Ama önemli değildi. Barışmıştık ve yanındaydım...

Göğsünden kafamı kaldırarak ona bakmaya başladım. Yanağına bastırdım avucumu. ''Seni seviyorum. '' dedim. ''Dünyada milyonlarca insan var ama

görebildiğim bir tek sen varsın. Bu gözleri seviyorum ben. Bu gözlere bakınca gülümsemeyi seviyorum. Birini sevebilmek öyle güzel ki. Öyle güzel seviyorum ki seni anlatamam. Çok şanslıyım. Şimdi sana sarılsam bana karşılık verirsin çünkü. Seni bir kere öpsem beni iki kere öpersin. Eline dokunsam avucumu sararsın hemen. Beni üzmek için değil, güldürmek için bir şeyler anlatırsın. Üşüdüm desem kendini çıplak bırakırsın ben ısınayım diye, bir bardak su istesem iki bardak getirirsin. Acıktım desem ertelemezsin. Her gün şükretme sebebimsin.

Sana dokunabiliyorum, mucize gibi. Bana bir şeyler hazırlamana gerek yok. Çünkü ben bana bir şeyler hazırladığın için sevmiyorum. Seni sevdiğimde, öptüğümde, seninle konuştuğumda, sana sarıldığımda sana baktığımda bana daha fazlasını verdiğin için seviyorum. Seni uzaktan da severdim ben, hiç tanışmasaydık da severdim. Sana dokunamazdım belki ama severdim. Çok severdim. Eksik bırakmak istemiyorum seni. Çünkü beni eksik bırakmayacağına eminim... '' diyerek dolan gözlerimi silmeye çalıştım.

Aras gülümseyen dudaklarını aralayarak yakınlaştı. Saçlarımı kulağımın arkasına yerleştirdi ve elini boynumdan belime doğru indirdi. Dudaklarıma minicik bir öpücük kondurdu. ''Sürprizi sen yaptın sanki. O kadar

mutluyum ki şuan... '' dedi ve bir daha öptü...

...

Aras dizlerimde uyuyakalmıştı. Şikayet edemezdim. Mutluydum. Onu izlemek ona dokunmak güzeldi. Karıncalanan bacaklarım umurumda bile değildi. Ama canım sıkılıyordu. Hiçbir şey yapmadan boş boş etrafa bakmak sürekli saçma sapan şeyler düşünmek çok sıkmıştı beni. Başını dizlerimden olabildiğince yavaş bir şekilde koltuğa koydum. Uyanmamalıydı. Ayağa kalktığımda canımın bir parçasına baktım tekrar. Güzel uyuyordu. Baya iyi uyuyordu. Bahçe kapısını azıcık aralayıp dışarı çıktım. Hava muhteşemdi. Sadece biraz esiyordu o kadar. İçimin titremesi de hoşuma gitmişti. Kendime getirmişti beni. Yaşadıklarımızı düşünmeye başladım. Gülen yüzümü solduran ise yaşadıklarımı düşünmeye başlamak olmuştu. O kadar çok şey yaşamıştım ki. ''Yarın yeni bir gün''

sloganı benim için anlamını çoktan yitirmişti. Çok sevmiştim, aldatmıştım, aldatılmıştım, aşık olmuştum, terk etmiştim...

Canımı yakacak yüzlerce şey yapmıştım. Esen rüzgarla gelen ürpertiyle kollarımı kendime sardım. Uzaklara dalmıştım. Düşündüğüm bir şey yoktu. 10 dakika hiç durmadan çığlık atsam, bağırıp çağırsam belki deli gibi ağlasam, bir şeyleri kırıp döksem yeterli olacaktı. Çok şey mi istemiştim ? İnsanın istekleri zaten hep çok değil midir ? İnsan her şeyden kurtuluyor belki ama geçmişi bırakmıyor peşini. Vicdanınız rahat değilse kapanmıyor yaralarınız. Üstünü çizmek yetmiyor silemediyseniz hiçbir anınızı. Her şeyin bir sebebi de sizseniz ders alamıyorsunuz olanlardan. Hiçbir günahınız yoksa asla değişmiyorsunuz zaten...

FISILTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin