Aras elimi sımsıkı tutuyordu. Bense ne olacağından habersiz bir şekilde onunla yürümeye devam ediyordum. ''Nereye gidiyoruz söylesene artık. '' dedim gülümseyerek. Aras, konuşmayarak başını iki yana salladı. Uzunca bir yolu yürüdükten sonra yol ikiye ayrılıyordu. Aras, elimi bırakmadan karşıma geçti ve ''Sen buradan devam edeceksin, yolun sonunda seni bekliyor olacağım sakın korkma. Tamam mı ? '' diyerek avucumu öptü ve göz kırparak önümden çekildi. Soru sormama fırsat vermedi. O diğer yola girmeden benim öbür yolda ilerlememi bekliyordu. ''Ne yapmaya çalıştığını çok merak ediyorum, gerçekten. '' diyerek biraz endişeli bir şekilde yürümeye devam ettim. Arkama baktığımda Aras'ı göremedim. Biraz korkarak yürümeye devam ettiğim yolun iki tarafı bir yerden sonra rengarenk çiçeklerle renkleniyordu. En sevdiğim çiçek papatyaydı ve bu yolda istemediğim kadar papatya vardı. Biraz daha ilerlediğimde önüme çıkan tabelada ''Sola bak. '' yazıyordu. Sola
baktığımda kocaman bir ağacın dallarında sallanan bir şeyler olduğunu gördüm ve hemen ağacın yanına doğru ilerledim. Aras'la olan onlarca, yüzlerce fotoğrafımız asılıydı dallarda. Rengarenk ipler ve kurdelelerle cıvıl cıvıl bir ağaç olmuştu. Ağacın dalına astığı bir de not vardı Aras'ın. ''Artık yürümeye devam etmelisin, seni bekliyoruz :) '' yazıyordu bu kez. Bekliyoruz mu ?
İyice meraklanara yoluma devam ettim. Karşıma çıkan yüzlerce balonun arasından gördüğüm Aras üstünü değiştirmiş ve mükemmel bir takım elbise giymişti. Elindeki kocaman
çiçek buketi ile bana gülümsüyordu. Aras'tan başka kimseyi gözüm görmüyordu o an. Yolu bitirdiğimde ve Aras'a yaklaştığımda etrafıma baktım. Sahile, bembeyaz masa ve sandalyelerle, renkli balonlarla, uçuşan tüllerle hazırlığı ortamda aklıma gelebilecek herkesin orada olduğunu fark ettim. Annem, babam, kardeşim, Aras'ın anne ve babası, okul arkadaşlarım, eski arkadaşlarım, Aras'ın akrabaları ve arkadaşları, kısacası herkes...
Gözlerim dolmaya başlamıştı bile. Aras gözleriyle beni yanına çağırmaya devam ediyordu. Herkes öyle güzel gözüküyordu ki. Her şey öyle muazzamdı ki...
Aras'ın önüne geldiğimde geride kalan tüm kalabalık etrafımızda bir yuvarlak oluşturmuş bize bakıyordu. Aras önce çiçeği uzattı bana. Çok büyüktü çiçek buketi. ''Teşekkür ederim. '' dedim daha fazla heyecanlanarak. Aras gözlerini kırparak gülmeye devam etti. Özlem, arkamdan dürterek ''Çiçekleri alayım ben. '' dedi ellerini uzattı. Aras'a çevirdim bakışlarımı. Başını sallayarak aldığım onayla çiçeklerimi Özlem'e verdim. Daha sonra Aras ellerimi tuttu hemen. ''Neden buradayız biliyor musun ? '' dedi yüksek sesle. Cevap vermemi beklemeden devam etti.
''Bizim için anlamı olan herkes burada bak. Babanı ikna etmem biraz zor oldu, gelmek istemedi hatta. Ama senin için yapamayacağım hiçbir şey yok. Bunu hem sana hem de babana kanıtladım bu sayede. Seni hiç üzmeyeceğimi asla kırmayacağımı da ispatlamak istiyorum herkese. Benim için o kadar önemlisin ki, dudaklarım adını söyleyince bile
titriyor. Gözlerinde kaybolmak cennetin en güzel köşesinde denize bakmak gibi. Sana baktığımda anlamsızca sırıtıyorum ya hep... ''Ne gülüyorsun ya bir şey mi var yüzümde ? '' diye yakınıyorsun sende. Sana her baktığımda geleceğimi görüyorum. Sana benzeyen melek gibi bir kızım olduğunu mesela. Ya da senin istediğin gibi sana çok bağlı bir oğlumuz
olduğunu... Selen ben gerçekten sana aşığım. Seni bugün buraya çağırdım. Birkaç sürprizle yapmak istedim bunu. Ama aslın amacım şuydu. Eğer burayı beğendiysen, ki tam senin hayalindeki gibi yapmaya çalıştım, burada bana ''Evet ! '' demeni istiyorum. Burada karım olmanı istiyorum. Ve eğer sende bunları istiyorsan şimdi bana sarılır mısın güzel sevgilim ? ''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
FISILTI
HumorKulağına eğilip ‘’Yemin ederim ki onunla konuşmadım. Konuşmuyorum da. ‘’ diye fısıldadım. Tatlı bir gülümseme kapladı suratını. Dudaklarını bana doğru çevirip ‘’Yemin ederim ki senden başkasıyla konuşmak istemiyorum. ‘’ dedi. Gülümsemem tüm hücreler...