Beni tekrar hayata döndüren doktorların etrafında bir sürü insan vardı. Sesleri duyabiliyordum. Aradığım tek ses ise Derin’in sesiydi. Bir tek onun sesini seçemiyordum…
Özlem telaşlı bir şekilde ‘’Selen iyi mi doktor bey lütfen cevap verin ! ‘’ diye bağırıyordu mesela. Annemi duyuyordum. Ağlıyordu. Babam doktora bağırıyordu ‘’ Kızım, kızım nasıl doktor ? ‘’ diye. Tam olarak emin olamasam da Eren, Burcu’ya sakin olması gerektiğini söylüyordu. Müge ise ‘’Bu nasıl olur ? ‘’ diyerek isyan ediyordu. Herkes çaresiz gibiydi. Ama en çok ben çaresizdim. Ne gözlerimi açabiliyordum. Ne de Derin’in sesini ayırt edebiliyordum bu kalabalıktan…
Sonra hemşirelerin kanıma bir şeyler ilave ettiğini hissettim. Koluma bağlı serumun içinden geçen sıvı vücudumu uyuşturuyordu ve ben tekrar karanlığa hapis oluyordum…
Bu sırada odama giren insanlar oldu. Konuşmadılar ve ben kim olduklarını anlayamadım. Biri elimi tuttu. Gözyaşlarını hissettim ellerimde. Avucumu yanağına götürdü. İç çekti ve avucumu öperek tekrar yanıma bıraktı. Odadan çıktı sonra da…
Çok sıkılıyordum. Uyanmak istiyordum ama uyanacak gücüm yoktu. Konuşmak istiyordum, bağırmak istiyordum ama yapamıyordum…
Doktorun odama girdiğini anladım bir süre sonra. ‘’Uyanmasını bekliyoruz. ‘’ dedi yanındakilere. ‘’Demin gözlerini yarım yamalakta olsa açması çok büyük bir mucize. Yalnız kalbi durdu biliyorsunuz. Beynine oksijen gitmemiş olabilir. Bunu uyandığında anlayacağız. Tek temennimiz bir an önce uyanması… ‘’
Ne demek lan ‘’Beynine oksijen gitmemiş olabilir ? ‘’ ‘’Aloooo ! Ben iyiyiiiiiiim ! Ben burdayımmmm ! Ya beni uyandırın artık heeeey ! ‘’ bağırmalarım işe yaramıyordu. Beni duyan kimse yoktu…
Vücudumda fark ettiğim o değişikliğe anlam veremedim başta. Ne kadar süredir uyuyordum ben ? Gözlerimin ışığa kavuştuğunu görünce çok yorgun olduğumu anladım. Gözlerim ağırlığından açılmak bilmiyordu bir türlü. Yatağımın etrafında bir sürü surat vardı bana bakan. Hatta bazıları bağırıyordu ‘’Uyanıyor, koşun ! ‘’ diye..
Gözlerimi açtığımda gördüğüm yüzlerin bazıları ağlıyordu bazıları ise gülümsüyordu. Seslerini tanıdığım kişileri yüzleriyle eşleştiremiyordum. Bu kendi içimdeki muhakememdi sanırım. Sadece boş bir şekilde bakıyordum. Sadece annemi, babamı ve kardeşimi koyabiliyordum seslerinin yanına. Bir de Derin’i arıyordu gözlerim. Uyandığımda yanımda olmayacak mıydı ?
Yutkunduğumda gözlerimi kapattım, zorlanıyordum. Nefes almak güçleşiyordu. Ama artık kendime gelmiştim ve hayattaydım. Ağzımdaki maskeyi çıkartan doktor gözlerime ışık tutarak gözlerimi birkaç saniyeliğine kör etmişti !
‘’Selenciğim ? Duyuyor musun beni ? ‘’ doktorun beni konuşturma çabaları başlamıştı. Doktoru duyuyordum ama doktora bakmıyordum. Kafamı öbür tarafıma çevirdiğimde görmek istediğim yüzü görmüştüm ! Derin yan tarafımda bana bakıyordu. Ona baktığımda gülümsemeye başladı. Elimi tutuyordu sımsıkı. ‘’Hoş geldin ‘’ dedi masumca. ‘’ Çok beklettin bizi. ‘’ diye ekledi. Sahi çok mu bekletmiştim ?
‘’Kızım. ‘’ diyen babama çevirdim yüzümü. Annemin yanından bana bakıyordu. İkisi de perişan haldeydiler.
‘’Kızım bir an bütün kira bana kalacak sandım ya. Nerelerdesin sen ? ‘’ diyerek halimi espriye vuran Özlem’e diktim gözümü. Çok istesem de gülümsemeyi zar zor başarabilmiştim. Özlem’in yanında da biri vardı. Bu… Bu… Fotoğraflarından tanıdığım Mıstık olmalıydı.. Özlem’in omzuna elini atmış Özlem’e destek veriyordu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FISILTI
HumorKulağına eğilip ‘’Yemin ederim ki onunla konuşmadım. Konuşmuyorum da. ‘’ diye fısıldadım. Tatlı bir gülümseme kapladı suratını. Dudaklarını bana doğru çevirip ‘’Yemin ederim ki senden başkasıyla konuşmak istemiyorum. ‘’ dedi. Gülümsemem tüm hücreler...