İnsanlar hayatlarında yaşamak istedikleri şeyleri değil de tahmin etmedikleri şeyleri yaşamaya başladıktan sonra inancını kaybediyor en çok. İnanmak istediğimiz şeyler her zaman iyi olan güzel olan şeyler olsa bile yaşamaya mahkum olduğumuz gerçekler var. Değiştirilmez gerçekler.İtiraz edemediğimiz gerçekler. Dün her şey mükemmelken bugün her şeyin bomboş olması çok farklı bir ironi. Belki çok geç. Belki imkansız düzeltmek. Belki imkansız düzelmek. Belki yalnızlıktır en güzeli. Ve Belki demek en kötüsüdür belki..
Gözünüzü açıyorsunuz bugün değil dediğiniz her şey tam da bugün oluyor. Tam o saatte, tam o anda. Gökyüzünün bütün aydınlık köşeleri sizi alıyor, alıyor, yok ediyor. Bi damla aydınlık istiyorsunuz. Kabul edilmiyor. 10 yıl sonrasına gitmek istiyorsunuz. Kabul edilmiyor. Uyumak istiyorsunuz. Kabul edilmiyor. Bugünü yaşamalı ve her anını her saniyesini görmeniz isteniyor. Acısını yaşamalı, bitmek bilmeyen çilenize bir yenisini eklemeniz bekleniyor. Siz her zaman güçlü değilsiniz. Güçlü olsanız kocaman olaylar değilde ufacık bir olayda yenilmezdiniz diğer tüm kocaman olaylara. Yıpratmazdı sizi bu denli. Hem ölümün olduğu yerde hangi derdiniz ufacıktı ki sahi?
Gün geliyor yıllarınızı verdiğiniz insanlar yok oluyor hayatınızdan. Tekini bulamadığınız çorap gibi yalnız kalıyorsunuz. Zamanında yapamadığınız ne varsa bin pişman oluyorsunuz. Keşke biraz daha..
Hepimiz çok hızlı yaşayıp ölüyoruz. Yaşadığımız bu hayat yağmur yağarken güneş açması kadar anlamsız. Bir derse 45 dakika katlanamamız ama 8 saat aralıksız uyuyabilmemiz kadar anlamsız..
Yanında olmalıydım diye kendinizi paralamanız anlamsız. Biraz daha konuşmalıydım onunla, biraz daha vakit geçirmeliydim demeniz anlamsız. Sarılmamanız anlamsız. Çekinmeniz anlamsız. Yaşamamız anlamsız. Yaşam ambulansın sesi kadar anlamsız...
----------
Arya'nın anlattığı olaya o kadar çok gülmüştüm ki Derin'in koluma koluyla vurmasıyla ağzımı kapatabilmiştim. Kafamı ne var anlamında sallarken Derin arkasına yaslanıp;
''Peki güzelim tamam söylemem o olayı sözüm söz ya.'' dedi ve göz kırparak sanki bir suçumu saklıyormuş gibi gülümsemeye başladı.
E herkes olayı merak edip ne olduğunu sorunca Derin iyice gıcıklaşıp elini, ağzına bana cephe alarak kapatıp anlayamadığım bir şeyler söyledi. Onlarda gülmeye başlamışlardı. Ben bu tür numaraları hayatta yemediğim için bende gülmeye başladım. Belki onlardan daha bile fazla.
''Evet yine rezilliğimi anlattı dimi.Ama baya iyi rezil olmuştum.'' diyerek olaya hakim olduğumu özgüvenimle açıkladım.
Herkesin suratında tebessümle başlayıp yükselen o kahkaları tekrar duydum. Biraz daha muhabbet ettikten sonra hesabı isteyip kalktık. Arya ve kuzeni Arya'nın arabasıyla gideceklerdi. Derin ve ben ayrı ayrı arabalarımızla geldiğimiz için bu İstanbul trafiğini de ayrı ayrı çekmek zorundaydık. Ama ne zaman böyle bir durum olsa Derin ya arkamdan ya yanımdan gelirdi. Asla önümden gitmezdi olay anına müdahale edebilmek için.
Benim eve sağ salim girdiğime emin olduktan sonra o da evine doğru yol almıştı. Akşama hazırlanmam gerekiyordu. Nereye gideceğimizi bilmediğimden ne giyeceğim konusunda da kararsızdım. Telefonumun melodisiyle irkildim dolabımın önünde fazla vakit geçirmiş olmalıydım. Arayan Özlem'di.
''Efendiiiim?'' dedim samimi bir şekilde.
''Nasılsııın?'' dedi o da aynı samimilikte.
''İyiyim nasıl olayım sen nasılsıııın?''
''İyiyim işin yoksa görüşelim mi diyecektim?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FISILTI
HumorKulağına eğilip ‘’Yemin ederim ki onunla konuşmadım. Konuşmuyorum da. ‘’ diye fısıldadım. Tatlı bir gülümseme kapladı suratını. Dudaklarını bana doğru çevirip ‘’Yemin ederim ki senden başkasıyla konuşmak istemiyorum. ‘’ dedi. Gülümsemem tüm hücreler...