Burcu'nun kurduğu cümle başımdan alevler çıkartmaya yetmişti. Ne demek ''Ayrı eve çıkacağız beraber yaşayacağız ? ''
''Burcu içeri gelsene. '' dedim cevap hakkı tanımayıp ayağa kalkarak.
Peşimden geldiğinde en yakın oda olan Sıla'nın odasına girdim ve arkamızdan kapıyı kapattım. '' Sen ne yapıyorsun ya ? '' diyerek kaşlarımı çattım. Yaşadığı depresyonun boyutunu biliyorduk fakat bu kadarı fazlaydı. Bu ''özgür kız'' tripleri şiddetini arttırdıkça ne yapacağını şaşırmıştı Burcu. Kimse karışamıyordu ona. Annesi, babası sadece bizlerden haberini alabiliyorlardı. Bu duruma bir son vermeliydi artık. Abartmıştı çünkü..
''Yapmak istediğimi yapıyorum Selen daha mutlu olacağım bence. '' diyerek asi kız rolüne bürünmüştü hanımefendimiz.
''Senin daha mutlu olmana sözüm yok zaten ne yapacağını şaşırdın artık Burcu. Acıdan mı yoksa gerçek mi bu kişiliğin anlayamıyoruz. Sen artık doğru dürüst düşünmüyorsun bile. İçerdekinin aklı bir karış havada zaten. Ne demek beraber yaşayacağız bundan sonra ya ne demek? Senin anan baban yok mu? Sana defalarca dedim ''gel bu eve taşın. '' diye. Anlamıyorum seni gerçekten anlamıyorum.'' dedim ve aynı şekilde cevap vermesini beklemeyerek odadan çıktım. Kapıyı sertçe yüzüne kapattım. Bu hareketi hep yapmak istemişimdir zaten. İyi oldu..
Salondan çantamı alıp ''Ben çıkıyorum ! '' diye bağırdım ve arkama bakmadan devam ettim. Unuttuğum biri vardı tabi. Derin !
''Sen nereye gidiyorsun ya ? '' dedi kolumu tutarak.
''Çıkalım biraz çok daraldım. '' dedim tuttuğu kolumdan elini çekerek. Çok gergindim ve bu gerginliğimin tek sebebi Burcuydu. Sinirlendiğimde gözüm hiçbir şeyi ve hiç kimseyi görmediğinden acısını en yakınımda olan Derin çekecekti. Apartmandan çıktığımızda konuşmuyorduk. Derin'in elini tutmayı bırakın koluna bile girmemiştim. Garibim o da kolunu omzuma atıp sarılamıyordu bile. Sadece yandan yandan bakıyordu masumca.
Sahile geldiğimizde denizin dalgalarını rahatça görebileceğim bir kaya parçası bulup üzerine oturdum. Derin'de rahatça göremeyeceği bir kayanın üstündeydi. Çünkü iki tarafımdaki kayalarında sert kenarları vardı. Umrumda mıydı peki ? Hayır !
Bu huyumdan nefret ediyorum. Biliyorum ki sinirim geçince çok pişman olacağım. En azından Derin'e davranışlarımdan ötürü. Çünkü bu kızgınlıkta hiçbir payı yok. Özür dilerim Derin !
''Bu kız ne yapmaya çalışıyor ya ? Beni deli etti. Babası her gün arayıp ''Kızım nasıl ?'' diye soruyor. Ama hanımfendimiz ''Ayrı eve çıkıyorum ben'' diyor. Yeter artık. Ben gidiyorum ya ! '' diyip daha 5 dakika önce oturduğum kayadan kalkıp yürümeye başladım. Derin' de sorgusuzca ayağa kalkmaya çalışıp ''Dursana bi ! '' diye seslendikten sonra ''Hay ! '' diye bir tepki yolladı. Ne olduğuna bakmak için geri döndüğümde avucunun içinin kanadığını gördüm. Telaşla yanına gidip Derin'in avucuna baktım. Oturduğu kayanın sivri tarafı eline batmıştı. Acıdan elini çekerken de daha çok çizmişti elini..
''Özür dilerim ya benim yüzümden oldu. Çok özür dilerim. '' dedim ağlamaklı ses tonumla. Bir yandan da çantamdan çıkardığım peçeteyle elindeki kanı temizlemeye çalışıyordum.
''Biraz sakin olur musun artık ? '' dedi Derin beklemediğim bir sertlikle.
''Özür dilerim. '' dedim tekrar başımı kaldırmadan. Titizlikle elini temizliyordum. Canını yakmadan kanı temizleyip, durdurmam gerektiğini düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FISILTI
ЮморKulağına eğilip ‘’Yemin ederim ki onunla konuşmadım. Konuşmuyorum da. ‘’ diye fısıldadım. Tatlı bir gülümseme kapladı suratını. Dudaklarını bana doğru çevirip ‘’Yemin ederim ki senden başkasıyla konuşmak istemiyorum. ‘’ dedi. Gülümsemem tüm hücreler...