Kapıdan giren kız ve söyledikleri kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. Cemre kolumu bırakmıyordu hala. Ben bir kaç saniye daha bu şekilde kıza bakarken Cemre onu dinlemem için adımı tekrar ediyordu. Kıza gitmesi için bağırmaya başlamıştı Cemre. Kolumu kurtarmaya çalışırken kız ne olduğunu anlamadan kapıyı kapatıp çıktı. Cemre'ye beni bırakması için sesimi yükseltirken önüme geçti ve kapıyı kilitleyerek anahtarı cebine koydu. Sonra da kolumu bıraktı zaten. Evden çıkamayacağımı anlayarak telefonumu bulmaya çalıştım. Buldum da. Özlem'in numarasını çevirmeye çalışırken Cemre elimden telefonu bir hışımla çekerek arka cebine koydu. "Dinleyeceksin beni. Başka çaren var mı sence şuan? " Dedi. Kaşlarım iyice çatılmıştı. "Ne var ya? Ne istiyorsun? " Diyerek tepkimi belli etmeye çalışıyordum.
"Dün.. Onunla... " Gözlerini kapatmıştı.
"Sanane Cemre. Sanane. Evet ben onunla birlikte oldum. Bu mu merak ettiğin. Çokta güzeldi biliyor musun? Peki neden güzeldi onu biliyor musun? Çünkü o benim sevgilim. O benim evleneceğim insan. Anladın mı? " Söyleyeceklerim biraz uzun çıkmıştı ağzımdan. Amacım sadece onu kızdırıp tamamen hayatımdan çıkmasını sağlamaktı.
Cemre söylediklerime inanamayan gözlerle bana bakmaya devam ediyordu. Ağzından tek bir kelime çıkartamıyordu. Söylediklerimden pişman olmaya başlamıştım bile.
Cemre ayağa kalkıp cebinden anahtarı çıkarttı ve bana uzatıp yukarı çıktı. Tek bir kelime etmemişti. Elimde tuttuğum evin anahtarları ondan kurtulmamın anahtarıydı sanki. Peki neden çıkamıyordum bu evden? Neden hayatından çıkmak bana ölümüm gibi geliyordu?
Derin bir nefes alıp merdivenleri tırmanmaya başladım. Cemre'nin odasına geldiğimde eşyalarını toplamak için bavulunu yatağının üzerine koymuş, kıyafetlerini yatağının üzerine fırlatıyordu.
"Cemre..." Diyebildim güçlükle.
Bana bakmamaya kararlıydı. Odasına girdiğimde kapıyı kapatıp arkasına yaslanıp onu izlemeye devam ettim. Sadece gözlerimle onu takip ediyordum. O ise ben yokmuşum gibi ve bir o kadar sinirli bir biçimde eşyalarını fırlatmaya devam ediyordu.
"Yalan söyledim." Dedim dayanamayıp yanına yaklaşarak. Önce durup bana baktıysa da söylediğime inanmamış olacak ki fırlatmasını daha da sertleştirmişti.
"Cemre bana inanmıyorsun. Ama ben ne yaşıyorum biliyor musun ? " Gözlerini bir an gözlerime dikip susmaya devam etti.
"Peki.." dedim pes ederek. " Vedalaşmak istemiştin. Hoşçakal." diyerek arkamı dönüp kapattığım kapıyı tekrar açtım.
Merdivenlerden aşağıya inerken "Selen." dediğini duydum Cemre'nin. Arkamı dönüp Cemre'nin gözlerine gözlerimi dikip söyleyeceklerini merakla bekledim. "Gelir misin?" dedi sakin bir ses tonuyla.
Dediğine uyarak geri çıktım merdivenleri. Cemre'nin odasına geri girdiğimizde hala olanlara anlam veremiyordum.
"Ne yaşıyorsun?" dedi beni köşeye sıkıştırarak. Saçlarımı kulağımın arkasına kondurduğunda yüzünde oluşturduğu yamuk tebessümünde kaybolacağımı sanmıştım. Kendime gelerek dudaklarına diktiğim gözlerimi gözlerine kaldırdım ve " Seni. " Dedim. " Sensizken, seni yaşıyorum. " Diye ekledim. Ellerini yanağıma koyarak okşamaya başladı.
" Sensizken, seni." Diye tekrar etti söylediğimi ellerime indirdiği ellerini kaldırarak boynuna bıraktı ellerimi. Heyecandan kalbim atmayı sonladıracaktı. Kollarını belime doladığında beni kendine iyice yaklaştırdı. Yeterince uzun boyu sayesinde ona bakmaktan boynum ağrımıştı şimdiden.
"O. " Dedi öfkeli bir şekilde. " Sana dokundu mu? Yani beni sinirlendirecek ne geçti aranızda?" dedi tekrar ciddileşerek. Korkmuştum. Sinirlenmişti. Anlatırsam daha fazla sinirlenecekti.
" Hiçbir şey. Sadece iki sevgilinin yaşayabileceği ama sınırlarını bildiği bazı şeyler işte." Dedim bir çırpıda. "Sevgili olmadığınız o kadar belliydi ki beni kandırmaya çalışman çok saçmaydı. Galiba ilk andan beri bana aşıksın. Benim gibi ha?" Dedi arsızca. " Saçmalama !" diyerek bağırmaya başladım. "Bana bunu nasıl söylersin? Derin benim için çok önemli bir insan. Ben onu aldatamam. Ondan ayrılamamda. Hem sende gideceksin ya zaten. Şimdi vedalaşmak için buradayım ben. Daha ötesi -" daha ötesinin olduğunu beni öperek kanıtlamıştı Cemre. Daha ötesinin çok fazla olduğunu karşılık verdiğimde anlamıştım. Bu öpücük sonunun gelmesini istemediğim bir öpücüktü. Beni öptüğünde aslında gerçekten Cemre'ye ait olmak istediğimi fark etmiştim. Cemre'nin cebinde çalan benim cep telefonumun sesiyle dudaklarından ayrıldım ve telefonumu cebinden çıkarıp bana veren Cemre'nin yüzüne bakıp telefonun ekranında ki Derin'in adını görmemle telefonu direk kapattım.
Cemre kimin aradığının farkındaydı. "Gitmek zorunda mısın?" Diye sordum. Yüzümü capsteki kız gibi yapıp Cemre'nin suratına bakmaya başladım. Tekrar çalan telefonumu tekrar aynı özensizlikle kapatıp cebime koydum.
"Gideceğim. " Dedi Cemre. Ne sanmıştım ki zaten? Bir öpücükle gitmekten vazgeçeceğini mi? Çok aptalım. Beni bırakıp gidecek ve ben hiçbir şey olmamış gibi Derin'le hayatıma devam mı edeceğim? Hayır tabii ki. Bir an önce Derin'den ayrılacağım. Sonrası pekte umurumda değil zaten. Derin'i daha fazla kandıramam.
"Selen?" diyerek düşüncelerimi böldü Cemre. "Efendim ? " Dedim gitmeyeceğini söylemesini umut ederek.
" Seninle gideceğim. " Dedi beklemediğim bir şekilde.
" Nasıl yani?" diye sordum bir çırpıda.
" Birkaç gün için İzmir'e gideceğim. Sonra Almanya. İzmir'de yanımda olmanı istiyorum. Biletin hazır. Sadece eşyalarını topla ve yarın sabah hazır ol. Gelmek isteyip istemediğini şimdi duymak istemiyorum. Son dakikaya kadar bekleyeceğim seni. Gelmek istersen sabah 9 da kapının önünde ol. İstemezsen zaten bu son görüşmemiz olacak. Şimdi istersen gidebilirsin. Gitmezsen sana sarılmaktan vazgeçebileceğimi sanmıyorum çünkü. " Dedi ve yanağımdan bir makas alarak cevabımı beklemeye başladı.
Gülümseyerek kafamda yüz binlerce soruyla evden çıktım. Yüzümde hala gülümseme aklımda ise hala Cemre'nin teklifiyle bahçe kapımızı açıp içeri girdim. Anahtarımla dış kapımızı da açıp hemen odama geçip yatağımın üzerine uzandım. Gitmeli miydim? Derin'e ne söyleyecektim? Nasıl ayrılacaktım ondan? Kafamda deli sorular eşliğinde yerimden kalkıp dolabımın karşısında dikildim. Hazırlanıp Derinlere gitmem ve bu işi bitirmem gerekiyordu. Hemen dizlerimin biraz üstünde elbise bulup üzerime geçirdim ve saçlarımı açık bıraktım. Çantamı da alıp evden çıkarak Derin'e onlara geldiğimi anlatan kısa bir mesaj attım. Arabamı çalıştırıp Derin'lerin evinin önüne geldim. Derin kapıda beni bekliyordu. Ben nasıl yapacaktım bunu ona? O bu kadar mutluyken nasıl olacaktı? Arabayı park edip yanına doğru yürüdüm ve bana sarılmasına izin verdim. Karşılıkta verdim üstelik. İçeri geçtiğimizde Sema teyze acele bir şekilde evden ayrılıyordu. Beni öptükten sonra özür dileyerek evden çıktı ve Derin'le beni evde yalnız bıraktı. Derin'in odasına geçtiğimizde Derin hemen ellerimi tutup avuçlarımı öpmeye başladı. Elimi başımı kaşımak için ondan çektiğimde hiçbir şey demedi. Yatağının kenarına oturuyordum. Her an düşecek gibiydim...
"Gelsene hayatım. " Dedi bu şekilde durmama razı olmayan bir sesle. Yanına uzanarak sesimi çıkartmamaya devam ettim. Derin'le olduğum zamanlar Cemre bana vicdan azabı gibi geliyordu. Başımı yana çevirdiğimde Derin'le olan fotoğrafımızı gördüm. İçim tekrar acırken Derin'in bana daha fazla yanaştığını hatta bir dudak mesafesinde olduğumuzu gördüm.
" Çok özlemiştim." dedi ve öpmeye başladı beni. Kendimden nefret etmemin tek nedeni Cemre'nin beni öpmesine izin vermiş olmamdı. Derinle öpüşmemiz ilerledikçe yavaş yavaş üzerimizdekilerden kurtuluyorduk. En son iç çamaşırlarımızla kaldığımızda aynı zamanda nefes nefese kaldığımızıda fark ettim. Derin benim iç çamaşırlarımıda çıkarttıktan sonra boxerınıda indirip kendini bana bastırdı. Elleri her yerdeydi. Artık dayanamıyordum. Üzerimdeki Derin ve ona dair hissettiğim her şeyiyle kendimden geçmeye çok fazla hazırdım. Derin de öyleydi. Öyleymiş.
"Ayrılmak istiyorum." Dedim nefes nefese kalmış bir şekilde. Ayrılmak için daha doğru bir an seçemezdim herhalde. Kendimden nefret ediyordum. Ben insan filan değildim. Kesinlikle olamazdım. Sımsıkı kapadığım gözlerimi açamadığım için Derin'in ne yaptığını zerre kadar tahmin edemiyordum... Zaten 40 yılda düşünsem Derin'in tepkisinin şiddetini asla tahmin edemezdim...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
FISILTI
HumorKulağına eğilip ‘’Yemin ederim ki onunla konuşmadım. Konuşmuyorum da. ‘’ diye fısıldadım. Tatlı bir gülümseme kapladı suratını. Dudaklarını bana doğru çevirip ‘’Yemin ederim ki senden başkasıyla konuşmak istemiyorum. ‘’ dedi. Gülümsemem tüm hücreler...