Bu sabah her şey çok farklı. Bu sabah hepimiz biraz daha büyüdük. Biraz daha olgunlaştık. Biraz daha farklı düşünmeye başladık. Bu sabah biz heyecanlı uyandık. Arkadaşımız soyadını değiştirip farklı bir yolculuğa çıkacaktı artık. Müge’yle tanışma anımızı hatırlıyorum da… Kim derdi ki bu günlere geleceğiz ? Bu telaşın ortakları biz olacağız…
Uyandığım saate bakar mısınız ? Saat 08:48 ! Şu zamana kadar kendim uyanmadığım her sabah bana işkence gibi gelmiştir. Kendi kendime uyanmak istiyorum ben. Böyle gerine gerine yatak keyfi yapmak istiyorum mesela. Olmuyor ama. Kafamda dikilen bir Özlem’le de bu çok mümkün olmayacak hiçbir zaman zaten. ‘’Şşşş ! ‘’ diye uyandırır Özlem. ‘’Uyan ya sıkıldım ! ‘’ diye devam eder. Uyanıp hareket yaparım elimle. (Ayıp olanlardan ! ) O da ‘’Öyle mi ? ‘’ der ve aynı ayıp hareketi bana yapar. Ben arkamı dönüp uyurum o arkasını dönüp uyuyamaz. Çünkü o uyanmıştır çoktan…
‘’Kalk ya hadi ! Bugün kızımızı verirken bu şiş gözlerinle görmek istemiyoruz seni. ‘’
Lafa bak !
‘’Okeeey ben gelmiyorum o zaman. Size iyi eğlenceler ! ‘’ dedim ve yorganı kafama kadar çekip uyumaya devam ettim. Bu şekilde ne kadar zaman geçti bilemiyorum fakat ben dalmışım. Muhtemelen Özlem ‘’ Derin geldi ve senin ağzından salyalar akıyor ! ‘’ demeseydi daha da uyurdum.
Gözlerimi ışık hızında açıp, ellerimi ağzıma götürdüm. Ama etrafımda ne Derin ne de elimi ıslatan bir salya vardı !
Ayaklarımdan kayan yorganın da plana dahil olduğunu görünce ‘’Ayrılıklar da sevdaya dahil mi ? ‘’ dedim ve paşa paşa yatağımdan ayrıldım. Sonraki klasik merasimler işte efendim tuvalete gir çişini mişini yap, yüzünü yıka filan. Çıktığımda mükemmel bir şekilde hazırlanmış kahvaltım, ve bana gülümseyen Özlem’i gördüm demek isterdim fakat bunun yerine kendine tost yapıp sucuğu bitiren ayaklarını uzatıp tv izleyen bir Özlem’le karşılaştım ne yazık ki..
‘’Vay be ‘’ anlamında dudaklarımı kıvırıp mutfağa geçtim. Yiyecek bir şeyler bulup salona geçtim. Özlem getirdiğim tabağıma gözlerini dikince onunla paylaşmak zorunda kaldım tabii ki. Çünkü ben paylaşmazsam en iyi arkadaş olamam. Ama o paylaşmazsa hiçbir şey olmaz. Yes ! En iyi arkadaşlar !
Şaka bir yana her zaman paylaşımcı insanlarız Özlem’le. Birbirimize karşı özellikle. Bildiğimiz bir şey varsa paylaşırız, yediğimiz bir şey varsa paylaşırız. Çünkü en iyi arkadaşlıklar bunu yapmayı gerektirir.
Karnımızı doyurduktan sonra sırayla duşa girdik ve bu şekilde kendimize gelip hazırlanmaya başladık. Hazırlanmak dediğim de kıyafetlerimizi alıp Mügelere gitmek. Müge’yi aramak için telefonumu elime aldım ve Müge’ nin açmasını bekledim.
‘’Kanki naber ? ‘’
‘’Gece hiç uyuyamadım. Gözlerim şiş. Kurabiye yaptık ablamla. Sanki güzel olmadı gibi. Of bilmiyorum. Galiba beni istemekten vazgeçecekler. ‘’
‘’Oha hahahaha ! Kızım sakin ol bu ne telaş ! Biz geliyoruz şimdi evden çıkacağız da haber verelim dedik. Bekle sen geliyoruz. ‘’
Müge’nin bana aktardıklarını aynı şekilde Özlem’e aktarırken kapımızı kapatıp aşağıya indik. Arabamın anahtarlarını yine her zaman ki gibi bulamayan ben bu sefer de kendimi yanıltmadım. Çantamın içinde benimle küçük bir saklambaç oynayan anahtarımı buldum ve kilidi açarak arabaya bindim. Özlem’de yanımda yerini aldığı anda eli radyoya gitti ve hemen hareketli bir şarkı bulup sesi fulledi. Söylene söylene gittiğimiz yolda bizi durduran şey Mıstık’ın araması olmuştu. Özlem sesi ani fren yaparmış gibi sıfırladı. Hemen koltukta yayıldı ve sevgilisiyle konuşmaya başladı. Bu arada benim sevgilim ne alemdeydi acaba ?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
FISILTI
HumorKulağına eğilip ‘’Yemin ederim ki onunla konuşmadım. Konuşmuyorum da. ‘’ diye fısıldadım. Tatlı bir gülümseme kapladı suratını. Dudaklarını bana doğru çevirip ‘’Yemin ederim ki senden başkasıyla konuşmak istemiyorum. ‘’ dedi. Gülümsemem tüm hücreler...