No apogolies, he'll never see you cry. Pretend he doesn't know that he's the reason why.
•
Kapı zilini üst üste çalarken teyzem ve eniştem evde olmadığı için rahattım. Aras da bana inat kapıyı açmıyordu. Tam bir gerzekti!
Sabah teyzem ve eniştemle dışarı çıkmıştım. Onlar işe gitmek için çıkmışlardı, ben ise Sakarya'yı gezmek için. Daha sonra teyzem beni arayıp Aras'ın yediği o haltı söylemişti.
Çok sinirliydim.
"Aras!" diye bağırdım. "Açsana şu kapıyı gerizekalı!"
Gülme sesi duydum içeriden. Zile üst üste basmaya devam ediyordum. "Açsana ya!"
Kapıyı açtığında ona sinirli gözlerle baktım ve elimi kaldırıp tokat attığımda gülüşü yüzünde dondu. Gözlerimi kocaman açmış ona bakarken o kafasını ağır hareketlerle bana çevirip bileğimden tuttu ve beni içeriye çekti.
"Aras," dedim dudak büzerek. "Ya özür dilerim çok mu acıdı?"
"Acıdı," dedi nefesi yüzüme çarparken. "Ne yapacaksın?"
Sırıttım. "Öpeyim mi?"
Tek kaşı sorgularcasına kalktı. Bir adım daha yaklaştı bana ve "Öp." dedi.
Gülümseyip elimi kaldırdım ve aynı yere tekrar tokat atıp kolunun altından çıktım. Ardından kaldığım odaya doğru koşmaya başladım. "Çok güzel öptüm! Düştün dimi?"
Arkamdan "Seni çok pis düşüreceğim şimdi!" dediğini duydum ama duymamazlıktan geldim.
Kaldığım odanın önüne geldiğimde kapıyı açıp hızla içeri girdim ama kapıyı tam kapatacakken Aras ayağını o boşluğa koydu ve "Eliz!" dedi bağırarak. "O tokasın hesabını çok pis vereceksin!"
"Anca rüyanda görürsün sen." diye cevap verdim ona.
"Görürüz rüya mı gerçek mi şimdi."
Ayağını biraz daha içer sokarken korkudan çığlık attım ve kapıyı kapatmaya çalıştım. Biraz fazla ittirmiş olmalıyım ki arada Aras'ın ayağı da olduğu için acıdan inlemişti. Sinirle dişleri arasından tısladı. "Eliz!"
"Ne var?" dedim gülerek. "Gücün yetmiyor mu?"
Yangına ateşle gidiyorsun Eliz... Daha dün sana göre 5 kiloluk ağır koliyi taşımamış mıydı?
Aman. O farklıydı bu farklı.
"Sen kapının arkasından çekil bak ben nasıl açıyorum kapıyı."
"Kapının arkasından çekilirsem kapı zaten açılır gerizekalı."
Beyin seviyesinin bazen yetersiz kaldığını düşünüyordum...
"Lan!" dedi bağırarak. "Çekil kapının arkasından beyinsiz!"
"Sen kendine bak!" diye bağırdım onun gibi. "Beyinsiz yer cücesi!"
Hayır yani gören de çocuğu 1.50 sanırdı... Benden santimetrelerce uzun olmasına rağmen.
Kahkaha attı ama bu komik değil de sinirli bir kahkahaydı. "Ben mi yer cücesiyim? Pardon. Senin boyun fazla yerde olduğu için göremiyor olmalısın. Bacaklarımı kafam sandın herhalde ki bacaklarım bile senden uzun."
Homurdandım. "Abartma."
Kapıyı aniden ittirince gözlerim kocaman açıldı ve geriye sendeledim. Aras beni gördüğünde kocaman sırıtıyordu çünkü yerdeydim.
Popo üstü yere düşmüştüm...
"Hayvan!" diye cırlayarak ayağa kalktım. "Göstereceğim ben sana!"
Dişlerini göstererek sırıttı ve bana adımladı. "Sen az önce yanağımı çok güzel öpmüştün değil mi? Bende seni öpeyim mi şimdi?"
Gözlerim kocaman açıldı. "Kadına şiddete hayır!"
O da yapmacıktan şaşırmış gibi yaptı. "Öpeceğim dedim, döveceğim demedim ki..."
Cırladım. "Tacize de hayır!"
Cıkladı ve bir adım daha attı bana. "Çok güzel öpeceğim şimdi gör bak."
"Aras," dedim korkmuş gibi yaparak. "Korkutuyorsun beni."
Dediğime daha çok sırıttığında ben yatağın üzerine çıkıp üstüne zıplamıştım. Ani hareketimle sendelemişti ama düşmemişti.
Ayaklarımı Aras'ın beline doladığımda saçlarını çekiştirmeye başlamıştım. "Ben sana demedim mi o çakma civciv saçlarını yolacağım diye?!"
Elleri belimi bulmuştu ve beni kendisinden uzaklaştırmaya çalışıyordu. Saçlarına daha sert asıldığımda acıyla inledi.
"Çeksene ellerini!" diye bağırdı. "Acıtıyorsun!"
"Geber!" diye bağırdım ona karşılık. Elleri bacaklarımı bulmuştu şimdi ve beline doladığım bacaklarımı belinden çekmeye çalışıyordu. "Bıraksana bacaklarımı!"
"Çek o zaman sende bacaklarını!" diye bağırdı bana karşılık. Yerinde hafifçe sendelediğinde ellerim saçlarını bırakıp boynunu bulmuştu. "Aras!" diye bağırdım.
"Ne var?!"
"Arkanda," dedim gözlerimi kocaman açıp. "Düşeceğiz amına koyayım— Ah!"
Ayağı yerdeki çantama kayıp yere düştüğünde sırtı sert bir şekilde zemini bulmuştu. İkimizde acıyla inlediğimizde olduğumuz pozisyonun farkında bile değildik.
Gözlerimi aralayıp ona çemkireceğim sırada bana zaten bakan sarı gözleriyle karşılaşmıştık. Ağzım aralık kalmıştı ve tüm sinirim uçup gitmişti. Yerini utanç duygusuna bırakmıştı.
Çünkü vücudumun her yeri ona yaslıyken ve bir dizim bacak arasında yerden destek alırken olduğumuz pozisyon fazlasıyla garipti.
"Eliz," dediğinde devam edecekken durdu. Konuştukça ikimizde de garip bir çekim oluşuyordu çünkü. Az önce birbirimizle kavga ettiğimizden dolayı nefes nefese kalmıştık ve göğüslerimiz de birbirine çarpıyordu.
Bu farkındalıkla dizimin üstünde doğrularak hızla kalktım üzerinden. Hiç bir şey olmamış gibi davrandım ve o da devam ettirdi. "Canım çok acıdı senin yüzünden!"
"Saçlarımın hepsi elinde zaten!" dedi yerinde doğrulup sesini yükseltirken. "Ben sana dokunmadım bile! Nasıl canın acısın!"
Hiç bir şey olmamış gibi davranıyorduk ama aslında çok şey değişmişti.
•
yazarınız hızlı dmmdösmföf
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERT | Yarı Texting
Short StoryEliz Sarıdoğan ailesini Ankara'daki bir kazada kaybettikten sonra Sakarya'ya, teyzesinde mezun olana kadar kalmak için gider. Yeni okulu, yeni arkadaşları ve yeni sınıfı da vardır. Bir de başına bela olan bir üvey kuzeni... 16042023-220823 🌱 !!KÜFÜ...