Aras'ın kucağından rahatmışım gibi kalktığımda bakışları beni bulmuştu. Kaşları çatıldı, açıklamak istercesine konuştum. "Tuvalete gideceğim."
Kafasını salladığında kaşları hala düzelmemişti. Bakışlarım bir an olsun onlara dönmeyip hızlı adımlarla içeriye girdiğimde ise tuvaleti bulmak çok da zor olmadı. İçeriye girdiğimde de arkamdan geldiklerini biliyordum.
Beni nasıl bulmuşlardı?
Ellerim titremeye başlamıştı. Onlardan korkuyordum çünkü hiç de tekin değildiler. Bir kere bulaştığımda peşimi bırakmayacaklarını da biliyordum, hatta ailemi kaybetmemin onlar yüzünden olduğunu da düşünüyordum ama bu kanıtlanmamıştı ve ortada sadece soru işaretleri kalmıştı.
Kapı hızlıca açıldığında arkamı dönerek onlara baktım. 5 erkek 1 kız olarak gelmişlerdi. O kızda zaten onlara katılmadan önce tek kızdı, yanlarından ayrıldıktan sonra da öyle olmuştu.
Gülerek bana yaklaştı Azra. "Eliz? Bayadır görüşmüyorduk tatlım. Naber?"
Çiğnediği sakızını duvara yaslandıktan sonra patlattığında bende onun gibi duvara yaslanmış ve rahatmış gibi davranmıştım. "Ne için geldiniz?"
Azra Efe'ye kaş göz hareketleri yaptı. Efe sırıttı. O, aralarındaki en iri ve en uzun boylu olandı. Aynı zamanda bir zamanlar hoşlandığım, sonra iğrendiğim ve sonra korkmaya başladığım da tek kişiydi.
Efe bana yaklaşırken Azra yüzümden ne düşündüğümü anlamış gibi, "Hadi ama!" dedi. "Borcunu ödeseydin ailen o kazayı yapmayadabilirdi."
Sinirli gözlerim ona döndü. "Ben parayı sana vermiştim ve sen her seferinde daha fazlasını istedin! Sana borcum falan yoktu!" diye bağırdım.
Bunlar öyleydi; paran varsa her seferinde sanki borcumu ödememişim gibi daha fazlasını ister ve borcumu ödediğimi inkar ederdi.
"Kanıtla tatlım." dedi Azra sakızını yere atıp cebinden sigara çıkarırken.
"İğrençsiniz." dedim tıslarcasına.
"Ve bir zamanlar sende bu iğrenç insanlar arasındaydın." dedi Atlas beni umursamadan. Hiç biri dediklerimi umursamıyordu ve bu cinlerimi tepeme çıkarmaktan başka bir şey yapmıyordu.
"Ailemi öldürdünüz," diye fısıldadığımda bunu hepsinin duyduğunu biliyordum. "Ailemi öldürdünüz ve benden hala para istiyorsunuz."
"Bizimde ailemizi öldürdüler," dedi Efe bir kolunu duvara yaslayıp beni sıkıştırırken. "Ve hiçbir zaman senin gibi ağladığımı hatırlamıyorum."
Kolunun altından kısa boyum sayesinde çabucak çıkmıştım. "Çünkü siz ailenizi sevmiyordunuz! Ben seviyordum!" dedim dişlerimi sıkarak.
"Seninle bizim farkımızda bu zaten Eliz," dedi Azra sigarasını duvarda söndürüp bana dönerken. "Sen fazla merhametlisin ama biz öyle değiliz."
Onlar hackerdı. Kendi alanlarında fazla iyiydiler. Benim onlara katılma sebebim ise Ankara'da okurken bana takıntılı birisinin olması ve peşimi bırakması için onu tehdit etmemdi. En son Mina'nın belgelerini onlar yardımıyla bulmuştum ve paramı da gereğinden fazlaca ödemiştim ama bir türlü yetinemiyorlardı.
Azra sırıttı ve Destan'a kaş göz işareti yaptı. Destan kapıyı açtığında içeriye Mina girmişti.
Kaşlarımı çatarak olayı anlamaya çalıştım. "Mina?"
"Merhaba canım," dedi gülerek. "Şaşırdın değil mi?"
Azra sırıttı. "Senin peşini bırakmamamız sence paradan dolayı mıydı?"
Siktir. Hayır.
"Bizimle olanları tehdit eden veya şantaj yapanlara ne yaparız, biliyorsun değil mi? Çünkü gözümüzün önünde sende aynısını yaptın."
Hayır, hayır, hayır, hayır. Beni, onu yapmayı onlar zorlamıştı.
Dehşetle yutkunurken olayı kavramam beni daha çok korkuttu
"Bunu," dedim zorlukla. "Yapamazsınız..."
"Yaparız," dedi Azra gülerek. "Ve sende Mina'ya şantaj yapmışsın, haklı mıyım?"
Kafamı iki yana salladım. "Hayır, hayır! Ben belgeleri yaymayacaktım! Sadece Sanaç'ın peşimi bırakmasını istemiştim!"
Belgelerden de önceden haberim olmuştu. Büyük ihtimal ondan sonra Mina aralarına katılmış olmalıydı.
Cıkladı Efe. "Sonuçta tehdit de ettin."
"Ama bende önceden sizinleydim! Bana bunu yapamazsınız!" dedim yükselen sesimle. Beni yakamazlardı. O cayırıcı sıcaklıktaki kömürleri vücuduma yaklaştıramazlardı. Bu kadar cani olamazlardı eski üyelerine karşı.
"Mina'nın sizinle olduğunu bilmiyordum," dedim konuşmaya devam ederken. "Allah kahretmesin, nesiniz siz?"
"Dünya'da iki çeşit insan vardır," dedi Azra beni umursamadan sırtını duvardan uzaklaştırarak. "Senin gibi merhametliler ve bizim gibi vicdansızlar. Merhametli olursan arkandan çok iş çevrilir, vicdansız olursan da en iyisi sen olursun," dedi.
"Ve bunun bedelini çoğu insan gibi sende ödeyeceksin."
____________________
noluyo lan cmcösmmfmr
eliz'in ankara'daki lise hayatı öyle çok 'sakin' geçmediğinin çoğu kişi farkındadır zaten. böyle yapmak aklımda yoktu ama kaos severizzz
neyse, sonraki bölümde görüşürüzzz
ne zaman geleceğini bilmiyorum... daha bölümün başını yazdım bir de bç'nin bölümünü yazıyorum, hadi bakalım... en geç yarına gelir zaten
neyse
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERT | Yarı Texting
KurzgeschichtenEliz Sarıdoğan ailesini Ankara'daki bir kazada kaybettikten sonra Sakarya'ya, teyzesinde mezun olana kadar kalmak için gider. Yeni okulu, yeni arkadaşları ve yeni sınıfı da vardır. Bir de başına bela olan bir üvey kuzeni... 16042023-220823 🌱 !!KÜFÜ...