ben karnımı doyururken sizde yorumlarımı doldurun ahsjfbsmhfns
keyifli okumalar <3
______________________
Selin'in attığı konuma geldiğimizde Aras arabayı park etmiş ve ayda yılda bir tutası centilmenliğiyle kapımı açmıştı. Ona sırıtarak arabadan indiğimde öpüştüğümüzden dolayı nedense hiç utanmamıştım.
Benim de arada arsızlığım tutabiliyordu demek ki.
Evin -ev demek için biraz daha küçük olması lazımdı sanırım- ya da villanın, her neyse, girişindeki korumaya isimlerimizi söylediğimizde, koruma elindeki tabletle isimlerimizi kontrol edip geçmemize izin vermişti. İçeri girdiğimizde ise Aras'ın eli çıplak sırtımdaydı.
İçerisi kalabalıktı ama öyle bir boğucu kalabalık hakim değildi. Müzik ve sesler fazlaydı ve biraz da abartıya kaçmış gibiydi.
Aras kulağıma, "Oradalar." dediğinde işaret ettiği yere baktım. Doğa, Mert, Beyza, Enes ve 2 kız, 1 erkek daha vardı. Anlaşılan Selin davetlilere bakıyordu çünkü ortalıkta görünmüyordu.
Aras'la yan yana -her ne kadar Beyza ve Enes'ten hiç haz etmesem de- yanlarına varmıştık. Aras hepsine selam verdiğinde onlar da karşılık vermişlerdi.
2 tane üçlü koltuk ve 1 masa vardı. Masanın üzerinde tanımadığım kızlar otururken koltuklarda sırasıyla Mert, Doğa, tanımadığım diğer çocuk, Enes ve Beyza oturuyordu.
Aras beni biraz daha ittirip tek boş yer olan Beyza'nın yanına getirdiğinde koltuğa oturmuş, Beyza'ya neredeyse değecek olan bacağının üzerine beni, sağda kalan Beyza ve Enes'in yüzünü görmeyecek şekilde oturtmuştu.
"Masaya da oturabilirdim." dedim yüksek sesle kulağına doğru eğilerek. "Böyle fazla şey oldu..."
Sırıttı. "Ben sana hep kucağıma da oturursun demedim mi? Bak, birkaç saatte 2 kez kucağıma oturdun bile."
Yutkundum. Bir şey demek yerine etrafı inceledim. Dans eden ve bir şeyler içen insanlar vardı. Bizim gibi grupça oturanlar ve oyun oynayanlar falan.
O sırada Aras'ın bir eli belimi sarmış ve beni biraz daha kendisine çekmişti. Sırtım hafifçe göğsüne değerken iki bacağımda bacakları arasındaydı. Kafamı kaldırarak çenesiyle bir süre bakıştım; bakışlarımı fark etmiş gibi başını bana eğdiğinde burunlarımız birbirine sürtündü.
"Biz böyle hep oturacak mıyız?" diye sordum. Sanki yeni öpüşmemişiz gibi tekrardan o dudaklara ihtiyacım olduğunu hissettim.
"Şu an kucağımda oturmuyor olsaydın hayır, ama kucağımda oturduğun için evet. Hep böyle kalacağız." dedi ve alt dudağımı hızlıca iki dudağı arasına alıp geri çekildi. Burnumdan sert bir nefes verip bende diğerlerine bakındım.
Doğa ve Mert tahminimce flörtleşiyorlardı çünkü yüzlerindeki gülümseme bir an olsun dinmiyordu. Tanımadığım erkek çocukla göz göze geldiğimizde kısaca tebessüm ettim. Dirseklerini dizlerine yaslayıp eğildi ve "Biz tanışmadık." dedi.
Yine mi bir Enes vakasıydı Eliz?
Çocuğun bu cümlesiyle Doğa ve Mert dışında herkesin gözü ona dönmüştü. Aras kaşlarını kaldırdı. "Kim?"
Gözleriyle beni işaret etti. "Sevgilinle, yani onu daha önce hiç görmemiştim," Geriye yaslandı. "Merak ettim."
Aras homurdandı. "Etme merak falan."
Çocuk da Aras'ın homurdanmasını eğlenceli bulmuş olacak ki dişlerini gösterecek bir şekilde güldü. "Hey, hey! Kızma be. Arkadaşımızın sevgilisini tanımayalım mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERT | Yarı Texting
Short StoryEliz Sarıdoğan ailesini Ankara'daki bir kazada kaybettikten sonra Sakarya'ya, teyzesinde mezun olana kadar kalmak için gider. Yeni okulu, yeni arkadaşları ve yeni sınıfı da vardır. Bir de başına bela olan bir üvey kuzeni... 16042023-220823 🌱 !!KÜFÜ...