5.9

10.1K 547 260
                                    

önceki bölümde Aras'a ettiğiniz küfürler... çok üzüldüm gerçekten.

————————————

Sabaha kadar uyuyamamıştım.

Öyle ki göz yaşlarım kurumuş, altımdaki yorganı avuç içlerim sımsıkı kavramıştı. Kalbimdeki ağrı dinmiyordu bile. Bu ağrıyla uyunmazdı. Uyuyamamıştım da zaten.

Kafamda bir sürü soru işareti vardı. Uyandığım saatten beri düşünüyordum, inanmak istemiyordum çünkü bu yaptığı gerçekten affedilemez bir şeydi. Ne yaşamış olursak olalım onu asla affedemezdim.

Yattığım yerden doğruldum. Bugün okula gitmeyecektim, üniversite sınavına 2 hafta, hatta daha az kalmıştı. Ona çalışacaktım ve buradan gidecektim, hemen. Başından beri planım zaten bu yöndeydi. Liseden mezun olduktan sonra herhangi büyükşehirdeki üniversitelerden birine gitmeyi istiyordum.

Odamdan çıkarak tuvalete girdim, ardından mutfağa ilerledim. Teyzem kahvaltıyı hazırlıyor olmalıydı.

"Günaydın." diyerek içeri girdiğimde teyzemin bakışları bana döndü. "Günay— Eliz? Okula gitmeyecek misin bugün kızım? Hazırlanmamışsın?" dedi sorarcasına.

"Gitmek istemiyorum teyze ya. Zaten okul kapanacak, birde sınava az kaldı. Ona çalışmayı düşünüyorum." dedim. Teyzem kafasıyla onayladığı sırada mutfağa eniştem girmişti. "Günaydın," dedi bize. Karşılık verdiğimizde "Aras nerede?" diye sordu.

Suratım asılırken cevap vermek yerine masaya oturdum. Teyzem de kaş göz işaretiyle enişteme bir şeyler demeye çalışırken eniştemin bakışlarının bana döndüğünü hissettim ama karşılık vermedim. Onun yerine çatalımı elime alarak salatalıklardan birini ağzıma attım.

Birkaç dakika geçmeden teyzem ayaklandığında kol saatine baktı. "Ay biz geç kalıyoruz ya! Eren kalk!" Bana döndü. "Kızım biz gidiyoruz, sen masayı falan halledersin olur mu? Akşama döneriz."

Kafamla onları onayladığımda çok geçmeden evden çıkmışlardı. Koca evde yalnız başıma kalmıştım artık.

Tekrar sulanmaya başlayan gözlerime küfrederek ayaklandığımda masayı hızlıca toplamış ve odama ilerlemeye başlamıştım. Biraz hava alsam iyi olacaktı, kendimi oldukça berbat hissediyordum çünkü.

Üzerime gri bir eşofman ve beyaz bir tişört geçirdikten sonra telefonumu ve kulaklığımı alıp odadan çıktım. Kapının önüne geldiğimde ise ev anahtarını alıp cebime attıktan sonra evden ayrıldım.

Telefonumu açarak içinden bir şarkı açtım. Şarkı çalmaya başladığında kaşlarımı çatarak telefonumun ekranını açarak ismine baktım. Biri vardı-Pera.

Elim şarkıyı değiştirmek istemiyordu nedensizce. Dişlerimi sıktım. Aklıma Aras gelip duruyordu. Neredeyse oturup ağlayacaktım.

Biri vardı, sever gibi yapıp kandırdı.
Biri vardı, ateşi yüreğime yangındı.

Biri vardı, kalbinde güzü bahar sandırdı.
Ona sorsan ben yokum, ama bende biri vardı.

Gözümden bir damla yaş düşerken silmekle uğraşmadım. Arada benim de ağlamam gerekirdi.

Vazgeçiyorum bak kendimden.
İnandığım her şeyden.
Koparıp kalbimi ruhumu söküp giderken.

Zaman, ağırdı hani neden çabuk geçti.
Yalan kolay gelirdi sonu hüsran.
Sensiz günüm geçemez dediğin o an.
Yalan, yalan.

DERT | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin