bol bol yorum atar mısınız canlarım <3
keyifli okumalar ^^
_________________________
"Anca sözde," diye homurdandım. "Hep aynı şeyi ima ediyorsun ama hiç yapmıyorsun."
Beklemediğim bir anda kahkaha attığında şaşkınlıkla ona baktım. "Ne?!"
"Eliz!" derken hala gülüyordu. "Abi sen basıl bir şeysin ya?"
"Neymişim ben?"
"Bir insan hem sinsi hem saf nasıl olabilir ki?" diye sordu kolunu direksiyona koyup kafasını da üstüne yasladığında. Gülerek beni izliyordu.
Omuz silktim. "Bilmem."
Doğruldu ve kafasını iki yana sallayıp arabayı çalıştırdı. Parmakları direksiyonda ritim halindeyken telefonunu açtı ve Selin'in attığı konuma doğru arabayı sürmeye başladı.
Konum Sakarya'nın sınırlarındaydı, yani uzaktı. Büyük ihtimal paralı yoldan gidecektik.
"Kavalyem sen olacaksın değil mi?" diye sordum. Bana yandan bir bakış attı. "Başka kimin olmasını isterdin?"
"Sen."
"Ben dışında."
"Kimse."
Sırıttı. "Sevindim"
"Ya," diyerek ona döndüm. "Senin şu ses tonun aynı şey gibi, sana yapacaklarımdan kork. Korkmuyorum bana yapacaklarından. Niye yapmıyorsun?"
Dudakları heyecandan mı gerek bilinmez, titredi. "Konu ne ara buraya geldi?"
"Şimdi. Cevap?"
"Eliz, bak—"
"Aras olmuyor." dedim sözünü keserek. "Her seferinde kuzenimsin diyorum, yok. Kuzenim falan olma sen benim. Öpüştüğümüz günden beri aynı şey zihnimi yoklayıp duruyor... Bir yanım ne kadar kuzen olmadığımızı savunsa da diğer yanım hep kuzenler böyle yapmaz, diye bağırıyor."
"O yanını sustur o zaman Eliz."
"Susturduğum anda da sen ortadan kayboluyorsun."
Aras sessiz kaldı. Ben bir şey yapmadan yola devam edeceğiz sanırken öyle olmadı, Aras ani bir frenle arabayı yolun kenarına park etti ve bana döndü. Ne yapacağını kestiremezken tek bir hamleyle beni kucağına aldığında ellerimi nereye koyacağımı bilemedim, omuzlarına tutundum. Yutkunurken kafamı kaldırıp gözlerine baktığımda o dudaklarıma bakıyordu.
"Şimdi yapacağım şey için," dedi yüzü yüzüme yaklaşırken. "Hiç pişman olmayacağımdan emin olabilirsin."
Ardından dudakları dudaklarıma değdi. Hiç beklemeden elleri direksiyonun iki yanına gitti ve beni direksiyonla arasına kıstırdı. Kollarımı boynuna dolarken hızına yetişmekte zorlanıyordum.
Dudakları alt dudağımı ısırdı ve dilini ağzımın içine yuvarladı. Kollarımla boynunu daha sıkı kavrarken kucağına biraz daha yerleştim. Elleri bu sefer sırtıma gelmiş ve beni kendisiyle bütünleştirmişti.
Tek eli saçlarımı kavradı ama acıdan uzak, zevke yakın bir şekilde çekti. Ağzının içine doğru inlerken dudaklarımı uyuşturacak bir şekilde ısırmış, ağzıma kan tadı gelmişti.
Hafif geriye çekildiğimde isteğime karşı çıkmadı. Nefesimi dizginleştirmeye çalışırken göz kapaklarımı ne zaman kapattığımdan habersizce araladım ve ona baktım. Bana öyle bir bakıyordu ki, o an ikimizinde buna ne kadar çok ihtiyacı olduğunu anladım.
Birbirimize ihtiyacımız vardı.
Bu sefer ben dudaklarına yöneldim; ilk hamleyi yapmam onu afallatsa da hızıma yetişmiş, elleri sırtımdan boynuma doğru yol almıştı.
Dillerimiz ortada birleştiğinde alt dudağımı sertçe çekiştirerek bıraktı. Sırtımdaki diğer eli bacağıma gitti ve çıplak bacağımı beni kıvrandıracak şekilde okşamaya başladı.
(belki rahatsız olanlar olur, o yüzden şuraya uyarımı yapayım da.)
Kendimi ona istemsizce daha çok bastırdığımda eli bacağımın yukarısına çıktı ve kalçama dokundu. Dudaklarına doğru sertçe nefes verdiğimde eli durmamış, iç çamaşırımın içine girmiş ve kalçamı sertçe sıkmıştı.
Geri çekilip "Siktir," diye fısıldadı. "Bu kadar iyi olmaman gerekiyordu."
Titrek bir şekilde güldüğüm sırada dudakları boynuma yönelip sertçe emmişti. Dişlerini geçirdi, tırnaklarım ensesini buldu. Kucağına biraz daha yerleştirdim ve bir elimi saçlarına çıkartıp özenle yaptığı saçlarını tek hareketimle bozdum.
"Ne yapıyorsun?" dedi dudakları kulağıma kadar gelmişken. Güldüm. "Ne o? Saçlarını dağıttım diye mi atarlanıyorsun bana?"
Dudakları kulak mememi buldu. Nefesi kulağıma değerken dediğime cevap vermedi, onun yerine diliyle kulak mememi çekiştirip geri çekildi.
Yüzlerimiz karşı karşıya kaldığında ellerimle yanaklarını tuttum ve başımı hafif eğerek güzel yüzünü izledim. Parmak uçlarım yüzünde gezerken o da soluksuz beni izliyordu.
Dudaklarımı yavaş hareketlerle boynuna değdirdiğimde burnu saçlarıma gelmiş ve içine derin bir soluk çekmişti. Dişlerimi boynuna geçirdim, ardından köprücük kemiğine kadar dilimle bir yol çizdim. O sırada iki eli de iç çamaşırımın içine girmiş ve kalçalarımı avuçlamıştı.
Göğsüne geldiğimde gömleğinin birkaç düğmesini açtım. O da bir elini kalçamdan çekmiş ve elbisemin sağ taraftaki askısını indirmişti. Gözlerimi yumduğum sırada Aras dudaklarımızı tekrar birleştirmişti.
Başını sağa eğerek öpüşümüzü derinleştirdiği sırada hiç beklemediğim bir anda eli elbisemin üzerinden göğsümü avuçlamış ve sıkmıştı. Dudaklarına doğru derin bir şekilde inlediğimde bu sefer saçlarımı kavramış ve dudaklarımdaki baskısını daha çok hissettirmişti.
Yan tarafımızdan gelen korna sesiyle geriye çekildik ve hemen dibimizdeki adamla göz göze geldik. Cama tıkladığında Aras camı açmıştı ki pozisyonumuz ve durumumuzun da farkında olduğunu sanmıyordum.
(bitti sofösmmfms)
"Hayırlı işler çocuklar," dedi memur bey boğazını temizleyerek. "Ehliyetinizi görebilir miyim?"
Aras sanki kucağında olan varlığımı yeni hatırlamış gibi bana bakakaldı. Ardından polise dönüp "Tabii. Bir dakika," dedi ve koltukların arasındaki gözü açıp içindeki kağıdı polise uzattı.
Polis kafasını sallayarak kağıdı tekrar Aras'a uzattığında "Aracınızı daha güzel bir yerde park ederseniz sevinirim." demeyi de unutmadı.
Polis yanımızdan ayrıldığında yerime geçecekken Aras engel oldu ve "Kal böyle." dedi. Kaşlarımı kaldırarak şirin bir şekilde sırıttım ve kafamı göğsüne yasladım. O da elbisemin askısını düzeltti ve "Acaba partiye gitmesek mi?" diye sordu.
Göğsüne çenemi yaslayarak alttan alttan ona baktım. "Bende gitmek istemiyorum ama gitmezsek de Selin bozulur baya." dedim. Beni haklı bulmuş olmalı ki kafasını salladı ve arabayı çalıştırdı. Ardından yolumuza devam ettik.
_____________________
sonunda. SO. NUN. DA!
oh be. dünya varmış sahiden, şunlar öpüşsün de artık kurtulayım derdindeymişim bende MCMÖDMDSMFMV
e bakalım partide ne olacak ^*^
bölümü hepinizin sevdiğini düşünüyorum ve bu yüzden en sevdiğiniz sahne ne diye sormuyorum OFMFODMFOSMBFÖWNF
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERT | Yarı Texting
Short StoryEliz Sarıdoğan ailesini Ankara'daki bir kazada kaybettikten sonra Sakarya'ya, teyzesinde mezun olana kadar kalmak için gider. Yeni okulu, yeni arkadaşları ve yeni sınıfı da vardır. Bir de başına bela olan bir üvey kuzeni... 16042023-220823 🌱 !!KÜFÜ...