Sırıtarak telefonu cebime koyup kafamı kaldırdığımda geçenki kızlar yine yanı başımdaydı. Gözlerimi devirip ofladım. "Ne var?"
Aras'ın eski sevgilisi olan kız "Aras nerede?" diye sordu. Ona 'ciddi misin' der gibi baktığımda gözlerini devirdi ve kolumu tuttu. "Aras nerede?"
"Cehennemin dibinde," dedim dişlerimi sıkarak. "Bundan sanane?" Elimi sertçe geri çektim. "Ve bir daha bana dokunma."
Kız yeniden göz devirdi. "Ona bir şey söylemem gerek. Numarası var mı sende?"
"Ne? Olsa bile vereceğimi mi düşünüyorsun?"
"Hayır," dedi küstahça. "Alacağımı."
O sırada Melis denen kızın arkadaşları beni iki kolumdan tutup duvara ittirdiklerinde ani olduğu için savunmasızdım ve duvara yapışmıştım. Sırtım sertçe duvarı bulduğunda acıyla inledim. O sırada cebimdeki telefon da düşmüştü.
Melis yerden eğilip telefonumu aldığında bileğini tuttum. "Ver o telefonumu."
Geri çekilmeye çalıştığında bileğini daha sert tuttum. Önceden barfiks çekiyordum ve bu yüzden tutuşum sertti. Suratı acıyla buruştuğunda bileğini geri çekmeye çalıştı. "Bıraksana bileğimi be!"
"Telefonumu. Geri. Ver." dedim tüm kelimelerin üzerine basa basa. Duvar girintili çıkıntılı olduğu için aniden çarpınca çok acımıştı bu yüzden kalkamıyordum. Büyük ihtimalle soyulmuş, kanamaya başlamıştı çünkü yandığını da hissediyordum.
O sırada sırtımda hissettiğim acıyla bağırarak kızın bileğini bıraktım. Arkadaşlarından birisi elini sırtıma götürüp bastırmıştı. Gözlerimi sımsıkı yumdum ve gözyaşlarımı geri göndermeye çalıştım. Karşılarında ağlayamazdım.
"Şifresi varmış," diye homurdandı Melis. Daha sonra bana bakıp "Şifren ne?" diye sordu.
"Gel göstereyim." dedim çenemi sıkarak. Diğer kızlara bakıp onaylamalarını istediklerinde kızlar onaylamış ve Melis'de yanıma gelmişti.
Tam o sırada kimsenin beklemediği, benim de içimden ani gelen bir şey ile kafamı sertçe Melis'in kafasına geçirdim.
Baya acımıştı ama Melis'inki daha çok acımış olmalıydı. Ağlamasına bakılırsa ya çok çıtkırıldımdı. Ya da gerçekten çok acımıştı ama bence birinci seçenekti.
Telefonum çalmaya başladığında Melis'in ağlaması durmuş ve sırıtmaya başlamıştı. "Aa," dedi şaşkınca. "Bak bakalım kim arıyor?"
Telefonun ekranını bana çevirdiğinde Aras'ın aradığını görmek yutkunmamı sağlamıştı. "Ver o telefonumu," dedim sinirle. "Ver lan telefonumu piç!"
Arkadaşlarından birisi yüzüme tokat attığında başım savrulmuştu. "Bence çeneni kapat." Çiğnediği sakızı patlattığında midem bulanmış ve ellerim kaşınmıştı. Eğer şu an sırtım kanamasaydı saç baş dalabilirdim bile.
Çenemi sıkmakla yetindiğim sırada Melis telefonu açıp kulağına yaslamış ve ağlamaya başlamıştı. Sesi o kadar yapmacıktı ki resmen kusacaktım. "Aras! Aras hastaymışsın! İyi misin?"
Aras'ın gürleyen sesini buradan bile duyabilirdim. "Sen kimsin amına koyayım?! Eliz nerede lan piç! Ver telefonu Eliz'e hemen orospu ço—"
Melis homurdanarak telefonu kendisinden uzaklaştırıp bekledi. Aras'ın konuşması bitince tekrar kulağına yaslayıp ağlamasına devam etti. "Eliz şu an..." Gözleri bana kaydı. "Eve geliyor ama telefonunu burada unutmuş. Adresini söyleyebilirsen getirebilirim."
"Eliz telefonunu orada nasıl unutuyor amına koyayım?!" diye bağırdı sinirle.
"Tamam unutmadı zaten. Sadece biraz..."
Aniden "Aras!" diye bağırdığımda hepsinin bakışları bana döndü. "Aras beni duyuyor musun?!"
"Eliz!" dedi o da. Sırtımı dikleştirip ayağa kalkmaya çalıştığımda Melis dışındaki diğerleri iki omuzumdan tutup beni geri duvara ittirmişlerdi. Birisinin eli ağzımı kapattığında elini ısırdım. "Aras! Okulun arkasın—"
Melis telefonu Aras'ın yüzüne kapatıp tam beni hedef alarak telefonu bana fırlatmıştı ama kafamı aniden eğmeseydim suratım kesinlikle çok acımış olurdu.
"Piç!" dedi Melis saçlarıma asılıp. İki yanımdan bileklerimi tuttukları için karşılık veremiyordum ama ayaklarımı unutmuşlardı. "Aras'ın telefon numarasını vermezsen yapacaklarımı görürsün sen özürlü!"
Ayaklarımı kaldırıp ona vurduğumda inleyerek ayağa kalktı ve bana yeniden tokat attı. Son kez saçıma asıldıklarında gözlerim acımaya başlamış, hafifte yanıyordu. Hele sırtım... O kadar acıyor ve yanıyordu ki...
"Görürsün sen," dedi Melis nefretle. Kinli biri olduğu çok belliydi. "Bu iş burada bitmedi orospu."
"Beni kendinle karıştırma it." dedim dişlerimi sıkarak.
"Hala konuşuyor ya! Hala!" dedi ve elleri boğazıma geldi. İki yanımdaki kızlar ellerimi hala bırakmamışlardı ve çırpınmaktan başka bir şey yapamıyordum. Melis hararetli bir şeyler diyordu ama ne dediğini de anlayamıyordum. Gözlerim sulandı, önüm karardı ve başım arkaya düştü. Sırtım tekrar sertçe bir yere değdi, canım yandı.
Canım o kadar yandı ki ağlayamadım bile. Ne kadar geçti bilmiyordum. Sadece gözlerim kapandı ve okulun arka tarafında saatlerce birinin gelmesini bekledim.
•
ay kaoss!!! çok heyecanlı ohaaaa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERT | Yarı Texting
Short StoryEliz Sarıdoğan ailesini Ankara'daki bir kazada kaybettikten sonra Sakarya'ya, teyzesinde mezun olana kadar kalmak için gider. Yeni okulu, yeni arkadaşları ve yeni sınıfı da vardır. Bir de başına bela olan bir üvey kuzeni... 16042023-220823 🌱 !!KÜFÜ...