Yüreğimden parmak uçlarıma gelen kan sanki donmuştu.
1 yıl önceki bütün acılarım aklıma geldikçe yüreğimdeki kan bile donuyordu.
Günahım yoktu,varsa bile bunun cezası bu olmamalıydı.Biri canıyla ödedi bunu birinide yaşarken öldürdüler.Ve işte şimdide bu masadadım.
Elimdeki kaşık çorbaya daldı bir kez.
Ve geri çıkartmak için kaşığı kendime doğru çekerken dedemin sesi duyuldu.Tabi dede dediğime bakmayın ona ağam diye hitap ederdik.
"Hattçe zerdayı hazır eyleyin yarın Sadık köseoğlu oğlu ile birlikte kızı görmeye gelecekler"
"Sen öyle buyur ediyorsan peki ağam"
Elimde tuttuğum çorba kaşığı titreyen elimle birlikte döküle döküle ağzıma doğru geliyordu.
Ne demekti bu yıllar önce kırdıkları bacaklarımın yanına birde benimi satacaklardı.Sevgili dedem ağzını sildikten sonra ayağa kalktı,herkes aynı anda kalktığında bu defa başımı önümde tuttum.
"Ayağa kalk"
Herkes ayaktaydı ve oturan tek kişi bendim.Evet bana demişti,kalk diye bana demişti."Bakalım yarında böyle kalacak mısın,yarın bu evdeki son günün önündeki çorbanın tadını çıkar"
Hızla arkasını dönüp gittiğinde arkasından yürüyüp giden abim ve sevgili babacığım masadan ayrılınca bütün sinirimi elimde tuttuğum kaşıktan çıkardım.Fırlattigim kaşık masanın diğer ucuna giderken mercanı çağırdım.
" Seni gidi arsız köpek,şu hale bak kırık bacaklarınla boyundan büyük işler yaparsın ha"
Dinlemedim bile evin ağası yeterdi başıma birde hanımagasiyla uğraşamazdım.
Mercanin beni odama götürmesi ile camın önünde öylece durdum.
"Başka bir isteğiniz varmi hanımım?"
"Giderken kapıyı kapat mercan"
"Ama hanımım kapının kapanma-"
"Sana kapat dedim!"Sinirliydim kimseyi dinleyecek güçtede değildim.
Kapının dışına çıkan Mercan kapıyı kapattı.
Bacaklarıma vurmaya başladım.
Nolurdu ayağa kalkabilseydim norludu benimde herkes gibi başım dik olsaydı.Tekerlekli sandalyemin tekerleklerin hareket ettirip cekmecemdeki örtünün dibinden fotoğrafı çıkardım.
Baran ve benim fotoğrafım.
Nasılda güzel günlerdi şimdi ise birimiz mezarda ölü,birimiz ise yaşarken.
Sessizce uzun süre fotoğrafa baktım ve aniden arkamdan kapının hızla ve sert bir biçimde açılma sesi geldi
Elimdeki fotoğrafı saklamk için elimi arkama götürdüğüm sırada kolumda hissettiğim elle olduğum yere korkuyla saplandım.
"Bu kapı niye kapalı lan,ben sana bu kapı kapanmayacak demedim mi ha demedimmi ulan!"
Abimin sesiyle irkilirken beni kendine dönerdi ve elimdeki fotoğrafı aldı.
"Lan sen beni çıldırtacak misin bu fotoğraf ne lan bu fotoğraf ne!"Hızla kaldırdığı elini yüzüme vurunca saçlarım ıslak yüzüme yapıştı.
Yüzümü yeniden kendine dönerdi ve yine bir tokat daha attı.
"Abi bırak lütfen,yapmaa!"
"Sen ha bana karşı gelirsin!"
Bir tokat daha attı ve sandalyemin devrilmesiyle acıyla yere düştüm.
Pantolonun kemerini çıkardı ve kemerle belime belime vurmaya başladı
"Abi yapma dur!"
Ağlıyordum sırtıma yediğim her darbeyle daha çok yanıyordu yüreğim.
Bilmem kaçıncı vuruşuydu kemerle bana.Artık mecalim kalmayınca kaderime karşı gelemedim ve sırtıma yedigim kemer ve karnıma yediğim tekmelerin izleriyle bir günü daha sessiz sakin ve susarak bitirmeye çalıştım.
En acı olanıda ben orda işkenceye uğrarken kimsenin sesini çikarmayışıydı.Hiçbir kadın susmamalı
Okuduğunuz için teşekkürler
Yorum ve oyu unutma
Sizleri seviyorum;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖREM
Ficção AdolescenteMardin'in dar sokaklarına sığdırılmış kocaman bir konak.. On dokuz yaşında zorla evlendirilen bir kadın. Hayatını intikam almaya adamış bir adam. İki yarım aşk,bir bütün hayat... " Bu kitap bir töre kurgusu üzerine uyarlanmıştır! •Kurgu tamamen bana...