8.Bölüm

5.9K 149 52
                                    

Nefretin,en kudretlisi saklıydı içimde.Yalnızlık neydi iyi bilirdim ama bundan önce beni yalnızlığa mahkum eden insanların,işte onlar  dinmek bilmeyen nefretimin izini bir ömür taşıyacaklardı.

Uçsuz bucaksız dağların esir aldığı uzaktaki seyrek dallı ağaçlara dalmışı gözlerim.
Konağın en büyük balkonunda öylece oturuyordum.Arkamdan duyduğum ses ile irkildim.
"Daha ne kadar duracaksın orda,gel buraya"
Sesinin tonu ciddiyetten bir an olsun ayrılmayan Zeynel hanımın yani müstakbel kayinvalidemin sesi kulaklarımda dolduğunda aniden bütün tüylerim diken diken oldu.
Yavaşça yüzümü ona döndüm.
"Tabi efendim geliyorum "
Uzun çiçekli elbisemin dibindeki çıplak bacaklarım üşümüştü. Rüzgarın yüzüme vurması ile  boynumdaki tülden yapılma fular esen rüzgara karşı gelemeden sırtımdan öylece asıldı.

Balkondan odaya açılan Kapıdan içeri girdiğimizde Zeynel sultanın büyük görkemli yatağının hemen karşısındaki büyük gardrobun içinden çıkardığı elbiseleri bana doğru getirdi.
Yanında isminin Zeynep olduğunu öğrendiğim kadın vardı.
Elindeki beyaz elbiseyi bana doğru getirdi.
"Sen artık bir kadınsın öyle gülüp eğlenecek zamanları çoktan geçtin,yakında çocuklarının anası olacaksın,giyim kuşamına dikkat edeceksin "

Sessizce bana taraf yürüdü elindeki beyaz elbiseyi yerine indirip bordo renkteki diz kapağına kadar uzun olan elbiseyi üstüme doğru tuttu.
"Soyun"
Dediği şeyle olduğum yere çakılı kalsamda ikinci defa tekrarladığında başka çarem olmadığını anlayıp ustumdekileri çıkardım.
"Oğlumuzun nasıl bir kızla evlendiğini bilmek en doğal hakkım"

İtiraz edemiyordum,çünkü hep susmayı ve başımın eğilmesi için eğitilmiştim,yeri ve zaman önemli değildi.

Tamamen soyunduğumda,beyaz iç çamaşırlarımla öylece karşısında durdum.
Vücudumda gözlerini uzun süre gezdirmeye başladı.
"Güzel"
Sonunda gözlerini üstümden çektiğinde yüzümdeki rahatsız olmuş ifade ile tuttuğum nefesimi geri verdim.
Elindeki elbiseyi bana doğru uzattı.
"Giyin"
Bana bakmaya devam ettiğinde bir anlık arkasını dönmesi ile üstüme hızla elbiseyi geçirdim.
Sanki özel olarak biçilmiş gibiydi üstüme.Tam olmuştu.
Gardrobun içine gömülü olan büyük aynadan yüzünü bana dönmeden baktı.
"Güzel,şimdi şu ayakkabılarıda giyin"
Zeynebin elime uzattığı topuklu ayakkabılara baktım.
Yavaşça yere indirdim ve çıplak olan ayaklarıma baktım.
"Sana giy dedim,ne diye bakıyorsun?"
Demesi kolay olsa bile hayatım boyunca hiçbir zaman topuklu ayakkabı giymemiştim.Yürümeyi bile bilmiyordum.
"Ben efendim,daha önce hiç giyinmedin"

Söylerken burnumun direği sızlamıştı.
Utanıyordum,hayatında hiç topuklu giymeyen kız mı olurmuş vardı işte bilmezdim.
"Dedigimi yap ve giyin"
Cümlesini tekrarladığında yavaşça ayakkabıyı ayağıma geçirdim.
"Zeynep bana şilan'ı çağır"
"Başüstüne hanımağam"
Çok geçmeden odaya gelen şilan önce babannesine sonra bana baktı.
"Beni çağırmışsın Zeynel Sultan,o inanamıyorum zerda bu sen misin?"
Gülümseme deydi yüzüme,gercektende çok güzel görünüyordum.

"Buraya sohbet etmen için çağrılmadın,Hemen işi dalgaya vurma şilan."
"Tamam babanne kızma hemen,peki o halde ben niye burdayım"
"Zerdaya yürümeyi öğreteceksin."
"Nasıl yani anlamadım?"
"Daha önce hiç topuklu giymemiş,benim işim başımdan aşkın gelipte yürüme dersi verecek zamana sahip değilim bu görevi sana veriyorum"
Zeynel odadan çıktığında odada sadece ben şilan ve Zeynep kalmıştık.
Bana taraf yürüyen şilan saskinca bana baktı.
"Ciddi degildi degilmi?"
Yüzümü yere doğru eğdim.
"Ciddiydi"
"Daha önce hiç topuklu giymedin mi?"
"Evet,bizim ailede kadınlara pek önem verilmezdi"
Elini yüzüme getirdiğinde en samimi görünüşüyle bana yaklaştı.
"Kıyamam ya,tamam madem öyle ben sana bunu öğretirim.Sen artık abimin eşisin ve başımın üstündesin"
"Çok teşekkür ederim şilan"

TÖREMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin