Mardin,dağları taşları sen kokan Mardin.Geçliğini aşkın uğruna yitirdiğin Mardin.Acıların,ağıtların şehri.
Bu koca şehir duydu feryadımı,bi Siz duymadınız ey vicdansız insaoğulları.Hayatıma hep köstek olurlardı yada tamamen hayatım onların olurdu.
Nasıl yaşayacaktım böyle şimdi nasıl? Derdimi bütün bu yaşananları nasıl anlatacaktım?
Anlatsam belki bir umut belki belki bir umut beni görürlerdi.Mercan tekerlekli sandalyemi yatağıma dayandığında ayaklarımı yavaşça üstüne tutturup kendimi sandalyeye teslim ettim.
Tıpkı Ellerimle kendi hayatımı aileme teslim ettiğim gibi.Yine masaya doğru ilerliyorduk.Masaya yaklaştığımda hanımağam konuştu.
"Çekilebilirsin"
Mercanı gönderdikten sonra herkes her zamanki yerini almıştı.
Abim bana bakıyordu arada sinirli ve öfkeli bir bakışla ama.
Neydi günahım artık hayatta bile olmayan bir adamın fotoğrafına bakıp hasret gidermek miydi?
Biliyor muydu acaba bana yapılanları.Masaya dedemin gelmesiyle herkes ayağa kalktı.
Bu defa bişey demesini umarken sustu ve kahvaltı tabağına konulan şeylerden yemeye başladı.
Masa olduğundan sessizdi belkide ilk defa böylesine sessiz.Kimsenin ağzını bıçak açmıyordu.Elimdeki çatalı geleneksel bakır tabağa konulmuş salatalık dilimine batırırken tereddütle yiyordum.
Dün yaşadıklarım aklıma geldikçe bırak iştahı midem bütün organlarima kafa tutuyordu.Herkes masaya odaklanmışken.Onu gördüm.Abimin adamlarından olanı.
Dün bana cehennemi yaşatan onu gördüm.Dedeme taraf yürüdü.
"Sadık köseoğlunun size bir mesajı vardır ağam"Ne iğrençti o yüzü,iki elini belinde birleştirip emir beklemesini durdu ve sonra yavaşça gözlerini gözlerime değdirdi.
Öyle bir titremiştiki içim,dün gece olanlar aklıma geldikçe yüreğime korku salınıyordu."Güzel güzel uygundur diyin"
Herkes kafasını sevgili ağalarına taraf çevirdiklerinde sessizligi sevgili ağamizin cümleleri bozdu.
"Bu akşam zerdayı istemeye gelecek köseoğulları.Bana bakın sakın olaki bir kusur olmasın herşeyi tastamam eyleyin
Ha birde,kızı güzelce bir hazırlayın.Şanımız belli olsun"Midem ağzıma gelmeye başlamıştı.Mal gibiydim ve akşam kimbilir kaç paraya satacaklardi beni.
"Sen öyle uygun gördüysen bize uygulamak düşer ağam"Sevgili hanimagamizda dedemi destekledi.Lokmalar boğazıma dizilmeye başladı.Bir kere olsun huzurla yiyebilecek miydim bu yemeği?
Belkide bu sebeple bacaklarım incecik kalmıştı.Dedemin sofradan kalkmasıyla bende mercanı çağırıp odama gittim.
Yine camımın önundeydim.
İçeri birden abim girdi."Ha şöyle kır bacaklarını otur odanda bu kapıda hep açık olacak bilesin"
Çok şey söylemek istedim o an,bacaklarım zaten kırık onları sen kırdın demek istedim yüzüne karşı ama diyemedim yine sustum.Herzamanki gibi yine sustum.Belki konuşsam birseyler değişebilirdi belki belki bir umut benim istediğim olurdu.Ama nasıl yapacaktım daha ayakta duramıyordum
Muhtaçtım...Akşam olmaya başlıyordu,Mercan elindeki elbiseyi bana taraf getirirken yavaşça elindeki elbiseye baktım.
"Hanımım hatce hanımım bunu giymenizi buyurdular da bir an önce giyseniz iyi olacak "
Çiçekli siyah uzun bir elbiseydi.
Bende isterdim açık şeyler giymek ama giyemezdim hep kapalı olurdu üstlerimiz.Muhafazakar bir ailedeydim.
Kapalı değildim annemde kapalı değildi hatta babannemde sadece giyim önemliydi.
Soylermisiniz zihniyeti bu kadar bozuk olan insanların ibadeti tam olsa ne olurdu.Ne kildiklari namazlarda yanlarında melekler vardı nede onu duyan bir yaradan.
Şeytan vardı içlerinde hep.Yavaşça sokuldum elbisenin içine.
"Nede çok yakıştı hanımım"
"Bu yakişsa ne olur Mercan ben satılmışım"
"Aman hanımımın yanında da böyle söylemeyin duyarsa valla bacaklarınızdan asar"
"Korkma söylemem zaten hep susmayı öğrenmedik mi?"
"Bişey diyemem hanımım"Yavaşça aşağı doğru indiğimizde kocaman iki kapılı kapıdan geçenleri gördüm.
Olduğum yerde tekerlekli sandalyeden ellerini öptüm.
Konağın görkemli salonuna geçtiklerinde Mercan beni oraya çoktan götürmüştü.
Ne yapabilirdimki bu benim kaderimde ve ona karşı gelemezdim.
Yine susacaktım."Ee lafı uzatmamak gerektir,biz büyüklerimizden böyle gördük böyle biliriz,bugün kızınız zerdayı oğlumuz marana Allahın emri peygamberin kavli ile istiyoruz."
"Aman efendim siz yeterki isteyin bizde kızımızı verdik gitti"
Sormamislardi bile.İstiyormusun diye sormamışlardı.
Kafamı önüme eğdim."E şu başlık parasınıda bi denk getirirsek daha güzel olur dünürüm."
"Tabi tabi.bütçeyi önceden belirlediğimiz gibi.Parayı uzat oğlum "
Yanındaki takım elbiseli adam elindeki çantayı uzattı sevgili kayınpederime.
"Tamı tamına 1 milyon euro "
"Aman efendim Allah kesenize bolluk versin inşallah kızımızda size layık bir gelin kocasına layık bir kadın olur"
"Amin inşallah"
"E ağam biz biran önce bitsin istiyoruz bu iş yani diyorum ki acaba nikahı şimdimi yapsak,bizim oğlan abisi herseyi ayarladı yani eğer arzu ederseniz şimdi kıyalım imam nikahını"Ne diyordu öyle dedem gözlerim fal taşı gibi açıldı.
"Çok çok iyi olur tabi nikah kıyılırsa gerisi teferruattır.Kıyalım gitsin!"
"Davut oğlum ara şu imamı gelsin bakalim"
Baktım ona beni verecekleri adama baktım susmuş ortama ayak uydurmuştu bile.
Şimdiden nefret ediyordum,çok mutluydu sanki dünyalar onunmus gibi evlendiği için üzülmüyordu.Yaklaşık 20 dakika sonra imam gelmişti.
Yanyana oturtmuşlardı bizi
Ve imam nikahın bütün kurallarını tek tek yerine getirdikten sonra artık
Son birsey kalmıştı.
Tamı tamına 3. Kez olacaktı.Bu Sondu
"Bu kadını kabul ediyormusun?"
"Ediyorum"
Ve Bitmişti.Belkide hayatım burda Bitmişti."Biz artık yavaştan kalkalım"
"He he e kızıda verdigimize göre bundan sonra zaten misafirliğe geliriz"
"Tabiki tabiki elbette geleceksiniz"
"Kızım haydi sende beraber gideceksin artık o senin nikahlın"Ellerim titriyordu ne olacaktı şimdi.
Koca konağın içinden geçmiştik.
Neredeydim böyle,ne kadar yabancı bir yerdi.
Yavaşça konağın içine girdiğimde ağa konuştu.
"Haydi evli evine köylü köyüne.bu saatten sonra kız sana emanettir.haydi odanıza"Herkes dağılmaya başladığında,sessizlik çöktü koca salonun ortasında bir o bir ben vardım.
Tekerlekli sanladyemin kullarından tutup beni odaya götürdü.
Kapıyı arkadan kapattı ve beni yatağa uzattı.
Çift kişilik kocaman bir yatak vardı sanki bugün için özel tasarlanmış bir oda.Kaderime karşı gelemiyordum tanımadığım bir beden tanımadığım bir adam dokunacaktı şimdi bana.Bir cehennemden diğerine sürülmüştüm.
Onu izliyordum.
Üstündeki siyah takım elbisenin bir parçası olan ceketi çıkardı.dibinde beyaz bir gömlek vardı.
Yatağın ucuna oturmuştu.
Kolundaki saati çıkardı.kollarinin düğmelerini ilikledi ve bana dönük olan sırtını çevirip bana baktı.
Ve şuan hayatım resmen Bitmişti....Ah ah ne çektin be güzelim...
Artık kimse susmasın,konuşun kadınlar susmayın
Banada bir oy ve yorum unutmayın sevgiler;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖREM
Teen FictionMardin'in dar sokaklarına sığdırılmış kocaman bir konak.. On dokuz yaşında zorla evlendirilen bir kadın. Hayatını intikam almaya adamış bir adam. İki yarım aşk,bir bütün hayat... " Bu kitap bir töre kurgusu üzerine uyarlanmıştır! •Kurgu tamamen bana...