Hazırlanmak için hemen harekete geçtim. Banyodaki işlerimi halledip dolabımın kapısını açtım, gerçi abim pek bir şey getirmemişti de neyse. Olanlardan boru paça siyah kot pantolonumu üstüne de beyaz yarım kollu cropumu ve siyah conversimi giydim. Çantaya ihtiyacım yoktu, topu topu 2 tane kartım vardı. Kimlik ve banka kartını telefonumun arkasına yerleştirdim ve bir yüzlük alıp telefonumu arka cebime yerleştirdim. Saçlarımı iki yandan küçük tutamlar alarak arkadan cimcime tokamla bağladım. Gayet rahat ve şık olmuştum, tam da kendim gibiydim, zaten makyaj yapmayı sevmediğim için güneş kremi bana yetmişti.
Odamdan çıktığımda Yiğit kalasıda çıkmıştı.
Göz göze geldik fakat bir şey demedi sadece üstüme baktı ve kaşlarını çattı neye baktığını anlamak için başımı eğdiğimde açık göbeğime baktığını fark ettim. Hayırdır abi ya sen öyle bakınca ben üstümü mü değiştireceğim sanki. İyice dik durup kafamı ne var anlamında salladım. Bir şey demedi, diyemezdide. Zaten daha dün beni istemeyen oydu, şimdi de abi mi kesilecek başıma. O harekete geçmeden önden yürüdüm, o da diğer merdivenden indi.
Aşağı indiğimizde ben önden Yiğit arkamdan oturma odasına geçtiğimizde herkes orada oturmuş bizi bekliyorlardı. Abim; annem, babam ve yaprağa sağlığım hakkında açıklama yapıyordu. Kaan ve arda bilgisayarda bir şeyler kurcalıyorlardı. Mert ve Caner de telefonlarıyla oyun oynuyorlardı. Caner beni görür görmez aya kalkıp"Assolistimiz de geldiğine göre haydi bakalım kahvaltıya" diye bağırdı ve kolunu omzuma attı.
"Vıcık şey seni hala affetmedim seni, ne bu samimiyet" diyerek kolunu geri attım.
O da kolunu tekrar omzuma atarak
"Ama bir gün affedeceksin, pıtırcık""Pıtırcık mı,bana bak çek şu kolunu vallahi affetmem kalırsın ortalıkta. Sonra yalvarma affet affet diye" dedim sinirli gözükmeye çalışarak.
"Tamam tamam sen beni affedene kadar ne dersen o "
"O zaman seninle işim çok aslanım, hazırlıklı ol"dedim elimi omzuna atıp keko duruşu yaparak. Şaşkın şaşkın yüzüme bakakaldı çocuk, Allah'ım şu sıfata bak çok tatlı bu sarı civciv.
Diğerlerine baktığımda kaşlarını çatmışlar bize bakıyorlardı. Sanırım caner'in benimle samimi olmasını istemiyorlardı. Bir tek Mert masum masum bakıyordu ve biraz da pişmanlıkla. Eğer özür dilerse affedicem onu çok şirin yaaa, tutup yiyesim geliyor içimden. Ve hep bir kardeşim olsun istiyordum yani kısacası onun dokunulmazlığı vardı bende.
Abim hâlâ benim durumum hakkında açıklama yaparken telefonum çaldı. Arayan Poyradı."Alo, Leyla hanımın telefonu"
"Merhabalar, Leyla hanımla görüşücektim"
"Ta kendisiyim. Nedir maruzatınız?"
"Bu gün işe gelmeyi düşünmüyor musun kızım, hayır kimseye bir şey de dememişsin. Bütün iş Volkan'a kaldı. İki ekip yönetiyor çocuk yaa"
"Anaaaaağğğ işşş! Hemen geliyoru-"sözümü babam kesti.
"Aaa kızım ne işi, ben hallettim bile birazdan yedek aşçı gidicek oraya. Süresiz izinlisin, büyük patrondan" dedi iyice dikleşerek.
"Aslan babam benim. Alo Poyraz ben izinliyim, sizlere şimdiden kolay gelsin." Abim hızla gelip telefonu elimden alarak kulağına götürdü.
"Lan poyraz, it herif seni. Sen niye Leyla' yı yalnız bıraktın lan"
"Yaa abi noldu şimdi, ben dün tüm gün Leyla'nın yanındaydım bırakmadım ki hiç onu"
"Sen onu benim külahıma anlat. Ulan dün o piç yine saldırmış kıza, hani koruyabilirdin Leyla'yı. Beyinsiz seni bir elime geçirirsem var yaaa."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolan Çicekler
HumorAra sokaklardan deli gibi koşuyordum. Deli adam hala peşimde, artık ciğerlerim patlamak üzere daha ne kadar koşabilirim acaba hiç bilmiyorum. Çatlak herif bir türlü bırakmıyordu peşimi. Bu sefer beni yakalarsa kesin öldürür. Ölmekten beter eder beni...