BÖLÜM 31

17 5 0
                                    

Gece boyunca rahat bir uyku çektim. Genelde ağladıktan sonra çok tatlı bir uyku basardı beni. Duşumu alıp ev kıyafetleriyle kahvaltıya indim. Kahvaltımı ederken babam gazete okuyordu, hemen yanında oturuyordum. Çayımı yudumlarken gazetede gördüğüm şeyle ağzımdaki çayı karşımda oturan canerin üstüne püskürtmem bir oldu. Babamın elinden gazeteyi hızla alıp okumaya başladım
"POP STAR RÜZGAR EŞCİNSEL Mİ?" diye kocaman sloganla yazılmıştı. Şimdi b!ku yedin kızım diye düşünürken Caner
"Allahıığğmm her yerim salya oluuuğğ! Ne yapıyorsun Leyla yaaa?"
Ben
"Caner bak"
Canerde elimdeki gazetenin manşetini görünce ağzını eliyle kapatıp küfür mırıldandı. Babam
"Kızım ne oluyor, biriniz bana da anlatsın"
Ben
"Yok bir şey babacım, Melike bu adamın hastasıydı eşcinsel olduğunu görünce çok şaşırdık, Melike ne hallere düşecek kim bilir garibim" diyerek geveledim.
Caner şoktan çıkıp yüzünü yıkamaya gitti bizde kahvaltıya devam ettik. Ben hâlâ şok içerisindeyken bir yandan da gülmüyor değildim. Onun yüzünden ödüm koptu, çok korkutmuştu beni. Şimdi uğraşsın dursun. Yukarı çıkıp annemin aldığı kıyafetimi giydim. Elbise çok güzeldi. Buz mavisi rengi, tül etekleri ve eteklerin ucunda yoğunluklu yavaş ve azalarak yukarı doğru çıkan taşlarla süslenmişti. Kolları olmayan bu elbisenin içinde gerçekten Elsa gibi olmuştum. Tek eksiğim pelerindi. Saçlarımı Elsa gibi dağınık bir topuz yapıp ela gözlerimi ortaya çıkaran bir far sürdüm. Rengi dudaklarımla hemen hemen aynı olan bir ruj , maskara ile de kirpiklerini boyadiktan sonra aynadan kendime baktığımda pekte ağır bir makyaj yapmadigimi anladım,zaten istediğim de buydu elbisem yeterince ağırdı makyajda ağır olsaydım tam gelinin kız kardeşi kılığında olurdum.

Aşağı indiğimde annem ve babamda çok şık olmuşlardı. Babam beni görünce
"Oooo prensesim ne de güzel olmuş"
Annem
"Bu gidişle yakup'um kızımızı bizden kaçırırlar"
Babam
"Çabuk iki tane koruma ayarlayın, dur dur iki de değil dört tane. Kimse benim kızımı benden alamaz" diye telaşlanınca annemde bende güldük.
Ben
"Sakin ol babacım ben kung fu biliyorum, o iş o kadar kolay değil"
Babam eliyle göbeğini tutarak derin bir nefes verdi.
"Kimin kızı tabiki benim kızım"
Kendi kendine sordu kendi kendine cevap verdikten sonra babamın bu hallerine gülüp arabaya bindik. Toplantı şirketin konferans salonunda verileceği için annem ile babam yerlerini aldılar bende arkada babamın beni çağırmasını bekliyordum. Babam lafa girdi
"Hepinize merhabalar,bu basın toplantısını ailemiz için çok önemli olan bir açıklamayı yapmak için düzenledim. Tüm Türkiye'de yıllar önce gündem olan bir olay yaşadık. Kızlarımız dan biri kaçırılmıştı, yıllar boyunca kızımızı aradığımız herkes tarafından bilinen bir şeydi. En sonunda kızımıza kavuştuk, yılların hasreti bitti. İşte ailemizin biricik kızı, göz nurumuz Leyla AKKAN"
Adımın okunmasıyla annemle babamın yanına gitmek için sahneye çıktım. Bir sürü magazinci, gazeteciler, kameramanlar hepsi beni çekmenin derdindelerdi. Ellerinde mikrofon olanlar sorularını sormak için önlerindeki dosyalara sorularını yazıp soru cevap kısmını bekliyorlardı. Heyecan beni bassa da  belli etmemeye çalışarak tebessüm ederek ilk etrafima bakıp sonra annem ile babamın ortasindaki boş sandalyeye oturdum. Güya abartı istememiştim ama burda bir davet kadar çok insan vardı. Kameramanlar her açıdan çekerlerken diğerleri sorularini sormak için ellerini kaldırmışlardı. Babam birini seçince başladı konuşmaya

"Benim sorum Leyla hanıma yıllardır kayıptınız sizi kim kaçırdı ve ne için kaçırdı?"
Derin bir nefes alıp
"Hakan Çobanoğlu tarafından kaçırıldım, kendisi anneme aşık biriydi, sağlık sorunları vardı. Akli dengesi yerinde değildi. Kendince annemden bir parça olarak beni evlat olarak istemiş ve kaçırmak gibi bir hata yapmış. Ben on yaşımda iken vefat etmiş ve kardeşi Kazım Çobanoğluna beni vermiştir. On dört yaşımda ellerinden kaçıp yetimhaneye yerleştim ve şu an ailemle birlikteyim"
Muhabir
"Sizi evlat olarak istemiş ise neden kaçtınız ki, iyi bir ebebeyinlik yapmadı mı?"
"Hakan bey bana iyi bakıyordu ama kardeşi Kazımda abisinden kalır yanı yoktu, akli dengesi abisinden daha kötüydü. Kötü davranışları vardı,şiddete meyilli biriydi. Abisinin ölümünün sebebini de biz olarak gördüğü için beni intikam amaçlı kullanmıştır"
Muhabir
"Hakan beyin ölüm sebebi nedir"
"Kanserdi, ilik kanseri"
Annem ile babam şaşırmışlardı ama belli etmemeye çalıştılar.
Muhabirlerin bir kaç sorusundan sonra toplantı bitti ve abimler ile Mert de geldiler. Aile açıklaması olduğu için aile pozları vermemiz gerekiyormuş. Bir kaç fotoğraftan sonra herkes dağıldı, bende şirkete odama geçtim. Önceden getirdiğim iş kıyafetleri ile üstümdeki Elsa elbisemi değiştirdim ve işimin başına geçtim.

                 🍀🍀🍀

Rüzgardan...

Meleği aradığımda bir erkek açtı, melek olmadığını ama güzel vakit geçireceğiniz gibi zırvalıklar attı. Bende telefonu suratına kapattım. Keşke hiç aramasaydım. Adam gey çıktı ve sürekli başka numaralar ve başka geyler tarafından rahatsız ediyorlardı, arayan arayana. Aaah o kızı bir elime geçirsem bir geçirsem ben gösterirdim ona oyun oynamak neymiş diye. Yufka kalbim yüzünden ağlamasına dertlerine içim el vermedi ve takılmak, kafasını dağıtmak istemiştim. Hangi akla hizmet ettiysem. Keşke hiç bulaşmasaydım. Telefonu dipten kapatıp uyudum. Sanki hiç başıma gelmemiş gibi, uyanınca geçecekmis gibi hissediyordum. Sabah kalktığımda gazetede kocaman manşeti görmem ile menejerimin gazabına uğramam bir oldu. Bütün iştahım kaçmıştı. Evden bir süre evden çıkmadan iyi olur diye düşünüyordum. Bu sırada menejerim geldi.
Kapıyı açtığımda
"Rüzgar bunee! Yaassnin arkanı toplamaktan bıktım, diğerleri hadi neysede bunu nasıl toplayayım ben?" Diye cırlayıp içeri girmesi bir oldu.
Ben
"Of offff! Napıcam ben Hülya?"
Hülya
"Bilsem burda olur muydum sence? Şu an yapabildiğim haberi durdurmak oldu ama neye yarar çoktan dedi kodunu yapmaya başladılar, herkesin dilinde varsın"
Sessizlik bir süre hakim oldu. Ne yapıcağımızı düşünüyorduk.
Ben
"Benim dışında başka gündem haber var mı peki?"
Hülya
"Bakıyorum" diyip elindeki tableti kurcalamaya devam etti. Sonra
"Var"
"Neymiş?"
"Ünlü iş adamı Yakup AKKAN 'ın kayıp kızı ortaya çıkmış"
"Yaaa bakim" diyip tableti elinden aldım. Gördüğüm fotoğraf ile sinirlerim tekrar atmaya başladı. Hülya dönüp
"Hülya bu kız?"
Hülya şaşkınlıkla
"Ne olmuş bu kıza?"
Ben
"Bana numarayı verip başıma bu işi açan bu kız işte" Hülya bir anda fırlayıp
"Neeee? Nasıl?" Biraz düşünüp
"Nasıl olduğunu boşver şimdi, bana Bebekteki arsamın tapusunu getir, küçük bir işimiz var"

Helloooo! Nasıldı? Şahsen ben yazarken bile gülmeden duramıyorum. Yazamadigim şeyleri hatırladıkça daha çok gülüyorum.
Sizleri seviyorum oy vermeyi unutmayın okurlarım. Nasıl gittiğini ve düşüncelerinizi de çok merak ediyorum.

Kaybolan Çicekler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin