Gözümü açtığımda hala arsada olduğumuzu ve başımın Arda abimin dizlerinde olduğunu farkettim. Karnimda soğuk havayı hissetmemden açık olduğunu anladım. Abim uyandigimi fark eder etmez
"Uyandı uyandı" diyip ellerini yanaklarıma.
"Nasılsın gülüm?"
Diğerleri başıma toplanmışlardı bile.
Ben
"İyiyim de en son arılar kovalıyordu bizi noldu ?"
Rüzgar
"Arılara alerjin varmış, biri seni vurdu"
Arda abim
"Benimle aynı alerjiye sahip olduğun için yedek olarak hep iğne taşırım arabada, Allah'tan ki taşıyormuşum. Hemen vurduk sana da"
Ben şaşkınlıkla
"Hadi bee, ya kardeş olduğumuzu bu kadar belli etmeseydik keşke ya" dedim sahte bir gülüşle kalkarak.
Abim
"Bak bak bak! Kız sen abiden mi utanıyorsun"
Ben sahte bir gülüşle
"Haşa paşam, utanmakda nerden çıktı"
Abim sahte siniri ile
"Akşam eve gidince göstericem ben sana utanmayı"
Yiğit abim
"Yaa gene ne yapıcaksanız üç kez düşünün. Zira sizin derdinizi biz de çekiyoruz"
Ben arda abime dönüp
"Biraz sessiz olalım abicim, yaşlıları yormayalım"
Yiğit abimde kaslarını havaya kaldırıp
"Arda, akşam sana yardımcı olsam çok iyi olucak"
Kaan abim arkamdan omuzlarımdan tutarak
"Kardeşim unutma ben senin kölenim, her zaman yanındayım sakın korkma"
Ben sinsice gülüp kendimi işaret edip
"Ben ve bir şeyden korkma kelimesi yan yana bile gelemez, hem ben kimlerin hakkından geldim şu iki adamcıktan mı korkucam" dedim onları işaret ederek. Abimlerin varlığını unuttuğu Rüzgar çekişmemizi otuz iki diş gülerek izliyordu. Kaan abim
"Doğru diyorsunuz validem, kimse sizin elinizden kurtulamaz"
Arda abim
"Desenize akşam savaş var"
Ben sinsice gülüp
"Kan var, vahşet var, kopmuş kelleler var!"
Diye bağırıp yumruğumu sıkıp yukarı kaldırdım. Rüzgar iyice gülmeye başlayınca abimlerin aklına geldi ve abim parmağını görürsün manasında bana sallayıp rüzgara döndü.
Yiğit abim
"Rüzgar bey kusura bakmayın unuttuk bir an sizi"
Rüzgar hala otuz iki diş
"Hiç sorun değil ve artık beyli bayanlı sizli bizli konuşmayi bir kenara bırakalım, artık ortağız"
Yiğit abim
"Doğru, o zaman biraz daha bakınalım ve şirkete geçip proje çizim ekibi ile toplantı yapalım" dedi ve araziyi biraz inceleyip görüşlerimizi sunduktan sonra şirkete geçtik. Toplantıyı yapıp en geç bir ay sonra inşaata kesin bir şekilde başlanacağı kararı aldık. Ağaçların taşınma konusu ve inşaat malzemeleri ıvır zıvır konularıda olduğu için biraz zamana ihtiyaç vardı.
Odama geçip kendime bir kahve söyledim. Zira çok yorulmuştum. Ben odamda dinlene durayım kapım çalınmadan açıldı ve kapandı. Başımı yasladığım sandalyeden kaldırdığımda karşımda oturan rüzgarın pişkin pişkin gülüşü ile daha çok yorulacağımı düşündüm.
Ben
"Buyur popcu, ne vardı?"
Rüzgar
"Sana vereceğim cezayı buldum"
Ben kaşlarımı kaldırıp
"Allah hallaaa! Neymiş, bak çok merak ettim"
Rüzgar
"Bir ay boyunca benim istediğimi yapıcaksın"
Ben ağzımın içinde olumsuzluk sesi çıkararak
"Ben ceza cekicek bir şey yapmadığım için, olmaz"
Rüzgar
"Bu senin cezan ve yapmazsan bana attığın o iğrenç iddiaları abinlere söylerim"
Şerefsiz, abimlere öterse benim de kellemi bizzat Altan abim alırdı.
Ben
"Bunun intikamını alıcam ama bu ay olmaz, burda değilim. Başka bir şey iste ya da diğer ayı bekle"
Rüzgar şaşırmışa benziyordu.
"Nereye böyle?"
Ben
"Sanane, yokum işte. Ya değiştir ya da bekle"
Rüzgar
"Bekliycem, ama çabuk gel. Benimde sabrım var neticede"
Ben elimi havada sallayıp
"Çokta fifi" dedim.
Ayağa kalkıp kapıya doğru giderken hiç dönmeden
"Görücez" dedi ve çıktı.
Kahvem geldi bir guzel höpürdeterek telefonumla oynamaya başladım.
Ben takılırken kapım çaldı.
"Girin!"
İçeri Ceren girdi
"Leylacım nasılsın?"
Cereni görmek biraz acı versede iyi gelmişti, onu kaybetmek istemiyordum, çok cana yakın biriydi. Kanım ona hemen ısınmıştı. Hem Emrecana olan ilgim yüzünden aramizin bozulmasını istemiyordum ki şu an emrecanıda Arda abim gibi görme isteğim vardı. Eminim bu istek olumlu sonuç alıcaktı.
"Hoşgeldin Ceren, otursana"
"Yok kız öğlen oldu. Seni öğlen yemeği için almaya geldim"
Saatime bakıp şaşkınlıkla
"Harbi mii? Ne ara oldu yaa?"
Ceren
"Oldu tabi şaşkın"
Ben
"Tamam hadi gidelim sen öğle yemeği diyince acıktığımı hatırladım" diyip öğlen yemeğine gitmek için dedemin bana verdiği restorana gittik. Zaten öğleden sonra uğrayıp işlere göz atmak istiyordum. Yemekte bahane oldu işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolan Çicekler
HumorAra sokaklardan deli gibi koşuyordum. Deli adam hala peşimde, artık ciğerlerim patlamak üzere daha ne kadar koşabilirim acaba hiç bilmiyorum. Çatlak herif bir türlü bırakmıyordu peşimi. Bu sefer beni yakalarsa kesin öldürür. Ölmekten beter eder beni...