Ara sokaklardan deli gibi koşuyordum. Deli adam hala peşimde, artık ciğerlerim patlamak üzere daha ne kadar koşabilirim acaba hiç bilmiyorum. Çatlak herif bir türlü bırakmıyordu peşimi. Bu sefer beni yakalarsa kesin öldürür. Ölmekten beter eder beni. Ne olursa olsun yakalanmamalıyım. Ciğerimde son bir nefes dahi kalsa kaçıcaktım. Ara sokaklardan artık çıkıp kalabalık alana gitsem çok iyi olurdu.
Tam karşıdan karşıya geçiyordum ki önümü siyah lüks bir araba kesti. İçinden bir amca yaklaşık 50li yaşlarda , sarışın mavi gözlü biri camı açıp "atla!" Diye bağırdı. Sanırım tek şansım bu adamdı çünkü Kazım beni yakalarsa iflahımı şaşırtır bundan emindim. Direkt kapıyı açıp oturdum. Oturmamla arabanın hareket etmesi bir oldu. Hemen arkamı dönüp Kazım a baktım. Elinde silahla geride kalmış yorulmaktan ellerini dizlerine koymuş küfür sayıyordu pezevenk.
Derin bir nefes alıp bir kaç saniye soluklandıktan sonra yanımdaki adama döndüm. Dikkatini yola vermiş, beni bir yere götürüyordu.
"Kimsiniz? Beni neden kurtardınız?"
Adam bana dönüp baktı, gözleri dolmuştu dokunsam ağlayacaktı resmen. Sonra tekrar bakışlarını yola çevirdi ve
"Her şeyi anlatıcam ama ilk önce daha güvenli bir yere gitmeliyiz. O zamana kadar biraz dinlen. Emin ol duyacaklarına sende çok seviniceksin."Nedense ona güvenmek istiyordum. Neticede beni o Kazım delisinden kurtarmıştı. Eğer onun eline düşseydim eskisi gibi işgence etmeye tekrar başlayacaktı. Kim bilir belki bu sefer öldürüp öldürüp tekrar diriltirdi. Yıllar önce onun elinden kaçmakta çok iyi yaptım. Onun yüzünden 14 yaşında evli olucaktım. Kaçmasaydım eminim intahar etmiştim. O günleri hatırlamak bile gözlerimi doldurdu.
Yanımdaki adam bir yandan göz yaşlarını siliyor bir yandan bana bakıyor bir yandan da yola bakıyordu. Acaba ne yaşadı da bu hale geldi? Peki benim bu adamın yaşadıklarıyla ne ilgim vardı?
Bir süre sonra araba bir yalının önünde durdu. Demir kapılar açıldı ve içeri girdi. Arabayı park ettiğinde hemen inip kapıyı bana açtı. Ben ise şaşkınlıkla etrafı gözlüyor ve temkinli davranıyordum. Kocaman bir bahçesi vardı, cicek kokuları etrafı sarmalamıştı. İçimde ise tedirginlik vardı acaba başıma ne gelicekti. Tamam Kazım aşırı beter biri ama beterin de beteri vardı. Ne ile karsılaşacağımı bilmiyorum neticede. Aklımdan türlü türlü senaryolar geçiyor.
Adam bana yolu göstererek "buyur kızım, hoşgeldin. Lütfen içeri buyur" deyip yalının kapısını gösterdi. Bir adama baktım bir yalının kapısına sonra tekrar adama baktım. Çok tatlı bir adam, hala gözleri yaşlı bana bakıyordu. Şaşkınlıkla içeri girdim. Girer girmez beni uzun boylu, adamla hemen hemen aynı yaşlarda, ela gözlü, çok güzel bir kadın karşıladı. Beni görür görmez adama dönüp "o mu?" Diye sordu adam kafasını evet anlamında sallayınca gözlerinden yaşlar aktı. Kadın da adamı görünce ağlamaya başladı ve bir anda boynuma sarıldı. Saçlarımı ellerine alıp koklayıp deli gibi öpmeye başladı. Ne oluyor lan burda. Benim anlamadığım bir dolaplar dönüyordu. Sanırım bana zarar veremeyecekler ki kadın bir anda sarıldı. Ve ağlıyor içim el vermedi ve bende onun beline kollarımı hafiften doladım. Bir kaç saniye sonra kadın küt diye bir anda bayıldı. Adam hızla gelip
"Yeldaaa. Yelda aç gözlerini karıcım. Hafize hanım yardım edin su getirin. Yelda hadi aşkım bak bitti herşey artık bitti uyan"
Adam kadını kaldırıp salona doğru gitti bende hemen peşinden gidip koltuktaki yastıkları çektim. Kadını oraya bıraktı. Hafize diye seslendiği kadın su ve kolanya getirdi adam suyu aldı içirmeye çalıştı bende hemen kolonyayı alıp kadına koklattım. Hala olayın şokundaydım. Bunlar kimdi, benle ne ilgileri vardı hiç bilmiyorum ama içim bir gitti anlatamam.
Kadın gözlerini açtı ve "Yakup kızımız nerde, gitmedi demi?"
"Hayır hayatım gitmedi bak burda yanı başında" diyip beni gösterdi.
Nasıl yani bu kadın benim annem mi? İnanmıyorum. Orada donup kaldım. Kadın kalkıp tekrar bana sarıldı bu sefer Yakup dediği adamda sarıldı. ben ise hâlâ adamın dediğini sindirmeye çalışıyordum.
Bir anda geri çekildim. Ne oluyordu burda anlam veremiyordum bir türlü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolan Çicekler
HumorAra sokaklardan deli gibi koşuyordum. Deli adam hala peşimde, artık ciğerlerim patlamak üzere daha ne kadar koşabilirim acaba hiç bilmiyorum. Çatlak herif bir türlü bırakmıyordu peşimi. Bu sefer beni yakalarsa kesin öldürür. Ölmekten beter eder beni...