Sevgili okurlarım, uzun bir aradan sonra yine karşınızdayız. Kitaba nasıl devam etmem konusunda pek ilhamım olmuyordu. Bu süre içerisinde Leyla'nın geleceği hakkında bir çok fikir ürettim. Ve daha gerçekçi olma vakti geldiğini düşünüyorum.
Bu arada yazdığım her bir şey, her bir olay, Leyla'nın yaşadığı her bir acı gerçektir. Farklı insanların yaşadığı olayları tek bir kitapta topladım. Bundan sonraki yazacaklarım da böyle olacaktır. Hayal ürünü değil, gerçeklerdir...
Ameliyat günü geldi çattı. Evin içinde benden bin kat daha stresli olan ailemle hastaneye erken gitmem gerektiğini söyleyip duran bir adet de Altan abim var.
Herkes heyecanlı bir o kadarda korku içinde gidip gelip tekrar tekrar bana sarılıp teselli ediyorlar. Korkularını anlıyorum ama ya çıkamazsam o ameliyattan. Lale çıkamadı çünkü. Ara ara diyorum keşke bulmasaydım da benim icin bu kadar korkmasalardı. Ama sonra iyiki bulmuşum da bu kadar güzel anılara sahip olmuşum diyorum.Evde olabildiğince fazla oyalanıp hastaneye öyle gitmeyi düşünüyorum. Erkenden gidersem abim hemen beni odaya kapatır, zaten bundan sonraki günlerim hep orda geçicek. Erkenden gitmenin ne manası var ki.
Evde güzel bir kahvaltı yaptık,hep beraber kahvelerimizi içip sohbet ettik. En son odama geçip hastane için gerekli olacakları hazırladım. Artı sağ salim çıkabilirsem canım sıkılınca okuyabileceğim kitaplar da almayı ihmal etmedim.
Aşağı indiğimde tüm ailem hazır mı nazır beni bekliyorlardı. Hepsinin yüzlerinde buruk bir tebessüm ile. Annem ile babamın ağzından okunması bitmeyen dualarla hastanenin yolunu aldık.Hastaneye geldiğimizde Poyraz, özgür, Melo ve Derya abla da gelmişlerdi. Dedemle iki ninemi de unutmamak gerek. İspiyoncu Erhan saçma espirileri ile ortamı yumusatma derdindeydi. O kendince bir şeyler yapmak istiyordu. Mert elinde nerde buldugunu bilmediğim tuvalet peçetesi ile her an ağlayacak gibiydi. Odamda herkese korkmasalarını söyleyip sakinleştirmeye çalışırken odaya Ceren ile Rüzgar girdiler.
Ceren bana sarılıp:
"Canım seni böyle bir gunde yanında olmasaydım vicdan yapardım." Tebessüm edip:
"Hoşgeldiniz, zahmet etmişsiniz." Dediğimde rüzgar
"Allah'tan şirkete uğradım da Ceren hanım söyledi yoksa hiç haberim olmayacaktı." Diye acikmala yaptı.
Diğerleri teşekkürlerini iletirken benim dilim damağım kurumuştu, masada duran suyumu alip koca yudumlarla içtim.
Bana verilen oda kocamandı. Hastanede özel oda tutmuşlardı babamlar. Benim yatağımın dışında kocaman siyah kadife bir oturma grubu ile orta sehpa odayı aydınlatan camın önündeydi. Diğer tarafta banyo olduğunu düşündüğüm bir kapı vardı, köşede ise küçük tekerlekli bir masa ile mini buzdolabı vardı. Yatağımın tam karşısında dev ekran televizyon vardı. Altında da eşyalarımı koyabileceğim küçük ir dolap vardı.
Şahsen bu kadarını beklemiyordum. Oda hemen hemen evdeki odam kadardı.
Aileme baktığımda sükunet içinde neler olacağını bekliyorlardı. Umarım onları üzmem.
Yaklaşık beş, altı dakika sonra Altan abim, yaprak abla , beyaz saçlı yaşlı bir doktor bey amca ve bir kaç cerrah asistanı odaya girdikler.
Altan abim:
"Hepinize merhaba, hoşgeldiniz" dedi. Hep bir ağızdan hoşbulduk dediğimizde yaşlı doktor bey amca elinde dosyama bakarak
"Merhaba Leyla, ben Ufuk. Ameliyatını ben yapıcam."
Uzattığı elini tutup
"Memnun oldum efendim." Dedim.
Dedem:
"Kızım Ufuk benim arkadaşım, yurt dışından senin ameliyatın için gelmesini istedim."
Buruk bir tebessüm ile karşılık verdim. İç sesim
Ay dedoş ölüm gelince sanki azraille anlaşma yapıcaksın
Demeden durmalıdı.Ufuk bey amca:
"O zaman biz Leyla'yı on dakikaya ameliyathane ye alalım. Leylacım, sakın korkma, hem kitlen iyi huylu inşallah sağ salim atlatıcaz." Dediğinde odada herkesin bir anda amin demesiyle gülmeden edemedim.
Ufuk bey amcaya bakıp:
"Siz beni değil onları sakinleştirin, benden daha çok korkuyorlar." Dedim.
O da gülüp odadan çıktı. Herkes teker teker gelip sarılıp, öpüp, teselliler veriyordu. Annemle babamın gözleri her an çeşme gibi açılacak gibiydi. Onlar için çok zor olmalı. Bir kızlarını kaybetmiş ve ikincisinde bu sebepten dolayı gitmesinden korkuyorlardı. Onları anlamak için anne ve baba olmak lazımdı. Çünkü evlat acısı çok ağırdır. Şahsen küçükken evladım olarak gördüğüm kedimin kopekler tarafından ölmesi beni çok derinden sarsmıştı. Ben bir kedi için bile bu kadar derinden etkiliyorsa gerçek bir evladı hiç düşünemiyorum.
Hepsiyle sarildiktan sonra karşımda dizilmişlerdi.
Hepsine teker teker bakıp:
"Sizleri çok seviyorum canım ailem. Ama bu konuşmayı yapmam gerek. Hepinizden helallik istiyorum." Dediğimde Arda tam lafımı kesicekti ki elimi kaldırıp engel oldum.
"Lütfen lafımı bölmeyin. Biliyorum bu konuşmalar çok ağır ama ne olacağını hiç birimiz bilmiyoruz. Eğerki ölürsem, lütfen dağıtmayın ve kimsenin sizi dağıtmasına müsade etmeyin. Fazlada arkamdan ağlamayın, üzülmeyin. Çünkü hep yanınızda olucam. Bu son aylar, geçirdiğim en güzel aylardı. İnşallah devamı gelir. Sizlerle çok güzel anılara sahip oldum ve bana verdiğiniz en güzel hediye onlardı. Hepinizi ayrı ayrı çok seviyorum ve hep buramda kalacaksınız." Dedim elimi göğsüme koyarak.
"İnşallah çıkarsam da mutluluğumuza kaldığımız yerden devam ederiz." Dediğimde annem babama sarılıp ağlamaya başladı. Ayağa kalkıp annemin kollarından tutup:
"Lütfen anne, benim için kendini her duruma hazır et. Seni yıkılmış görmek istemiyorum. "
Diyince annem
"Canım kızım" diyip sarıldı. Bende ona sarılıp sırtını patpatladım. Tam o sırada Mert elindeki peçeteyle burnunu delicek gibi temizlemesiyle irkildim. Ona baktığımda ağlıyordu ve
"Çok duygusal bu ama" dediğimde gülmeden edemedik.
Odaya iki tane hemşire gelince tekerlekli sandalyeye bendim ve hepsine el sallayarak ameliyathaneye girdim. Göz yaşlarım sessizce, usulca dökülürken, Altan abimi göremedim. Sorduğumda Ufuk doktor bey amca çok yakın olduğumuz için kötü etkileneceğini söyleyip almamış onu. Neyseki onunlada vedalaşmıştım. Yatağa uzandığımda bileklerimi ve ayaklarımı bağladılar. Takılan serum ve verilen oksijen ile gözlerim yaşlarla yavaş yavaş kapanmaya başladı. O an gözlerimin önünden dedikleri gibi fil seri halinde tüm güzel anılarım canlandı. İçimdeki korkuda işte tam bu anda büyüdü ve usulca gözlerimi kapatıpverdim. Bundan sonraki hayatım nasıl olucak bilmiyordum ama bundan öncesi için mutluydum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolan Çicekler
HumorAra sokaklardan deli gibi koşuyordum. Deli adam hala peşimde, artık ciğerlerim patlamak üzere daha ne kadar koşabilirim acaba hiç bilmiyorum. Çatlak herif bir türlü bırakmıyordu peşimi. Bu sefer beni yakalarsa kesin öldürür. Ölmekten beter eder beni...