BÖLÜM 39

15 4 0
                                    

İyi okumalar
_______________

Sabah uyandığımda hala herkes yatıyordu. Eskisi gibi ilk mutfağa gidip kahvaltı hazırlamaya başladım. Böreği fırınlafıktan sonra diğer işlemlere başlamıştım. O sırada ev halkı uyanmaya başladı. Ben menemen için soğanları kestikten sonra tavaya atıp pişmesini beklerken hem yanında domateslsrikesmeye başladım. O sırada ablam geldi. "Ooo kolay gelsin kardeşim"
Sahte bir tebessüm ile
"Teşekkürler abla"
Gülnihal
"O zaman bende yardım edeyim de çabuk bitsin." Diyip aniden beni itip domatesi almaya çalışmasıyla elimin tersinin kızgın tavaya düğmesiyle ani bir çığlık attım. Fena yapışmıştı elim tavaya. O sırada Mert hızla gelip
"Ablaa! Abla iyi misin?" Elimi eline alıp bakarken Gülnihal'e dönüp
"yaaa napıyorsun sen? Biraz daha dikkatli olamadın mı?"
Demesiyle Gülnihal kızgınlıkla
"Ne yapmışım ben yaa?"
Mert sinirle
"Gördüm,resmen bilerek ittim ablamı"
O bir şey diyemezken Mert beni hemen musluğun önüne getirip soğuk suya elimi tuttu. Çok fena acıyordu, tıpkı... Tıpkı ütü gibi. Çok acıtıyordu. O anları hatırlayınca sırtımdaki iz sızlamaya başladı. O zamanki acı sanki hala sırtımdaydı. Bir an sanki karşımda ablam olucak o kız yokta Kazım vardı. Sanki Kazım'ı görüyordum. Her zamanki gibi o pis gülüşü ile elindeki kemeri diğer eline indirip kaldırıyordu.
Korkuyordum...
Korku bedenimi titretmeye başlıyordu, karşımda kazım ise iğrenç kahkahası ile karnını tutuyordu.
Gözlerim dolmaya başladı. Ellerimle kulaklarımı kapattım, duymak istemiyordum. O iğrenç gülüşü duymak istemiyordum. Dizlerimin bagi çözüldü ve kendimi köşeye atıp sırtımı duvara yasladım. Bana doğru geliyordu.
O adam bana doğru geliyordu.
"Ya- yapma! Uz- ak d du dur benden. Gül   meehh." Nefesim kesilmeye başladı. Gözlerimden yaşlar firar ederken tekrar o gülme sesi ile daha fazla titremeye başladım. Bu sefer elinde ütü vardı. Gözlerimi sıkıca kapattım.
Sırtımdaki sızı büyüdü.
Sarsılmamla gözlerimi açtığımda Mert'in telaşlı gözleriyle karşılaştım. Hızlıca ona sarılıp hüngür hüngür ağlamaya başladım. Resmen o anları tekrar yaşamıştım.

Bir süre Mert'in boynunda sarılı kaldıktan sonra kendimi toparladım. Ondan ayrıldığımda telaşlı ailemin gözleriyle karşılaştım. Onlarda çok korkmuşlardı. Annem hızla yanıma gelip
"Kızım noldu sana?" Dedi şefkatli sesiyle
"İyiyim, sadece..." Bir şey diyemedim.
Mert olduğu yerden hışimla kalkıp Gülnihal'e döndü
"Senin yüzünden oldu, resmen bilerek ablamı ittin.  Gördüm!" Demesiyle Yiğit
"Ne demek bilerek itti. Ne diyor bu Gülnihal."
Gülnihal
"Hayır bilerek itmedim yardım etmek istedim domatesi aldım o sırada farketmedim tavanın orda olduğunu eli oraya yapıştı." Dediğinde Arda hızla yanıma gelip elimi tuttu
"Ufffffcok fena bu. Resmen elinin tersinin tamamı yanmış." Dediğinde Kaan
"Dur ben yanık kremi getireyim. " Dedi ve gitti. Babam ile annem ise bu olaya sessiz kalmayı tercih ettiler. Gerçi mert dışında kimse Gülnihal'e haksızsın dememişti. Bu da çok sinirimi bozmuştu.
Mert benim kolumdan tutup
"Hadi gel abla, odama gidelim. Orda düşerim kremi sana." Dedi. Bende bir şey demeden dediğini yaptım.
Mert'in odasına geldiğimizde yatağına oturduk. Mert elime kremi sürerken
"Ya abla gördüm resmen seni bilerek itti ve tavayı da gördü."
Hırıltılı çıkan sesimle konuştum.
"Biliyorum Mert, beni bilerek itti. Bunu daha önce planladı. Kim bilir daha neler yapacak?" Dediğimde Mert bana bakıp
"Abla, sen bir şey biliyorsun?" Dediğinde sadece ona bakmakla kaldım. Tekrar konuştu
"Abla bana anlat, lütfen."
Mert'in elini tuttum.
"Mert, anatıcam ama kimseye bahsetmek yok. En azından kanıtımız olana kadar." Dediğimde hızla kafasını salladı.
Ben
"Mert, ben dün o kızı yemeğe çağırmaya gittiğimde telefonla konuşuyordu. O güya ona taciz Eden adama baba diyordu. Nereye saklandiysa çıkmasın Yakup bey hala peşinde diyordu. Seni de ordan çıkaricam diyordu. Sadece vakit istiyordu. Ailemizin güvenini aldığını söylüyordu. Bir planı varmış ama ne bilmiyorum. Bize zarar vermelik bir plan." Dediğimde
Mert sinirlenmişti.
"Abla yapıcaz peki? Böyle elimiz kolumuz bağlı mi oturucaz?" Dediginda kafamı iki yana salladım.
"İlk bize nasıl bir oyun oynayacağını öğrenicez, sonrada kanıtlarıyla onu ifşa ederiz." Dediğim de tamam dedi. Bir süre sessizce oturduktan sonra babam geldi. Yanıma oturdu.
Nedense kırgındım ona, o kıza bir şey demedi diye. Annemede...
Babam elimj eline aldı.
"Nasıl oldun bakalım?" Soğuk bir sesle
"İyiyim." Dedim.
Bir şey demedi.
Bir süre sonra
"Kızım mutfaktaki olay... Bana düzgün anlatın, doğrusuyla " dediği anda mert ayağa fırlayıp
"Baba sen bize inanmıyor musun? Ben gördüm diyorum bilerek ablamı itti ve elinin yanmasına sebep oldu. Tavanında ocakta olduğunu görmüştü." Babam yine sustu. O kızı kötülemek istemiyordu. Benim bunu yaşamama göz yumuyordu.
Elimi babamın elinden çekip merte döndüm.
"Ablacım gel biz seninle dışarıda kahvaltı yapalım. Neticede kimse bize inanmıyor." Dediğimde babam kafasını kaldırdı. Ama yine bir şey demedi.
Mert yataktaki ceketini alırken bende odama gidip cüzdanımı aldım ve evden çıktık.
O kız resmen bana savaş açmıştı. Neden açtığını bilmiyorum ama annem ve babamı çoktan ele geçirmişti bile. Ama ben buna müsade etmiycem. Sonuna kadar savaşıcam. Bu savaşın sonunda kaybedersemde onurlu savaśtım derim en azından. Ama ona bu evi dar edicem. Bana bulaşmak neymiş görücek. Duygularımızı kullanmak neymiş görecek. Asıl Leyla kim işte onu gorecek.
O benim canımı acıttı ama ben canını acıtmiycam ben direkt canını alıcam...

Kaybolan Çicekler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin