BÖLÜM 42

21 5 0
                                    

Yakup bey gördüğü rüya ile ter içinde uyanmıştı. Rüyasında Lale'yi görmüştü. Ağlıyordu, Yakup bey elini uzattığında arkasını dönüp gitmişti.
O zaman içine düşen kurt ile yerinden kalkıp ağır adımlarla Leyla'nın odasına gitti. Kapıyı açtığında odayı boş görünce korku ile ilk banyoya baktı boştu. Banyodan çıkınca masanın üstündeki kağıtları görünce hemen oraya gitti.

Masanın üstünde Leyla'ya verilmiş tapular, kredi kartları ve iki tane mektup vardı. Birinin üstünde Mert yazarken diğerinde ailem sandıklarım yazıyordu.
Yakup bey eli titreyek mektubu açtığında tek bir kelime yazıyordu. ELVEDA...
Tek kelime ama içinde bulundurduğu bir sürü anlam vardı.
O an Yakup bey'in ciğeri parçalandı. Kızı onları terk etmiş, artık yüzlerini bile görmek istemediğini söylemişti. Kendinden çok utandı, öyle davranmaması gerekiyordu. Ona vurduğu ele baktı sonra hüngür hüngür ağlayarak kendine vurmaya başladı. Benim yüzümden gitmişti Leyla diye düşündü. Oysaki Leyla'nın kalbini parçalayan bir tek o değildi.

Leyla ise mert gittikten sonra ne yapmak istediğine karar vermişti. Sadece yalnız kalıp yalnız başına ölümü beklemek istedi. Yatağından kalkıp sadece kendisine ait olan eşyaları toplamıştı. Onların parası ile aldığı her şeyi bırakmıştı. Sonra komidinin çekmecezini açıp Hakan'ın ona bıraktığı mektubu aldı. İçindeki anahtarları kontrol edip çantaşına attı. Cüzdanında kendine ait kredi kartını tek bırakıp diğerlerini çıkardığı tapuların yanına koydu.
Sonra iki tane kağıt ve zarf çıkarıp ailesi için her ne kadar yazmamak istesede tek kelime ile onların zarfını sonsuza dek kapattı. Diğer kağıda ise Mert için "Bu bir elveda değil kardeşim,toparlanınca senin için gelicem . Leydim sana emanet. Altan abimlere onları çok sevdiğimi söylersin.
Seni çok seven ve bir tek sana güvenen ablan"
Diyip onu da zarfa koydu ama ağzını kapatmadı.
Sessizce valizini ve çantasını alıp o eve bir daha dönmemek üzere çıkıp gitti. Belki kalbimi tamir ederim düşüncesi ile ona tek sahip çıkan ve evladı olarak gördüğü Hakan'ın evine doğru yol almak istedi.
Otogara gidip Kars'a ilk otobüse bir bilet alıp yeni bir hayata adım attı.
Eski hayatını unutmak, yepyeni bir sayfaya başlamak istiyordu ama bunun kolay olmayacağını çok iyi biliyordu. Çünkü Kazımla yaşadıklarını hiç unutamadan yeni bir hayata başlamıştı. Ve o hayattanda mutlu olmadan üçüncü bir hayata adım attı.
Genç yaşına rağmen bu kadar şey yaşamıştı ve her gördüğü yaşlı insanda kendi kendine acaba ben yaşlılığımı yaşayacak kadar sağlam durabilecek miyim? Diye soruyordu.
Acaba ben yaşlanana kadar neler yaşiycam? Başıma neler gelicek? O zamana kadar kendimi öldürmeden durabilecek miyim? Diyordu.
Otobüs hareket edince yine sessizce göz yaşladını döktü.

Yanındaki yaşlı teyze onu bu halini görünce içi acıdı. Ağlama demek istesede dokunmadı, içini dökmesini istedi. Leyla o kadar yıkılmış görünüyordu ki gören sadece onun için üzülüyordu.
Yanağında belli olan babasının tokadı: şişmiş, kan toplamış ve altları ağlamaktan morarmış gözler, kurumuş dudaklar ile solgun teni onu sanki vabaya yakalanmış gibi gösteriyordu.
Son nefesini veren biri gibi gözüküyordu. Oysaki daha alacağı çok nefesleri olacaktı.
.
.
.
.
.
Yanındaki teyze yaklaşık bir buçuk saat sonra Leyla'ya teselli olmak için omzuna dokunduğunda Leyla yanındaki tonton neneye basini çevirdi.
Göz göze geldiğinde Leyla bir şey demeden teyzeye sarılıp aglamaga başladı. Birine sarılmak ona o kadar iyi gelmişti ki yanında böyle biri oturduğu için kendini şanslı saydı. Yabancı biri ona teselli verince içinde küçük bir burkulma hissetti.
Bir kaç dakika sonra teyzeden ayrıldığında ton ton teyze:

"Kızım seni kim bu kadar üzdü? De hele"
Leyla yaşlarını silip
"Ailem" dedi.
Teyze Leyla'nın yanağını okşayıp
"Anlatmak ister misin gözel gızım?" Dediğinde Leyla ne de olsa bir daha görmiycem diyip taaaa en başından doğduğu ilk andan başladı anlatmaya.
...........

Kaybolan Çicekler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin