BÖLÜM 35

20 6 0
                                    

Sonunda pazar günü geldi çattı. O kadar çok heycanlıyım ki anlatamam, ameliyattan önce hem herkesin morali yerine gelicek hem ben tam motivasyon ile gireceğim için mutluyum.
Sabahtan beridir annem ile Hafize teyze mutfakta yiyecek şeyler hazırlarken benim yardım etmeme izin vermiyorlardı. Neymiş yorulurmuşum. Ayol ben bu enerjiyle koşarsam Guinness rekorlar kitabına girerdim. Yani kendimde o potansiyeli görüyorum.
Annemlere yardım edemeyeceğimi daha doğrusu yardım adı altında tırtıklayamayacağımı anlayıp oyun oynamak için topu ve ipi hazırladım ve abilerimin yanına gittim. Hepsi milletin gelmesini bekliyorlardı. Onlarla bir kaç dakika takıldıktan sonra kapı çalınca fırladım. Kesin gelen Meloydu çünkü az önce onunla konuştum yoldayım demişti. Kapıyı bir hevesle açınca rüzgarı gördüm ve neşem geri kaçtı:
"Sen miydin?"
Pis pis sırıtıp içeri girerek:
"Ne o? Beğenemedin mi?"
Sahte bir gülücükle:
"Tabiki" dedim. Tam o esnada bahçeye Altan abimlerin arabası girince onu yalandan  iteleyerek yanlarına koştum. İlk abime sarıldım:
"Abiimm, hoş geldiniz"
Altan abim:
"Hoş bulduk prenses"
Özgür bizi ayırıp:
"Yaaa bizede bıraksana" diyip beni kollarına aldı. Bende kollarını beline dolayıp:
"Paylaşılamıyorum arkadaş" dediğimde bu sefer poyraz bizi ayırıp:
"Paylaşmayız tabiki bizim bir tane Leylamız var." Demesiyle bende ona sarıldım. Altan abim beni çekip:
"Öldürdünüz kardeşimi bırakın."
Onlardan ayrılınca poyraz:
"Bizimde kardeşimiz bir kere"
Dediğinde abim:
"Olsun, benle daha çok kardeş hem biz kanlarımızı birleştirdik." Dediğinde Özgürle poyraz gülüp:
"Doktor adamsın, küçücük yaralarınızı birleştirince kanlarınızın karışmadığını sen daha iyi bilirsin." Dedi.
Abim
"Olsun, benimle daha çok kardeş."
Biz eve doğru ilerlerken poyraz:
"Olsun bizimlede, hem biz aynı bardaktan süt içtik, biz de süt kardeşiz o zaman" dediğinde gülmemi durduramıyıp kahkaha atmaya başladım. Ben böyle gülerken kapıda bizi izleyen rüzgarı gördüm. Ama bir tek gören ben değildim, poyraz gördüğü gibi:
"Eşcinsel popcu buuu!" Diye bağırmasıyla artık kendimi betona attım. Altan abim başımda dikilmiş sakinleşmemi beklerken Poyraza dönüp:
"Eşek sıpası seni! Senin yüzünden betona yapıştı kız" demesi o kadar tatlıydı ki.
Gülmem sakinleşti ama hala gülüyorum. Betondan kalkıp rüzgara baktığımda kıpkırmızı olmuş bana bakıyordu. Özgür bizim bu halimize başını iki yana sallayarak önden içeri girdi. Poyraz da ilerleyip rüzgarın yanına gidip:
"Gerçekten eşcinsel misin?"
Rüzgar elini saçlarına atıp:
"Hayır değilim, yalan haber o." Dediğinde poyraz derin bir oh çekti bizde çoktan içeri girdik. Abimler ile Altan abimler oturmuş sohbet ederken kapı çaldı ve yine fırladım, bu sefer gelen Melo olunca kocaman sarıldım.
"Yhaaa meloo nerdesin kaç saattir? Güya yoldaydın."
Melo:
"Ya hiç sorma, otobüse binene kadar canım çıktı, en son bir tane küçük çocuğu kucağıma aldım anca sığdım." Dedi. Ben:
"Niye taksiyle gelmedin ki?"
Melo kafasını iki yana sallayarak ayakkabılarını çıkartıp:
"İstanbul'da taksi, güldürme beni" dediğinde haklı olduğunu anladım. İkimiz içeri girince Melo Rüzgarı görmesiyle yanına fırlayıp karşısında dikilip:
"Nolur eşcinsel olmadığınızı söyleyin nolur?" Demesiyle kahkaha attım. Rüzgar bana bakıp sinirle:
"Hayır değilim, yalan haber o." Diye Poyraza dediğini tekrarladı. Melo bana bakıp yanıma gelerek:
"Sen bir şey yaptın demi bu çocuğa?" Demesiyle masum bakışlarımı ona attım. Şu an tam olarak çizmeli kedi gibiydim sadece elimde şapkam yoktu. Melo benim bu hareketimle eliyle alnına vurup:
"Ne yaptın da bu çocuk sana kötü kötü bakıyor. Dökül çabuk."
Ben
"Tövbeler olsun, o kadar büyük bir şey yapmadım canım. Alt tarafı o bana asılırken kendi numaram yerine gay arkadaşımın numarasını verdim. O gay arkadaşım da diğer arkadaşlarıyla paylaşmış. Yani olay bundan ibaret."
Melo sinirle:
"Dua et şu an etrafımızda bir sürü kişi var, yoksa ben sana yapacağımı bilirim."
Demesiyle iç sesim:
Evet sayın seyirciler değerli gınciler gıdı gıdı show az sonra ekranlarınızda...

Kaybolan Çicekler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin