Sabah erken kalkıp mutfağın yolunu tuttum. Bu akşam Altan abimde kalıcam bu yüzden abimle yemek için bir kaç atıştırmalık hazırlamalıyım.
İlk abim baklava seviyor diye küçük bir tepsi yaptım, sonra ben saray sarması seviyorum diye ondanda yaptım. E evdekilerin gözü kalır diye de onlara da saray sarması yaptım. Birazdan yapacagımız kahvaltı içinde hazır yufkadan börek yaptım. Ben bunlarla uğraşırken Hafize teyze geldi ve"Hay maşallah kızım sabah sabah hamaratlığın mı tuttu senin"
"Sanada günaydın hafizemm, valla bu akşam abimin evinde kalıcam oraya giderken götürücem. Kahvaltı içinde börek yaptım."
"Kızım bana deseydin ya ben hallerderdim"
"Sağ ol hafizem sen de çok yoruluyorsun. Hem bu eve geldim geleli babam restorana bile göndermiyor uzun süredir girmiyorum mutfağa, bana da iyi geldi yapmak"
"Doğru ya sen aşçısın, bende bilmiyorsun sanıyordum ama maşallah'ın var"
Hafizemle birlikte kahvaltıyı da hazırlayıp milleti uyandırma vakti gelmişti. Ne zamandır ilginç uyandırma şekilleri yapmadığımız için bu gün farklılık yapıyım dedim ve koşup müzik odasından hopörlerü alıp üst kata çıktım. Hopörlerü pirize takıp telefonumu bakladım ve uyandırma zamanı başlasın açtım son ses mehter marşını.
Müziği açmamla bütün ev mehter marşı ile uyandı, sesten dolayı canerin ve Arda'nın ettiği küfürleri duyamıyordum ama hallerini görünce gulme krizine girdim. Caner popsunu okşuyordu belliki yere düşmüştü, Arda da seke seke geliyordu sanırım o da ayağını bir yere vurmuştu.
Ben gülmekten yerlere çökerken mert elimdeki telefonu alıp müziği kapattı ve"Abla napıyon sabah sabah"
Ben gülmekten cevap bile veremezken Arda
"Belliki yine savaş istiyor" diyip tam beni gıdıklayacakken yiğit durdurdu dedi ki
"Arda dur daha dikişleri yeni alındı. İntikamızı sonra alırız"Ben
"He he alırsın alırsın nah alırsın"diyip el hareketi çektim.
Yiğit
"Kız sana demedim mi abiye el hareketi çekilmez diye"Ben
"Baanneee" diyip tekrar çektim ve kaçtım. Annem
"Aaa kızım dur yavaş ol daha yeni iyileştin"Yiğit
"Anne o iyileşmiş iyileşmiş baksana çita gibi" diyip takıldı peşime. Biz evin içinde koşarken diğerleri de geldi peşimizden Arda da beni yakalamaya başladı ve
"Gel kız buraya canım uykumdan beni ayırmak neymiş göstericem sana" ben ikisinden de kaçmak için yalının ön tarafına çıktım. Onlar peşimdeyken arkamı dönüp hem koşuyor hemde onlara nanik yapıyordum.
"Daha siz beni cooaaaa-" demeden birine çarptım tam düşüyordum ki o kişi belimden tuttu beni. Kim olduğuna baktığımda iri yarı, esmer, ela gözlü bir beyi gördüm, valla Yunan heykeli gibiydi çok yakışıklı. Utanmasam yalandan kucağında bayılma numarası yapardım. Ben ona o bana bakarken yiğit hızla gelip çocuğun kollarından aldı beni ve
"Ne işin var senin burda, niye geldin?"
Çocuk
"Türkiye de işim vardı geldim, dedim hazır gelmişken bütün olanlardan özür diliyeyim" dedi. Yiğit
"Diledin işte hadi git"
Ben
"Yiğit bu kim?"
Yiğit
"Tatlım sen içeri gir"
Tabiki dediğini yapmadım, hemen yanına durmaya devam ettim o sırada Arda da geldi.
Arda
"İsterseniz içeride konuşalım abi, hem buraya kadar gelmiş ayıp olmasın"
Çocuk
"En azından Yelda hanım ve yakup beyden özür dilesem"
Yiğit
"Tamam, gir hadi" diyip yoldan çekildi. Ben hemen Arda'nın yanına gidip
"Arda bu kim, niye bizden özür diliyor?"
Arda
"O Hakan'ın oğlu Barış, amcasının ve babasının yaptıklarını o da desteklemiyor onlar adına özür dilemeye gelmiş olmalı"
Ben
"Deme yaaa, tüh yazık oldu çocuğa "
Arda
"Niye ki?"
Ben
"Ee yakında o da deliriri, aynı kan neticede" dediğimde Arda kısık bir kahkaha attı ve
"Asıl deli sensin, hele o nasıl uyandırmaktır öyle"
Ben
"Azıcık delilik olmayan hayat, hayat değildir güzelim" diyip önden gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolan Çicekler
HumorAra sokaklardan deli gibi koşuyordum. Deli adam hala peşimde, artık ciğerlerim patlamak üzere daha ne kadar koşabilirim acaba hiç bilmiyorum. Çatlak herif bir türlü bırakmıyordu peşimi. Bu sefer beni yakalarsa kesin öldürür. Ölmekten beter eder beni...