BÖLÜM 44

20 5 0
                                    

Leyladan...

Onurların olayından dolayı takıldım peşlerine. Doğru söylüyorlardı. Kars küçük bir yerdi ve herkes herkesi tanırdı. Başıma başkaları bela olması yerine Onurların bela olmasını tercih ederim. Neticede az da olsa tanıyordum onu. Olaylar düzelene kadar onlarda kalabilirdim. Hem en fazla başıma ne gelicek ki? Bunca zaman yaşadıklarımı düşününce beterinin olacağını düşünmuyorum. Hem buralarda bir söz vardır 'yabancı akrabadan daha iyi '
Diye.
Elbet bunu diyorlarsa  bir ir sebebi vardır. Ben de ailemden ne hayır gördüm ki. Hem Altan abim yabancıydı. Ailemden daha iyiydi yani.

Onur'un peşine takıldım. Hepimiz arabalara bindik. Bende az önce indiğim yere tekrar bindim.
Onur
"Leyla kusura bakma, senide böyle bir işe bulaştırdım"
Leyla
"Yok canım ne kusuru. Hem bana da eğlence çıktı. Azıcık kafamı dağıtırım"
Onur
"Ooohhh çekirdek, çay kahve de verelim mi?"
Leyla gülerek
"Ayyy valla az önce içerde keşke çekirdeğim olsaydı diye içimden geçirmedim değil."
Onur onun bu haline gülüp
"Delisin sen"
Leyla
"Delirttiler beni, hele sen benim bu halime şükret" dediğinde ikiside güldü.
.
.
.
.
Araba durduğunda nereye geldiğimize baktım. Bir konaktı galiba.
Onur
"Geldik, hadi inelim"
Leyla
"Gazamız mübarek olsun" dediğinde Onur'un yüzünde tebessümler oluştu.
Arabadan indigimizde dede ile o Yusuf manyağı da önden gidiyorlardı.
Büyük bir kapıdan geçtik. Tahta kapıydı. İçeri girdiğimde bir avlu ile karşılaştım. Ortada su fıskiyesi vardı. Bir tarafında oturalacak yer vardı. Diğer tarafı ise bir kapıya açılıyordu. Tam ortada da iki katlı bir ev vardı büyük bir kapısı ve bir sürü penceresi vardı.
Kapıdan iki kız çıkıp koşarak geldiler.
"Abiiiii" diye bağırdılar aynı anda. Anladığım kadarıyla ikizlerdi.
Onur onlara sarılıp
"Oyyyy canlarım, ne de büyümüşsünüz"
Kızlardan biri
"Abi bir daha gitmiycen demi?" Diye sordu.
Onur
"Duruma göre bitanem"
Avlunun köşesindeki kapıdan bir kadın çıkıp
"Onurummm, yavruum" diye bağırarak geldiğinde gülesim geldi.
Onur'a sarıldı. Onur
"Anam, nasılsın?" "Seni gördüm daha iyi oldum yavrum. Sen?"
Onur
"İyiyim anam. Bak bu arkadaşım Leyla"
Kadına beni işaret ettiğinde kadın bana baktı. Çok tatlı bir kadındı. Tonton şirin mi şirindi. Bana doğru geldi
"Hoşgeldin kızım, ben de Suzan. Onur'un annesiyim"
Kadın benden yaşça büyük olduğu için eğilip elini öptüm.
"Memnun oldum Suzan hanım, bende Leyla"
Suzan hanım
"Hanım ne kız bana abla diyebilirsin."
Tebessüm ile
"Peki Suzan abla"
Dede
"E burda dikilmeye mi geldik, hade içeri geçin. Yol yorgunusunuzdur yemeklerini yesinler çocuklar."
Suzan abla
"Ayyy oğlum en sevdiğin yemekleri yaptım. Keşke deseydin arkadaşım da var onunda istediklerini yapardım"
Onur
"Son dakika sürpriz oldu anne banada"
Gülerek
"Suzan abla sağ ol beni düşündüğün için." Dedim.

İçeri girdigimizde ikizler yanıma geldiler.
Biri
"Hoşgeldin Leyla, ben Banu bu da kardeşim Ahu."
Elini sıkıp
"Memnun oldum kızlar. Siz ikiz misiniz?"
Ahu
"Hayır biz dördüzüz. İki tane de erkek var. Ama onlar şu an burda değiller akşama gelirler."
Şaşkınlıkla
"Neee dördüz mü? Hey maşallah Suzan ablaya." Kızlar gülünce bende güldüm.
Suzan abla
"Kızlar ne duruyorsunuz orda hadi sofraya" dediğinde ilk önce lavaboya gitmek için izin istedim. Ellerimi ve yüzümü yıkadım. Dağılmış olan saçlarımı toplayıp kendimce düzelttim. Sonra sofraya geçtiğimde deminki dedoş
"Buyrun afiyet olsun" dedi. O ilk lokmayı aldıktan sonra herkes yemeye başladı. Bu benim çok hoşuma gitti. Eski adetleri devam ettirmeler falan.
.
.
.
.
Öğlen yemeğini yemiştik, bende kızlarla beraber sofrayı toplamaya yardım ediyordum. Her ne kadar istemeseler de ben rahat etmezdim. Suzan abla da beni anlamış olacak ki kahveleri benim yapmama müsade etti.
Ben Ahu ve Banu ile mutfakta kahveleri yaparken Ahu
"Leyla sen kaç yaşındasın?"
Ben
"Yirmi bir yakında yirmi ikime basıcam, peki siz?"
Ahu
"Biz on yedi yaşındayız"
Ben
"Aaa benim kardeşim de on yedisinde, çok çalışıyor sınav için. Peki sizde ne alemde"
Bunu
"Hiç sorma Leyla abla yaa ben hukuk istiyorum, Ahu hemşirelik, Cenk polis, Cem de tıp istiyor."
Ben
"Ooo ne güzel hedeflerinizi belirlemişsiniz işte"
Ahu
"Öyle de çalışmayı da bir o kadar sevmeyiz. Ama el mecbur çalışıyoruz"
Banu
"Leyla abla, sen ne iş yapıyorsun?"
Ben
"Ben iki üniversite bitirdim. Aşçılık ve Arapça öğretmenliği. Şu ana kadar aşçılık üzerine çalışıyordum. Bundan sonrasına da sonra bakarım"
Banu
"Ayyy ne güzel, acaba ben demi aşçı olsam"
Ahu
"Al işte, Leyla abla bu da sürekli meslek değiştirip duruyor. Gördün az önce huhuk istiyordu."
Ben gülüp
"Kalbinin istediği mesleği yap canım." Dedim.
Banu
"Bak gördün mü? Az örnek al Leyla ablamı. Hem üstüme gelmeyin ayol daha değerlendirme aşamasındayım"
Ahu
"Üç yıldır süren değerlendirme aşaması" dediğinde gülmemek için kendimi tuttum.
Suzan abla gelip
"Kızçeler ne kaynatıyonuz bakiyim?"
Banu
"Meslekleri konuşuyorduk anne. Biliyor musun Leyla abla hem aşçı hem arapça öğretmeni."
Suzan abla şaşkınlıkla
"Ayyy kız cidden mi? Ben İranlıyım senle arada dedi kodu için arapça konuşuruz milletin ortasında." Dediğinde
Ben
"Şaka yapıyorsunuz? Ayyy çok iyi ama bizim ki dedi kodu değil Suzan ablacım bizim ki bilgi paylaşımı. Sonra günaha falan girmeyelim demi"
Dediğimde hepsi güldü.
Bende o sırada kahveleri fincanlara doldurdum.
Hep beraber oturma odasına geçtik.
Dedoş ile Onur yoktu. Zaten o cücük Yusufta gitmişti. Ben kızların kahvelerini verirken Suzan abla
"Kızım madem kahveleri sen yaptın bak surdaki kapı çalışma odası, babamla Onur da ordalar götürüver" dediğinde kafamı sallayıp gösterdiği kapıya doğru gittim. Kapıyı tıklattım gel komutu gelincede dirseğimle kapının kolunu indirip içeri girdim.
"Kahve yapmıştımda Suzan abla burda olduğunuzu söyledi."
Dedoş
"Sağ ol kızım, zahmet ettin" dddiginde onun kahvesini verip
"Olur mu hiç öyle şey." Dedim. Sonra Onur'a kahvesini verdim. Nedense tuhaf hissettim bir an. Dedoşa bakıp
"Dedoş senin adın ne? Sürekli dedoş diyip duruyorum" dediğimde gülüp
"Yalçın ben kızım"dedi
Ben
"O zaman size Yalçın dedoş derim" dedim. Bu sefer Onur da güldü. Sonra onları yalnız bırakıp kızların yanına gittim.

Sohbet eşliğinde kahvelerimizi içtik.
Suzan abla
"Kızım gel sana odanı göstereyim yol yorgunusun. Dinlen akşama kadar." Dediğinde hemen kabul ettim. Valla yalan söyleyemem gerçekten de çok yorgunum. En son rahat uyku o kızın saçını başını yolmadan önce almıştım.
Suzan abla ile üst kata çıktık beni bir odaya koyup
"Kızım rahat rahat dinlen. Banyonu yap, valizini de getirttim. Çok yorgun gözüküyorsun iyice dinlen" dedi ve çıktı.
Bende dediğini yapıp odada bulunan banyoya girdim. Güzel bir duş alıp yatmak için şortum ile tişörtümü giyip direkt kendimi yatağa attım...

Kaybolan Çicekler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin