✧25✧

41.5K 3.1K 578
                                    

Hiç kontrol edemedim, yarın okuyup düzeltirim, gözünüze çarpan yanlışlar varsa yazabilirsiniz bebisler. Yani yarın tekrar bildirim gelirse diye söylüyorum.

Şu iki gün malum hiçbir şey yapasım yoktu, bölüm yazasım da yoktu. Ama biraz zorladım hsdhadsha Umarım beğenirsiniz 

Hadi iyi okumalarr <33

Yazardan

Ofisinin kapısı çalınınca kafasını çevirmeden gir emri verdi. Bilgisayardaki işine devam ederken o temiz, tatlı sesi duydu ve kapıda duran gence çevirdi koyu kahvelerini.

"Atakan Bey, gelebilir miyim?" Atakan ela gözlü çocuğu kısaca süzdü. Krem rengi kumaş bir pantolon ve beyaz gömlek giymişti. Üstünde de bir süveter vardı. Kıyafetleri ona biraz bol gelmişti ve sanki okul çocuğu gibi gözüküyordu. Atakan onun bu tatlı görünümüne gülmek istese de ciddi ifadesini bozmayarak kafasını salladı.

"Gelebilirsin Can." İsmini söylemek hoşuna gidiyordu ister istemez. 

Can arkadan kapıyı kapatarak masanın önüne geldi. Elinde siyah bir mendil tutuyordu.

"Geçen gün buza sarıp verdiğiniz mendili yıkayıp getirdim efendim." Narin güzel ellerinin rengine zıt siyah mendili iki eliyle uzatırken dudaklarında güzel bir gülümseme vardı. Atakan onu bu şekilde görmeyi seviyordu. Özellikle o ağladığı, sürekli mutsuz bir ruh halinde olduğu günlerin geride kalmasıyla beraber daha güler yüzlü olması hoşuna gidiyordu. Gerçi o eski halinin sebebinin çoğunluğu kendisiydi.

Elindeki mendile uzanıp tuttuğunda kendisininkine temas eden parmaklarından bir enerji akımı hissetti sanki. Birkaç saniye sadece o şekilde kalmak istese de mendili aldı.

"Geri getirmen gerekmiyordu." Diye mırıldandı Atakan. 

"Olsun, bende kalması uygun olmazdı. Teşekkür ederim." Tatlı tatlı konuşup mahcup bir şekilde gülümseyince sanki bulaşıcıymış gibi Atakan'ın da dudağı kıvrıldı. 

"Rica ederim." Can eliyle alnına düşen açık kahve saçlarını kenara çekerek arkasını döndü ve çıktı odadan. Atakan bir süre kapalı kapıya baktıktan sonra derin bir nefes alarak önüne döndü fakat burnuna gelen kokuyla duraksadı aniden. Elinde tuttuğu mendili yavaşça burnuna yaklaştırdı ve derin bir nefes çekti. 

Bazen Can'ı yanına çağırdığında ondan gelen hafif kokuyu daha önceden de fark etmişti Atakan. Ama şimdi bu kokunun yoğun olduğu mendili ikinci kez kokladı istemsizce. Yıkayıp getirdim demişti, yüksek ihtimal kıyafetleriyle aynı kokan yumuşatıcısıydı bu. Tatlı, şekerli bir koku değildi; ağır ve baharatlı da değildi. Yasemin ve hanımeli gibi, çok hafif ve baharı anımsatan bir kokuydu. 

Atakan koku konusunda seçici olmasına rağmen, tam da ela gözlüye uyan bu koku onun oldukça hoşuna gitmişti.

Mendili düzgünce katladı ve ceketinin cebine yerleştirdi. Bu hissettiği anlamsız duygularla başa çıkmakta zorlanıyordu son zamanlarda. 

Artık sadece vicdan azabının olmadığını biliyordu bu duyguların ve ister istemez tedirgin oluyordu. Kendini liseli bir oğlan gibi hissetmekten alıkoyamıyor, anlam veremiyordu bu garip duyguya. Aklının bir köşesinde bu hisler kol gezerken, soyutlamak ve görmezden gelebilmek için o düşüncelerinin önüne bir duvar örmeye çalışıyordu fakat bu artık inkar edilemez bir raddeye gelmeye başlıyordu sanki. Sadece.. sadece onu görmek hoşuna gidiyordu. Anca bunu söyleyebilirdi. Ayrıca son zamanlarda, özellikle Seren denilen o kadının gitmesiyle hayat enerjisi gelmiş gibi, sürekli gülümsüyordu tatlı tatlı. Sanırım asıl sebebi buydu hoşuna gitmesinin. 

Yönetici Kalp- BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin