Burayı çok boşladığımın farkındayımm. Şu aralar çok işim var, hem işle alakalı hem kişisel. Panoya bile bakamadım şimdi bakacağım.
Yanlışlar olabilir iyi okumalaaarr😽
Yeni bir haftaya girmemizle beraber iş seyahatinden dönmüştü herkes. Boran sabah sabah tüm her şeyi, neler yaptıklarını anlatmaya başlamıştı. Konuşmayı seven, enerjik yapısı onu cidden çekici kılıyordu. Onu dinlerken ister istemez gülümsüyordum.
Ama aklım başka bir yerdeydi. Birkaç gün önce gördüğüm rüya çıkmıyordu zihnimden. Atakan da çok meşgul olduğundan çok konuşamamıştık ama iyi ki de konuşamamıştık. Yüzüne bakmaya utunıyordum. Sorsa niye böylesin diye, nasıl derdim rüyamda sen ve klonlarının olduğu ıslak bir rüya gördüm diye. Off! siktir. Unutamıyorum.
Üniversitede ilk erkek arkadaşımla elbette fiziksel şeyler yaşamıştık. Temas seven biri olmam da bunun artısıydı. Ondan sonra herhangi bir şey yaşamamış olmamın ve kendimi bu tür şeylerden uzaklaştırıp baskılamamın getirdiği bir tepki miydi bu rüya? Yoksa Atakan'ın çekiciliğinden mi kaynaklıydı?
İyi insan lafın üstüne. Ofisinin kapısı açıldı. Kaşlarını çatmış, koyu kahveleriyle elindeki dosyaya bakıyordu. Arada sırada taktığı gözlüğünü takmıştı ve bu onu daha bir çekici kılmıştı. Beyaz gömleğinin kollarını kıvırmış, bileklik ve saatini takmıştı. Yine toplantıya gidiyor olmalıydı.
Derin bir nefes aldı ve kafasını kaldırıp koyu kahvelerini gezdirdi etrafta, herkes işiyle meşguldü zaten. Elalarımla buluşunca bakışları, çatık kaşları düzeldi ve göz kırptı. Kalbim hızlanırken gülümsedim ona. Dudağı kıvrılınca bakışlarını çekti, kapıya ilerledi ve çıktı ofisten.
Hafta sonu da bir şey yapmamıştık, yurtdışından tedarikçiler geldiği için onlarla yemeğe çıkmıştı. Günlerdir birbirimize bakmak dışında temasımız da olmamıştı. Garip bir sıkıntı içime düşünce dudaklarım büzüldü istemsizce. Çabuk bağlanmıştım sanırım ona. Bu aralar çok meşguldü, evimde yemek yediğimiz gün geldi aklıma, ne güzel öpüşmüştük ama.
İş çıkış saatine doğru Atakan hala ortalıkta gözükmüyordu. Biz de Boran'la işlerimizi bitirdiğimizden yan yana oturmuş konuşuyorduk. Diğerleri de kendi halindeydi. Boran telefonunu eline alıp bir oyun açınca merak edip onu izlemeye başladım. Telefon elinde küçük kalıyordu resmen.
Pembe renklerinde ve kapkek temalı bir oyundu. Müşteriler geliyordu ve isteklerine göre kapkek süslüyordu. Onunla nedense çok uyuşmuyor gibiydi, güldüm kendi kendime.
"Ne gülüyorsun?" Diye sorsa da o da gülüyordu.
"Hiç."
Onu izlemeye devam ederken oyunun cidden eğlenceli olduğunu düşünüyordum. Ben de telefonuma yüklemek istedim ama kaldırmayabilirdi biraz eskiyen telefonum.
"Denemek ister misin?" Sanırım oyunu dikkatle izlememden anlamış olmalıydı. Heyecanımı belli etmeyerek ona baktım.
"Süre var ama ben yetiştiremem, puan kaybetme." Diye bir şeyler geveledim.
"Doğru diyorsun." Diyip oynamaya devam edince dudaklarım aralandı. Bir daha sorar diye düşünmüş, nezaketen öyle demiştim aslında. Bir anda gülünce tekrar ona döndüm, "Şaka yapıyorum ya, al sikmişim puanını." Ettiği küfürle bir anda gözleri açıldı ve diğerleri duydu mu diye etrafına baktı, "Boşluğuma geldi, kusura bakma." Başımı sorun yok gibisinden salladım. Herkes küfür ediyordu yani.
Uzattığı telefonu elime aldım ve öylece tuttum. Neye basacağımı bilmiyordum.
"Ne yapacağım şimdi, güne başla yazana mı tıklayacağım?" Bana biraz daha yaklaştı ve kolunu sandalyemin arkasına yasladı. İşaret parmağıyla sarı butonu gösterdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yönetici Kalp- BxB
General FictionYeni yöneticisinin gelmesiyle birlikte Can'ın iş hayatı oldukça zorlu geçecek.