✧5✧

37K 2.6K 1.2K
                                    

Bir bölüm daha atasım geldi, dayanamadım.


Atakan Bey'in gelmesiyle beraber ofiste gözle görülür garip bir hiyerarşinin oluştuğunu düşünüyordum. Aslında bizi bir arada tutan şey eski yöneticimiz olan Aykut Bey'miş, onu anladım. Aykut Bey sıcakkanlı bir adamdı. Herkesle iyi anlaşır, sorunlarımızı dinlerdi. Daha iyi bir iş çıkartabilmemiz açısından Atakan Bey'in yaptığı gibi katı kurallar koymazdı. Beraber sık sık yemeklere çıkardık, tabii ben Eren olduğundan sadece iki kere onlarla çıkabilmiştim. 

Çocuğunu işe getir gününde Eren'i getirmiştim ve Aykut Bey resmen bütün gün onunla ilgilenmişti. Elli yaşlarında bir adamdı kendisi ve Eren'i torunu gibi sevmişti adeta. Kişisel bilgilerimde ailemin trafik kazasında öldüğü yazıyordu. Belki bundandır bana bir tık toleranslı davranıyordu. Sık sık hastalanan kardeşim için işten erken çıkmama izin verir, özel günlerde kreşte yapılan gösterileri izleyebilmem için işe gelmememe bir şey demezdi.

Çalışanlar arasındaki ilişkileri daima iyi tutmaya çabalardı. Ufak tefek kavgalar, mobbingler olsa da her zaman profesyonelce çözerdi bu sorunları. Çalışan ilişkileri onun için bir tık ön plandaydı. Atakan Bey ise tam tersine mükemmeliyetçi, işten başka şeyleri önemsemeyen biri gibiydi. Saygı benim için en önemlisi demişti toplantıda. Sanırım saygısızlık yapılmadıkça kimseye karışmıyor, umursamıyordu. 

Sert mizacından mıdır bilmem, o geldiğinden beri ofise bir kasvet çökmüştü sanki. Ya da sadece bana öyle geliyordu. Diğer herkes aynı şekilde devam edebiliyorken neden ben onlardan geri kaldığımı düşünüyordum? 

İş hayatında sık sık böyle değişimler olurdu, tecrübesizliğimden böyleydim sanırım. Ama sorun sadece bende değildi bence. İlk günden beri elimde olmayan sebeplerden yaptığım yanlışlar her seferinde Atakan Bey'in gözüne çarpıyordu. 

Sıkıntıyla bir nefes verirken proje hakkındaki dosyaları ve bilgileri kontrol etme işine geri döndüm. Hepimizin bilgisayarında bir ortak dosya vardı. Bu ortak dosya içerisinde projeyle alakalı iki klasör açmıştım. Biri diğerlerinin düzenlenmemiş ve onaylanmamış proje detaylarını attığı klasördü. Ben bu klasördeki yanlışları düzelttikten sonra düzenleyip son hallerini ikinci dosyaya atıyordum. Alfabetik sıraya göre düzgünce diziyordum ki Atakan Bey bir şey demesin. Çünkü toplantıda düzensizlikten hoşlanmadığını söylemişti. Ben de elimden geldiğince düzgün yapmaya çalışıyordum.

Yemek saati gelince ofisten Murat abi ve Cemre ile yemeğe indik. Şirketin yemekhanesi oldukça lüks döşenmişti. Tıpkı otel restoranları gibi. Yemeğimizi aldıktan sonra Cemre'nin sesiyle ona döndük.

"Hadi biz de Atakan Bey'in masasına gidelim." Heyecanla konuşunca baktığı yere çevirdim gözlerimi. Atakan Bey, Seren ve Merve aynı masada yemek yiyorlardı. Cemre oraya doğru ilerlerken Murat abi arkasından gitti. Ben de onlara uyup masaya doğru ilerledim. "Afiyet olsun, size katılabilir miyiz?" Cemre Atakan Bey'e yönelik konuşunca esmer adamın bakışları bize döndü. Nazik bir şekilde kafasını salladı.

"Tabii, buyurun." Diyerek boş sandalyeleri işaret etti elini kaldırarak. Herkes otururken ben de Seren'in yanına geçmiştim. Murat abi de diğer yanıma oturduğunda göz ucuyla yanımda yüzü düşen kadına baktım. Sanırım bizim gelmemizden hoşlanmamıştı. Saniyeler içinde toparladı kendini. Gerçek duygularını saklayamıyordu ya da ben çok rahat anlayabiliyordum onu. Umursamayarak önüme döndüm.

Atakan Bey'le aynı masada yemek yemek biraz utanç vericiydi. Göz ucuyla ona baktığımda zarif bir şekilde kullandığı çatal bıçakla tabağındaki soslu et yemeğini kesti ve çatalın ucundaki küçük parçayı hafif kalın dudaklarını aralayarak ağzına attı. Nazikçe çiğnerken çok karizmatik gözüküyordu. Suyundan bir yudum alırken koyu kahveleri beklemediğim bir anda bana döndü. Onu izlerken yakalanmanın vermiş olduğu endişe ve utançla hemen önüme döndüm ve çorbamı içmeye başladım heyecandan titreyen ellerimle. Yanaklarımın kızardığını hissediyordum.

Yönetici Kalp- BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin